- 27.06.2019 00:00
Ülke gündemini dört aydır kilitleyen başka bir şeyi konuşmadığımız, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlık seçimi sonunda demokrasi güçlerinin zaferi ile sonuçlandı.
İstanbul’da YSK’nın sandık darbesiyle ikincisi yapılan 23 Haziran seçim sonucu üzerine, kısa bir özet geçelim.
YSK’nın 6 Mayıs’ta siyasi baskıyla aldığı gerekçeli kararı ile seçimi iptal ederek yenilenmesine karar vermesi, vicdanlı hiç bir seçmeni ikna etmemişti ve sandıktan da öyle çıktı.
Adalet tecelli etti ve hakta yerini buldu.
YSK’nın gerekçeli kararına nasıl inanacaksınız; aynı sandık kurulunda görevli kişilerin zarftan çıkan dört pusuladan üçünün doğru olduğunu kabul edeceksiniz ama,birine yanlış diyeceksiniz buna zihinsel engelli olan bile inanmaz ve bu kararınız toplumun aklı ile alay etmektir.Seçimde hile varsa ilçelerde de seçimin yenilenmesine neden karar vermediniz?
Sandık kurulunda görevli olan kişiler güya seçmene bakıyormuş tipinden okuyarak bu Akp’ye oy vermez,veya soyadını okuyup tahmin ediyorlar bu da Akp’nin adayına oy vermez diyerek,büyük şehir pusulasını vermiyormuş..Bu iddiayı Akp’nin seçim çalışmasını yürüten kurmayları anlatıyor.
İkinci yalan ise oylarımızı çaldılar elimizde görüntüleri var..Ellerinde olan sözde görüntüleri yayınlayamadılar ,olmayan görüntüyü nasıl yayınlayacaksınız külliyen yalan ve yalanda ellerinde patladı.
Bir başka iddiaları ise biz İstanbul’un 39 ilçesinin 25’inde Belediyeyi kazandık, nasıl olur da Büyük şehri kazanamıyoruz..Bunun örneği vardı Ankara’da da ilçelerin çoğunu Cumhur ittifakı kazandı ama, Büyükşehri de Millet ittifakının adayı Mansur Yavaş aldı.Seçmenin böyle bir tercih hakkı olmaz mı,23 Haziran sonucu bu iddianızı bertaraf etti.
İddialıydı muktedir İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi de kaybeder diyordu da başka bir şey demiyordu..İddiası doğru çıktı ve İstanbul’u çok büyük bir farkla kaybetmekle kalmadı hezimete uğradı.
23 Haziran seçimlerinde İstanbul’da bulunan 10.5 milyon seçmenin 9 milyonu sandığa gitti katılım oranı ise, yüzde 84.5’le gerçekleşti.
Mazbatası gasp edilen Ekrem İmamoğlu birinci seçimi 13 bin 728 farkla almıştı..
23 Haziran’da yüzde 54 oy alarak fark 806 bin 426 oya çıkarken,rakibine de 10 puanlık fark attı.
23 Haziran seçiminin sonuçlarını nasıl okumalıyız?
Seçmen, Erdoğan’ın seçimle gelip seçimle gitmeyeceğini, gördüğü için böyle bir karar verdi.
Erdoğan’ın muhalefetin iktidar olmasını kendine bağladığı ve tarafsızlığını kaybeden yargı yolu ile muhalefetin önünü kesmeye çalıştığını fark ettiği için seçmen, böyle bir karar aldı.
Erdoğan’ın çoğulcu,katılımcı ve çağdaş bir demokrasiyi kabul etmesi şöyle dursun,sandık demokrasisini de içselleştirmediğini fark ettiği için, seçmen böyle bir seçim sonucunun altına imza attı.
Erdoğan’ın demokrasi ve hukuku bay pas ederek, parti devleti ile ülkeyi yönetmeye başladığının işaretlerini, seçmen gördü ve böyle bir tercih yaptı.
İstanbul seçmeninin kararının ülke genelinin yansıması olarak kabul etmeliyiz,İstanbul bir Türkiye mozaiği.
Cumhurbaşkanlığı hükümet modelini toplumun büyük kesiminin reddettiğinin bir kararıdır,İstanbul’dan çıkan sonuç.
Halk başkanlık sisteminden parlamenter sisteme geçilmesini, ivedi olarak ta kuvvetler ayrılığına dönülmesini istiyor.
Türkiye’de bir Kürt sorunu olduğunu, bunun da demokratik yoldan çözülmesi işaretlerini verdi İstanbul seçmeni.
Erdoğan ve ortağı neden meşru yollardan siyaset yapan 6 milyon seçmenin oyunu almış,Meclisin üçüncü büyük partisi olan HDP’yi yok sayarak, Kürt seçmenlerin oyunu almak için,PKK lideri Abdullah Öcalan’ın mektubunu seçimin arifesinde karanlık bir adama açıklama yaptırıp,bir dönem PKK üst düzey yöneticiliği yapmış Abdullah Öcalan’ın kardeşi Osman Öcalan’ı devletin televizyonunda Kürt seçmenlerin Akp’nin adayına oy vermesini veya İmamoğlu’na oy vermemesi çağrısını nereye koyacaksınız.Ya seçime iki gün kalarak Kuzey Irak Kürdistan Bölge temsilcisi Neçirvan Barzani’yi İstanbul’a çağırmanız,bunlar sandığa yansımaz mı sandınız?
HDP’yi PKK’nın mecliste ki terör örgütünün uzantısı diyeceksiniz muhatap almayacaksınız ama, Bahçeli PKK’nın açıklamasını HDP’ye ayar verdi diye överken,Erdoğan PKK liderinin mektubunu Selahattin Demirtaş ile PKK arasındaki iktidar savaşı diye yorumlaması da garip bir durumdu.
Devletin kurumlarına olan güvenin sarsıldığını sandıktan çıkan sonuç bunu gösteriyor.
YSK’dan sonra devletin harcamalarını denetleyen Sayıştay’ın kendi raporunu inkar edercesine Akp’yi destekler açıklamaları,TÜİK’in istatistik rakamlarını eksik göstermesi,İstanbul seçmeni inandırıcı bulmadı.
Demokratik yoldan siyaset yapan rakiplerinizden yaftalamadığınız kimse kalmadı, hatta teröristlikle suçladınız.PKK lideri Abdullah Öcalan’dan İstanbul’da yaşayan Kürt seçmeni yönlendirmek için yardım istemeniz; terörle mücadeleniz ve terörist tanımlamanızın da, inandırıcı olmadığına karar verdi İstanbul seçmeni.
Cumhur İttifakın 15 Temmuz darbe kalkışmasından sonra,20 Temmuz’da ilan ettikleri OHAL’den sonra çıkarttıkları KHK’larla;muhalefete uyguladıkları sürek avı ve yargısız infazlar;darbenin siyasi ayağının çıkartılmaması ve Muktedirin duyarsız olması ,kontrollü darbe iddiası İstanbul seçmeninde karşılık bulduğunu söyleyebiliriz.
Hükümet yanlı yandaş havuz medyanın ve tetikçi esnaf takımından oluşan sözde gazetecilerin algı operasyonu yaparak,sekiz gazetenin aynı manşetle çıkması ülke de her şeyin güllük gülistanlık göstermesi ,iktidara olan güvensizliği daha da pekiştirdi..Vatandaş Pazar ve çarşıdaki fiyatlara mı inansın, yoksa yandaş medyanın güzellemelerine mi?
Ekonomik krizi yandaş medyanın ve Cumhur ittifakının hiç gündemine almaması, vatandaşın sorunların farkında olmadığı anlamına gelmiyormuş, demek ki..
Bu seçimin haksız bir şekilde tekrarlanmasının yanında kazanılmış bir seçimi yenilenmesi toplumda çok büyük tepki yarattı..
Ekonomik krizi toplumun her kesimini perişan ederken, saltanat ve şatafata Erdoğan hız kesmeden devam etti ve ediyor,bu konuda gelen eleştirilere de; devlette itibardan tasarruf edilmez diye geçiştiriyordu,bu da sandığa yansıdı.Baskının,yolsuzluğun,hukuksuzluğun,rüşvetin ayyuka çıktığı,liyakatin esas alınmadığı,adam kayırmacılığın olan sayıldığını, vatandaş sandıkta gösterdi.
Toplumda biriken öfke ekonomik krizin her kesimi vurması ve temel hak ve özgürlüklerin yok sayılması ile birleşince;vatandaş sandıkları muhalefetin adayı doğrultusunda patlattı..
İstanbul seçmeni, seçim sonuçları nasıl olursa olsun İstanbul’u Zillet ortağının adayı Ekrem İmamoğlu’na teslim edemeyiz diyen Devlet Bahçeli’yi de, 13 bin oy ile İstanbul Büyük şehir koltuğuna oturulamaz diyen Muktediri de PERT etti.
Yorum Yap