- 23.10.2020 00:00
Yazımızın başlığı bir şarkının adından alındı.
Türk Sanat Müziğinin klasiklerinden olan ve unutulmazları arasında yer alan bu şarkı sadece ayrılıkta yaşanan aşkları anlatmıyor, toplumsal yaşamın farklı bir yönüne de ayna tutuyor.
Bu şarkı aynı zamanda siyasette nobranlık yapan tek adamın kaderini de anlatıyor.
Muktedir 2009 yılına kadar “benim iktidarım da alım gücü düşen bana oy vermesin” diye yeri gögü inletiyor, rakamlar vererek övünüyordu.
Daha da ileri giderek “bizim hayallerimizi düşünmeye bile cesaret edemezler” diyerek muhaliflerini taşlıyordu.
Muktedire göre Türkiye 2020 yılına geldiğinde Gayri Safi Milli Hasılası(GSMH) 2 Trilyon dolara çıkacak ve dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yerini alacaktı. İhracatımız 500 milyar dolara çıkacak, fert başına düşen milli gelirimiz ise 25 bin dolara olacaktı.
Bunları ciddi ciddi hedefler olarak açıklıyor, resmi dokümanlar imal ediyordu.
Asrın lideri AB’liğinden uzaklaştıkça yargıyı muhalefete karşı sopa olarak kullanmaya başladı. Kendi medyasını ve zenginini yarattı. Düşünce ve basın özgürlüğü üzerinde baskıları artırdı. Baskıları artırıp, otoriter dizginleri ele alınca iktidarına olan güven iç ve dış dünyada hızla kaybolmaya başladı.
Ülkede bir korku imparatorluğu oluşmaya başladı.
Yargının bağımsız olmadığı, miras hukukun yok sayıldığı ülkeye yerli ve yabancı sermaye gelir mi,gelen de durur mu, silah sesi duymuş kuş sürüsü gibi ülkeyi terk eder oldular.
2013 yılında GSMH 950 milyar dolardı..
2019 yılının Aralık ayı itibarı ile GSMH 710 Milyar dolar bandına takılı kalınca..
Muktedir artık iktidar ömrünün uzatmak için ülkenin bekasından, iç ve dış düşmandan başlayıp “ milli ve yerli” ortak arar oldu ve kısa sürede de bu ortağı buldu ve adını da Cumhur İttifakı koydu.
Asrın Reisi iktidarının 18’ci yılında iktidar ortağının mucize ’Askıda Ekmek’ projesine de ortak oldu.
Nereden nereye!..
Büyük ‘askıda ekmek’ projesi ülke de milyonlarca insanın bir ekmeğe muhtaç olduğunu resmederken, Türkiye dünyanın en zengin 10 ülkesinden birisi olacak hayali de askıda ekmek gibiaskıya asıldı.
Son on yıldır saygın iktisatçılar; ülke ekonomisinin çok kötüye gittiğini önlem alınmazsa, krize dönüşeceğini dile getirdi. Uyarı yapan insanlar iktidar çevreleri tarafından hep hakarete uğradılar.
Pandemi süreci ile ekonomik kriz her alanda kendini gösterir oldu ve ekonomi kriz ağır bir bunalıma dönüştü.
Başta döviz ve altın tüm zamanların rekorunu kırdı.
TL son sekiz ayda dolar karşısında yüzde 30 değer kaybetti.
Geniş tabanlı işsizlik sayısı birden 10 milyonu aşarken, kayıt dışı çalışan işçi sayısının da 2 milyon olduğu ortaya çıktı.
Cumhuriyet tarihinde çalışmayanların sayısı çalışanları geçti.
Son aylarda Cumhur iktidarı Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarını tanımaması ve hedef göstermesi..
Anayasanın 153.Maddesi AYM kararları herkesi bağlar demesine rağmen yerel mahkemelerin AYM’nin kararlarını uygulamaması Türkiye’nin hukuk devleti olmadığını ortaya çıkardı.. Anayasal düzen çöktü.
Yargıdaki bu gelişmeler Türkiye’nin uluslararası hukuk devleti sıralamasında ki dibe vuran yerini de teyit ediyordu.
Hatırlayalım:
Türkiye uluslararası hukuk devleti sıralamasında 126 ülke arasında 109’cu sırada.
Basın özgürlüğü sırlamasında ki yeri de 180 ülke arasında 155. sırada.
Çünkü Türkiye dünyada en fazla gazetecinin tutuklu olduğu ülke durumuna geldi.
Küreselleşme ile insan hakları bir ülkenin iç sorunu olmaktan çıktı...Faşizm var ama sosyal medya tüm diktatörlerin korkulu rüyası olmaya devam ediyor. Ayrıca sanal alem diktatörlerin gücünü kırmakla kalmıyor tüm yolsuzlukları, hırsızlıkları da ortaya döküyor.
Şunu söylemek istiyorum:
Zamanın ruhuna hayatın temposuna ayak uyduramazsanız hayat size çok büyük bedel ödettirir.
Küreselleşme azgın bir sel gibi karşısına çıkanı kütük gibi sürüklüyor..
Demokrasi ve hukuktan uzaklaşarak hiç bir toplumsal sorunu çözemezsiniz.
Türk büyüğünün askıda ekmek projesi yoksulluğun derinleştiğini, açlığın da baş gösterdiğinin hazin bir itirafıdır.
Dünyanın en zengin 10 ülkesi olacağız hayalinden..
“Bedava maske dağıtamadık askıda ekmek verelim durumuna geldiniz.”
Yoksa dünya hala bizi kıskanıyor mu?
Kader diyemezsin buna sen kendin ettin.
Yorum Yap