- 18.11.2019 00:00
Tutukluluğu üç yılı aşmış 1138 gün tutuklu kalan ve 4 Kasım 2019 Tarihinde tahliye edilen Ahmet Altan sekiz gün sonra 12 Kasım 2019 Tarihinde gözaltına alınarak geceyi emniyette geçirdikten sonra; 13 Kasım 2019 tarihinde İstanbul 27.Ağır ceza mahkemesi tarafından tekrar tutuklanarak Silivri cezaevine gönderildi.
Gerekçe inanılır gibi değil..
Gerekçelerden biri: Ahmet Altan’ın pişmanlık duymamasıymış, hem adamı üç yıl hapis yatıracak özgürlüklerini elinden alacaksın, o kişiden de benden özür dile gibi saçma sapan bir talepte bulunacaksın..
İkinci gerekçe: Bu da tam bir deli saçması Harici davranışlar. Bu harici davranışlar ne anlama geliyorsa..
Üçüncü gerekçe: Ahmet Altan’ın tahliye edildikten sonra yazıları ve yabancı basına verdiği söyleşilerinin, örgüt sempatizanlarına umut dağıtmasıymış.
Ahmet Altan’ı tutuklamanın hiç bir hukuki inandırıcı bir gerekçesi yok.
Kısacası yani kurdun kuzuya suyu bulandırdın misali.
Bilgi Üniversitesinden Prof.Dr.Yaman Akdeniz Ahmet Altan’ın tutuklanmasını hukuken açıklayamam diye; davanın vahametini özetleyen bir mülakat vermiş 13 Kasım 2019 tarihinde Evrensel gazetesinin internet sayfasında okudum. Hukuk diye bir derdi olanların bu mülakatı hararetle okumalarını öneriyorum.
Ahmet Altan tahliye olduktan sonra T24’de yayınlanan ”Kağıttan Flüt” başlıklı yazısında tekrar tutuklanabilirim diyordu, tutuklanması Altan için sürpriz olmadı.
Tekrar oluyor ama belirtmeden geçemeyeceğiz artık ülkede Yargının Tiyatrosunu seyrediyoruz.
Tutuklama kararı veren mahkeme başkanı bir gün önce atanıyor ve atanan hakim dosyaya hakim bile değil.
Tutuklama kararı Altan’ın Avukatına verilmedi ve besleme basının amiral gemisi gösterilen Sabah Gazetesinin internet sayfasından medyaya servis edildi, her zaman olduğu gibi.
Tutuklama gerekçesinin hukuki hiç bir inandırıcılığı yok çünkü ortada Yargıtay kararı var ama, muktedir yargının oturduğu kaçak Saray için verdiği karara ne demişti: “Ey yargı gücün yetiyorsa gel yık” yorumsuz hatırlatalım yargının durumunu.
Asrın liderine Altan’ın biat etmemesi tutuklama gerekçesi sayıldı.
Ahmet Altan’ın 1995 Yılında Milliyet Gazetesinde yazdığı ve gazeteden kovulma nedeni olan “ATAKÜRT” , ”Dersim Katliamı emrini veren ATATÜRK ” başlıklı yazılarının ve Taraf Gazetesinde yaptığı haber ve analizlerin Ahmet Altan tahliye olduktan sonra, medyada dolaşıma sokulması manidar ve tesadüf olması mümkün değil..
Ahmet Altan’ın tahliyesi ile birlikte derin devletin uyuyan hücreleri uyandı ve işaret fişeğini patlattı.
Geçmişte birbirleriyle kanlı bıçaklı olan, aynı marketten alış veriş bile yapmayan dinci,ırkçı,ulusalcı,Avrasyacı,darbeci ,Perinçek gurubu ve Ergenekoncu güçler medyaları ve siyasi partileri üzerinden,birden kuzu sarması olup ittifak içinde yandaş kanallara dağılarak, eş zamanlı yayına geçip, Ahmet Altan’ın tekrar tutuklanması için seferber oldu asker ve sivil darbeciler.
Akp’nin görünmez ittifak ortakları ne diyorlardı bu ülke de yargı bağımsız değil.
Yargı bunların istedikleri doğrultuda karar verirse adalet yerini buluyor,bunların sevmediklerinin lehine yargı karar verirse, toplum vicdanını sızlatıyor.
Muktedir AYM’nin kararlarını yok sayıp saygı duymuyorum yerel mahkeme buna direnmeli demedi mi; çıkarına göre yargıya ayar çekmiyor mu?
Demokrasi ve hukuku kendilerine göre eğip büken sözde iktidara muhalif olan Avrasyacı,dinci,ırkçı,Perinçek grubu,Ergenekoncu ve ulusalcı güçlere soralım;sizin Erdoğan’ın ve ortağının yargıya bakışından ne farkınız var?
Zihniyet aynı,sadece söylem değişik?
Bu ülkede derin devletle ittifak etmeyenin cezası bitmediği gibi, bunların politikasını ve adaylarını desteklemeyenlerin milli iradesi de olamaz.
Altan kardeşlerin davası ve Kürt sorununa bu şer odakların bakışı; Ahmet Altan’ın tekrar tutuklanması ile bunların gerçek yüzünü ortaya çıkartmış oldu.
Açın arşivlere bakın Ahmet Altan’ı linç eden bu güçler; Abdi İpekçi’nin katili Papa’ya suikast de bulunan beynelmilel terörist, faşist Mehmet Ali Ağca’nın tahliyesine bu kadar isyan etmediler.
Son sözümüz size biat etmeyeceğiz.
Yorum Yap