- 28.09.2017 00:00
Ankara’nın dış politikadaki öngörüsüzlüklerinden birini daha Almanya’da yapılan genel seçimlerde yaşadık.
Erdoğan Almanya ile girdiği siyasi polemiklerinde her ortamda Berlin’i Nazizm’le suçluyor, Hitler tekrar hortladı gibi içe dönük milliyetçi çıkışları içerideki ırkçıları köpürtürken, dışarıda nasıl bir yansıması olacağını hiç hesaplayamadı.
Almanya’da yapılan 25 Eylül genel seçim sonuçları Nazizm’in partisi seçim sonuçlarıyla üçüncü parti olarak seçimlerden zaferle çıktı.
Akp Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan 25 Eylül’de yapılacak Almanya’daki genel seçimlerde Almanya da yaşayan oy kullanacak Türk vatandaşlarımıza çağrıda bulunuyorum :”Hıristiyan demokratlara,sosyal demokratlara ve Yeşiller partisine oy vermeyin, bunlar Türkiye düşmanı,kime verirseniz verin diye” üstüne basa basa çağrıda bulundu..
Almanya’ da seçimler yapıldı ve Nazi partisinin dışında tüm partiler oy kaybederken yabancı düşmanlığı üzerine siyaset yapan Nazi yanlısı İslam karşıtı siyaset yapan, Almanya İçin Alternatif(AFD) ikinci dünya savaşından sonra ilk defa faşist bir parti yüzde 13 oy alarak, parlamentoda üçüncü parti durumuna geldi ve parlamentoya 88 Milletvekili soktu.
Almanya da yapılan genel seçimlerinin sonucu Erdoğan’ın dediği oldu.
Bundan sonra Almanya’da yaşayan 3 milyon Türkün işi daha da zor olacak, çünkü yabancı düşmanlığına karşı ilk muhatap olacak olan Türklerdir.
Erdoğan’ın oy vermeyin diye çağrı yaptı ama..
Alman Parlamentosuna 14 Türk kökenli milletvekili girdi,seçilen milletvekillerinin tamamı Erdoğan’ın oy vermeyin dediği partilerden seçildi.
Kim kazandı? Nazi partisi.
Bundan sonra Almanya da yaşayan Türkleri o kadar zor günler bekliyor ki,dileriz yanılırız bu yorumlarımızda ama hiçte öyle gözükmüyor.
Akp’nin dış politikada hiçbir öngörüsünün olmadığını başta Suriye politikasından biliyoruz; arkasından Kuzey Irak Kürdistan bölgesel yönetimi ile yakınlaşması ve ayrışmasının geldiği yeri konuşmaya gerek var mı?
Suriye de Esad rejimine altı ay ömür biçmeler, Emevi camisinde Cuma namazı kılıp, Şama’da çay içip Suriye’de iktidar ortağı belirliyorlardı.
Dahası var bitmedi,Erdoğan’ın ekonomi baş danışmanı Yiğit Bulut iki yıl önce Irak Kürdistan bölgesinde referandum olacak Barzani referandum yapıp Türkiye’ye katılma kararı alacak diyor,bunu bir tarafa not edin bunu ilk defa söylüyorum diye bir fütorolog edasıyla kendinden geçiyordu..
Bitmedi Yiğit Bulut Azerbaycan’ın ileriki yıllarda Türkiye’ye entegre olacak gibi ipe sapa gelmez akıldan yoksun bir zihniyetin dış politikaya yansımasının sonu değil mi,başta komşularımız olmak üzere yeryüzünde selamımız ne alan var ne de selam veren.
Bugün dış politikada geldiğimiz yerin adı da “değerli yalnızlık” oldu.
Almanya seçimleri, Kuzey Irak Kürdistan referandumu sonucu, ben yazıyı bitirirken referandumdan yüzde 90’nın üzerinde evet çıktı haberleri gelmeye başladı, şimdi ne yapacaksınız?
Erdoğan seçim sonuçları üzerine Barzani bizi kandırdı demeye başladı.
Kırmızı çizgileriniz morardı, şimdi de tutturdunuz Irak’ın toprak bütünlüğü için biz Kuzey Irak’taki referandumu yok hükmünde sayıyoruz.
Sanıyorlar ki Kuzey Irakta ki referandum sonuçlarını YSK tescilleyecek.
Bir devletin büyüklüğünün kriteri dış politikadaki ağırlığından geçer gerisi içe dönük hamasettir.
Akp’nin 15 yıllık iktidarında dış politikada dişe dokunur bir başarısı var mı hatırladığınız.
Biraz öngörü biraz da yeryüzü ile karşılaştırmalı devlet aklı talep ediyoruz vatandaşlar olarak, bu kadar tutarsızlığınız yalnız size değil, ülkenin geleceğine ipotek koyuyor.
Demokrasi ve hukuktan uzaklaşır,yargıyı yürütmeye bağlar,medya özgürlüğünü sansürler,iktidara muhalif olanları darbeci ve terörist yaftalaması yapar, içeri tıkarsanız,demokrasinin kuvvetler ayrılığını kuvvetler birliğine dönüştürür; her şeyin millisini arar MHP ile koalisyona girerseniz, geldiğiniz yer hiçte şaşırtıcı değil.
Dışarıda itibarsızlaşmanız ve izole edilmeniz içeride uyguladığınız politikalarınızın sonucudur.
OHAL ile demokrasiyi baypas edip,demokratik hiç bir hakkı vatandaşına aratmayan,medya ve düşünce özgürlüğü tanımayan bu sistemi, KHK’lerle ülkeyi yönettiğiniz sürece, demokratik yeryüzünün içinde tutunamazsınız.
İçerideki sorunlarınızı çözmeden dışarıda itibar kazanamazsınız.
Siz şu iki sorunun cevabını verin:
Bir:15 Temmuz darbesinin siyasi ayağını niye ortaya çıkartmıyorsunuz?
İki:Kadir Topbaş İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığından niye istifa etti,gerekçesini niye açıklamıyorsunuz?
Yorum Yap