- 3.02.2020 00:00
Demokratik Hukuk toplumlarında devletin temel geliri vergidir.
Devlet vatandaşından topladığı vergi ile vatandaşına hizmet eder, yatırım yapar ve her topladığı verginin nereye harcadığını da kuruşuna kadar hesabını verir.
ABD’den bir örnek verelim; ABD’de Başkan adayları toplumun karşısına çıkınca vaatleri ben başkan olursam sizin ödediğiniz vergileri sağlık, eğitim, istihdam, sosyal güvenlik, alt yapı ve teknoloji gibi, v.s. yerlere harcayacağım taahhüdünde bulunur.
ABD’de vatanperverliğin ve vatandaşlığın değişmez kriteri vergi mükellefi olmaktan geçiyor.
ABD’de Vergisini veren vatanını seven kişidir, çok vergi veren çok daha fazla vatanını seviyor, vergi kaçıran vatan haini ilan ediliyor.. Vergi kaçırdığı tespit edilirse o kişi kesin hapis cezasına çarptırılıyor ve paraya çevrilmiyor,kamusal haklardan da mahrum ediliyor,bir de üstüne yurt dışı yasağı getiriliyor.Haydi gel de vergiyi kaçır. ABD’de vergi müfettişinin tutuklama yetkisi var vergi kaçırana kelepçe vuruyor. Vatan,bayrak,toprak,milliyetçilik gibi hamasetin hiç bir karşılığı yok bu ülkede .
AB üyesi ülkelerde ve ABD’de vergi mükellefi yıllık vergisini beyan eden kişi olarak tanımlanıyor.
Bize ne kadar yabancı değil mi bunlar?
Bizim ekonomimizin kayıt dışı oranı üzerine afaki rakamlar söyleniyor yüzde 45-48’nin kayıt dışı olduğu iddia ediliyor ama, hiç bir yetkili de bu rakamları yalanlamıyor.
Buna rağmen bizde vergi pek gündeme gelmez,deprem vesile oldu.
24 ocak 2020 Tarihinde merkez üssü Elazığ olan ve Maltaya’da meydana gelen 6.8 şiddetinde olan depremde 41 kişinin öldüğü, 1607 kişinin yaraladığı depremden sonra; muhalefetin deprem konusunda muktedire ve hükümetine ne önlem aldınız, toplanan deprem vergilerini nereye harcadınız gibi gayet medeni sorular karşısında; muktedir ve taraftarlarının verdiği yanıtlar inanılır gibi değildi.
Erdoğan;Bay Kemal’e bunların hesabını verecek zamanımız yok, deprem vergileri yerlerine harcandı dedi.
Besleme basının yandaş kalemleri de deprem vergisini soranların kötü insanlar olduğunu, yazdılar ve konuştular.
vatandaştan Özel Tüketim Vergisi(ÖTV) olarak toplanan deprem vergileri ne kadar ve nereye harcadınız ve kalem kalem açıklayın sorusundan daha doğal ne olabilir.
1999 -2019 yılı arasında 20 yılda toplanan vergi 65 milyar TL, eski bol sıfırlı TL’ye göre ise 65 Katrilyon.
Dolar ile sadeleştirelim de kimsenin kafası karışmasın ABD doları olarak, tam 34 Milyar dolar deprem vergisi toplanmış.
Deprem vergisinin akıbeti dönemin ekonomi bakanı Mehmet Şimşek’e sorulmuş, bakan da duble yollara harcandı diye cevap vermiş.Demek ki deprem paraları amaç dışı kullanılmış.
Akp hükümetleri sadece deprem vergisinin hesabını vermiyor,15 Temmuz darbe kalkışmasına karşı direnişte şehit ve gazi olan insanlar için vakıf aracılığı ile halktan topladığı 309 Milyon TL’yi hak sahiplerine ödemedi.. Beşiktaş’ta teröre kurban giden 49 polis için toplanan 52 Milyon TL’nin de akıbetini bilmiyoruz.
Muhalefet deprem üzerine bir araştırma önergesi veriyor Akp ve MHP’nin oyları ile reddediliyor.
İmar affından yararlanmak için 3 milyon 599 bin 867 kaçak yapı için baş vuru yapılırken;toplanan para 23 Milyar 523 milyon 609 tl. Adı üstünde kaçak yapı hiç bir mühendislik planından geçmemiş heran depremde yıkılacak binalar. Böyle bir mantıkla depreme karşı insanları nasıl koruyacaksınız?
Elazığ Depremi ile inanılmaz bir olayı öğrendik şeytanın aklına gelmeyecek, akıllara durgunluk veren bir olay..
KIZILAY gibi tarihi bir derneğin dinci Ensar Vakfına komisyonculuk yapması ve dinci vakfın paravanı olması tam bir facia.
“Başkent Gaz diye bir şirket, 8 Milyon doları Kızılay Başkanına veriyor, 8 milyon dolardan 75 bin doları siz alın, geri kalan 7 milyon 925 bin doları Ensar Vakfına aktarın diye.”
Bu skandal olayı Kızılay Derneğinin Genel Başkanı Kerem Kınık 29 Ocak 2020 tarihinde Habertürk’te Veysi Polat’ın konuğu olduğu programında olayı doğruladı..
Neden Başkent Gaz şirketi bu yardımı Ensar vakfına direk vermiyor da, Kızılay’ı paravan olarak kullanıyor?
İşin püf noktası da burada yatıyor.
“Eğer Başkent Gaz şirketi direk Ensar vakfına bu parayı yatırırsa yüzde 5 vergi indiriminden yararlanıyor;Kızılaya yapılan her meblağa vergi muafına uğruyor ve şirket yüzde yüz vergi indiriminden yararlanmış oluyor.”
Bu kadar üç kağıtçılık ancak şeytandan sonra dinbazların aklına gelir.
Burada Kızılay açıkça komisyonculuk yapmış oluyor ki bu suça giriyor,beklentimiz Cumhuriyet savcılarının bir soruşturma açacak mı,Kızılay derneğinin genel başkanı istifa edecek mi?
Denetimin olmadığı yerde yozlaşma olur Kızılay derneğindeki olay da bunu gösteriyor.
Peki biz depremlere karşı neden önlem alamıyoruz, ödediğimiz vergileri niye denetleyemiyoruz?
Bizde gerçek vergi mükellefin 2 milyonu geçmediği söyleniyor.
Demokratik hukuk toplumlarında vergi mükellefi yıllık gelirini beyan eden kişidir.
Bizde böyle bir vergi mükellef kitlesi yoktur,devlet alıyor devlet veriyor
Gerçek vergi mükellefi olmayan bir toplumda ülkeyi yönetenler hesap vermezler.
Peki bizde devlet nasıl vergi topluyor?
Bizde devlet başta gıda maddeleri olmak üzere akaryakıt,telefon,elektrik,su,doğal gaz üzerinden herkesten devlet yüksek oranda vergi alır.Biz toplum olarak dünyanın en pahalı benzinini tükettiğimiz gibi, dünyanın en pahalı da telefon görüşmesini yapıyoruz bizde iletişim vergisi yüzde 25.
Sendikalara örgütlü olan ve aidat ödeyen işçiler de ödedikleri aidatların hesabını sormazlar,bu esnaf kuruluşlarına aidat ödeyen esnaflar içinde geçerlidir.
Yukarıda belirttiğimiz gibi ekonominin neredeyse yarısının kayıt dışı olduğu bir ülkede, vergi tartışmaları yapılmaz,yapılmıyorda.
Böyle olunca iktidar topladığı vergilerin nereye harcadıklarının da hesabını vermiyor, soranları da tehdit edip,bir taraf olan bertaraf olur diyor.
Biz evrensel boyutta bir hukuk toplumu olamadık.
Diktatörlerden vergisinin akıbetini soranlar dünyanın her yerinde vatan hainliğiyle suçlanırlar,her türlü yaftalamadan nasibini alıp bedelini de öderler.
Demokratik gelişmiş toplumlarda, toplumun en dinamik güçlerden birisi de vergi mükellefleridir.
Vergisinin hesabını soran bizden değildir.
Bizi bozan da bu değil mi?
Yorum Yap