- 3.02.2019 00:00
Yazının başlığı raflarda yerini yeni alan ve okurlarını bekleyen Tekin Yayın evinden çıkan Gazeteci Çiğdem Toker’in kitabının adı, kitap 294 sayfadan oluşuyor, AKP’nin yolsuzluğunu ifşa eden tam bir başucu kitabı.
Yazar olayları bir kuyumcu titizliğinde Akp’nin hukuk ve AB müzakerelerinden uzaklaştıkça; nasıl yolsuzluk içine girdiğini, devlet eliyle kamu ihaleleri üstünden kendi zenginini nasıl yarattığını, bazı kamu ihalelerini yasaya aykırı ihaleye açmadan kimlere peşkeş çektiğini ve Sayıştay denetiminden nasıl kaçırdığının hem kronolojisini yapmış, hem de tomografisini çekmiş.
Akp iktidarının hukuk devleti çizgisinden uzaklaşma hızıyla,altyapı proje teslimlerini öne çekip hizmete açması arasında doğrusal bir ilişki oluşuna dikkat çekiyor yazar.
Kitabın girişinde Uluslararası Şeffaflık örgütünün tanımına göre: “Emanet edilmiş gücün, özel çıkarlar için kötüye kullanımına “ yolsuzluk deniyor.
Akp’e 3Y ‘yi yok edeceğiz “yolsuzluk,yasaklar,yoksulluk” bizim ortadan kaldıracağımız kavramlar diyerek iktidara gelmişti..
Ama 3Y’nin tavan yapıp rekor kırdığını görüyoruz.
Yolsuzlukları beton ekonomisi olarak bilinen yol,köprü,tünel ,hava limanı,köprüler ve Metro ihaleleri üzerinden beş firmayı zenginleştirdiğini. Bu yandaş şirketlerin desteği ile havuz medyasından tetikçi kalemşorların paçavra müsvedde gazetelerin ,nasıl beslendiğini öğrenmiş oluyoruz.
Yoksulluğun ise Milli gelirin eşit dağıtılmadığını,kendine yakın kesimi daha zengin ettiğini. Yap-İşlet-Devret modeli ile hazinenin nasıl soyulup soğana çevrildiğini;Köprülerden garanti araba geçiş sayısı,Şehir Hastanelerine garanti hasta sayısı,Hava limanlarından garanti müşteri sayıları gösteriyor.
Yasaklar ise,Cumhuriyet tarihinde tek parti döneminin farklı bir versiyonunu uygulayarak, Akp’e kuvvetler ayrılığını kuvvetler birliğne dönüştürüp tek adama bağlarken;kendine muhalif olan toplumun her kesimine baskı,şiddet uygulayıp basın ve düşünce özgürlüğü askıya almış, mesleğini yapan gazeteciler ya işten çıkarılmış ya da ceza evine atılmış durumda.
OHAL ile hızla bir otoriterleşmenin alt yapısının hazırlandığı ardından da, sivil darbenin nasıl yapıldığı karşımıza çıkıyor.
Yasaklarla hapishane sayısının nasıl hızla arttığını görüyoruz.
Biz Gazeteci Çiğdem Toker’in kitabından kısa bir özet geçeceğiz.
Akp’e yolsuzluğun adını israf diye değiştirmeye kalksa da;İsraf ile yolsuzluğun aynı anlama gelmediğini en belirgin görebileceğimiz belgeleri Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün(UŞÖ) 1995 yılından bu yana yayınladığı endeksin adı,israf değil yolsuzluk.
2018 yılı UŞÖ’nun 100 ülke üzerinden yaptığı yolsuzluk Algı Endeksi sonuçlarına göre Türkiye 41 puanla 78.sırada yer aldı.35 OECD üyesi ülke arasında Türkiye 34.sırada.Yolsuzluk Algı Endeksi’nde Türkiye, demokrasi geleneği bulunmayan ülkelerle aynı kategoride anılmaktadır.
Yolsuzlukla mücadeleye ilişkin önleyici tedbiri Başbakanlık Teftiş Kurulu(BTK) koordine ediyordu. Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilirken BTK kaldırıldı ve yerine herhangi bir organ getirilmedi. Devlet Denetleme Kurulu(DDK) da bağımlı hale getirildi.
Böyle olunca Akp kendine yakın olan büyük kamu ihalelerini 5 inşaat şirketine verdi; bu şirketler CENGİZ İnşaat-MAPA-LİMAK-KOLİN -KALYON .
Avrupa Komisyonunun 2019 İlerleme Raporundan:
*Kamu ihale mevzuatı AB müktesebatı ile hala uyumlu değil.
*Doğrudan rüşvet tanımı ceza kanunu olsa da Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle uyumlu değil.
*Kamu Kurumlarının hesap verebileceği ve şeffaflığı sınırlı.Bu da endişe kaynağı olmayı sürdürüyor.
*Avrupa Konseyi Yolsuzlukla Mücadele Devletler Grubu’nun (GRECO) tavsiyeler yerine getirilmedi.
*Cezalar caydırıcı değil. Hükümlüler hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasından yararlanabiliyor.
*Kovuşturmalarda denetim ve teftiş birimlerinin işbirliği performansı zayıf.
*Kamu İhale Kanunu(KİK) Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı. Özerk ve bağımsız değil..
AB ilerleme raporunda Doğan Medya Grubunun Demirören Grubu’na devri de dikkat çekici.
“Mart 2018’de Türkiye’nin en büyük medya grubunun satılması, medyanın hükümete yakın bazı grupların elinde daha fazla yoğunlaşmasına yol açmıştır. Hâlihazırda medya ortamı, hükümete yakın ya da kamu ihale sözleşmelerine bağlı kuruluşlar tarafından domine edilmektedir ve bu da Türk medyasındaki çoğulculuğu azaltmaktadır.”
Cezaevleri sayısının inanılmaz artışı ve ucuz iş gücü ile mahkumların sömürülmesi!.
-OHAL’den sonra yapılan sivil darbe ile cezaevi yaptırmak mali,hukuki ve teknik açıdan kolaylaştırılırken; Adalet bakanlığı istediğinde Hazine arazileri kolayca tahsis edilebiliyor. Eskiden bütçede ödenek bulunması gerekirken, şimdi bu şart bulunmuyor.
-Cezaevlerine ayrılan bütçe 3.5 Milyar TL.Bu cezaevlerinin ihaleleri de Akp’nin parti şirketi gibi çalışan şirketlere ihale ediliyor.
-Toplam381 Cezaevinin 139’u Akp tarafından son on yılda devreye sokulmuş.
-Akp’e iktidara geldiğinde tutuklu ve hükümlü sayısı 52 bin iken,2017 yılı itibarı ile tutuklu ve hükümlü sayısı 201 bin 177 kişiye çıkmış.2019 yılı Ekim Tarihi itibarı cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü sayısı 270 bin olararak gözüküyor.
-Cezaevlerinde ucuz iş gücü ile elde edilen sömürünün övünülerek anlatılması da çok çarpıcı; cezaevlerinin birer zorunlu fabrika haline getirilmesi ve yükümlülere meslek kazandırma altında hükümlülere günlük ücret olarak 6 TL ile 13 TL gibi komik bir ücretle; 2016 faaliyet raporuna göre, cezaevlerindeki iş yurtlarından 2 Milyar 854 Milyon TL gelir elde edilmesi. Buna karşılık üretim yapan işçi mahkumlara ödenen toplam yevmiye ise 30 Milyon TL.
-İşçi mahkumların, devlete bir yılda kazandırdıkları gelir 2.8 Milyar TL. Mahkumları devlet bir köle gibi karın tokluğuna b çalıştırıyor.
Metro İhaleleri kimleri nasıl zengin etmiş!.
Kamu İhale yasasının neden 187 defa değiştirilmesini de öğrenmiş oluyoruz.
Beş metro ihalesi yolsuzlukları tüm çıplaklığı ile her şeyi ortaya koyuyor.
Bu metro hatları ihale edildikleri ihale bedelinden neden ödenmiyor da, fark ödeniyor?
1-Kirazlı-Halkalı metro ihalesini alan firma Makyol/Astur/İçtaş/Kalyon 2.112 656.586 TL’ye ihale ediliyor,2.414.401.632 TL’ye bitiyor, ödenen Fark 301.745.046 TL .
2-Ümraniye-Ataşehir-Göztepe Mero ihale edilen firma Gülermak/Nürol, 2.182.165.754 TL’ye ihale ediliyor,2.469.924.400 TL ödeniyor, ödetilen Fark 287.758.646 TL.
3-Çekmeköy-Sancaktepe-Sultanbeyli metro ihalesi alan firma Doğuş/Özaltın/Yapı Merkezi ihale bedeli 2.058.446.722 TL,sonuç 2.342.385.741 TL. Ödenen Fark 283.939.019 TL.
4-Kaynarca-Pendik-Tuzla metro ihalesi alan firma Alsim Alarko/Cengiz İnşaat ihalesi 1.417.538.734 TL,sonuç 1.613.815.000 TL,ödenen fark 196.276.266 TL.
5-Başakşehir-Kayaşehir metro ihalesi alan firma Özgün Yapı/Söğüt/şenbay firması ihale bedeli 846.210.927 TL,sonuç 969.114.610 TL,ödenen fark 122.903.683 TL.
Akp’ye yakın bu 5 metro ihalesinden yukarıdaki firmalara ödenen toplam fark:1.192.622.660 TL fazla para ÖDENİYOR.
Kitabın yazarı Akp iktidarında mega projelerde dönen yolsuzluğu tüm detaylarıyla anlatıyor.
Bir kaç önemli hatırlatma ile yazıyı sonlandıralım: YAP-İŞLET-DEVRET modeli ile işletilen hazine garantili köprüler,tüneller,hava limanları ve şehir hastaneleri için mecliste maliyeti kaça mal olduğu üzerine verilen önerilere Muktedir ve bakanları “TİCARİ SIR”diye açıklamıyorlar.
Bu mega projelerin Dolar ve Euro üzerinden ve hazine garantili yapılması da manidar değil mi? Hatta bazı projeler ABD enflasyonuna bile endeksli mesela Osman Gazi köprüsü anlaşmasında; geçiş ücreti araba başına 35 dolarmış, şimdi ABD enflasyonu nedeniyle 45 dolara çıkartılmış.
Hani Muktedir cebimizden bir lira çıkmadan yaptırıyoruz, Eyy Bay Kemal senin aklın bunlara ermez diyordu ya!.
Daha önemlisi bizce bu Yap-İşlet-Devret firması için Türk mahkemelerinde dava açamıyorsunuz, ancak yolunuz LONDRA’ya düşerse Londra mahkemelerine baş vurabilirsiniz.
Hani bu ülke hukuk devletiydi yargı bağımsızdı?
Bunlardan haberin var mı, büyük,soylu,yüce Necip Türk Milleti?
Önemli bir notumdur:Çiğdem Toker’in bu kitabını mutlaka alın okuyun ve çevrenize okutun derken, Çiğdem Toker’e de çok teşekkür ediyorum ellerine sağlık. M.T.
Yorum Yap