- 20.06.2017 00:00
Yazının başlığını raflarda yerini yeni alan Sel yayıncılıktan çıkan ve sıcağı sıcağına okuyup bitirdiğim Enis Batur’un “Bukalem Un(Ufak) “ adlı eserinden ödünç aldım.Kitabı bitirince aldığım notlar beni kitap hakkında bir şeyler yazmaya itekledi.
Yazar eserinde sorularla girmiş ve sorularını da rome rakamlarıyla sıralmış ilk sorusu:
-Yazmak açılmak mı,hayır,aralamak..diye noktalamış.
Enis Batur bir yerde okura soru soruyor ve cevabını da istiyor.. Tabi kitabın her sayfası ortalama dört soru,görüş ve öneriden oluşuyor,çok ta ilginç sorularla muhatap ediyor okuru,farklı tezler ortaya atıyor yazar.. Edebiyata meraklı olanların okumasında büyük yarar var.
Yazar okurlara kendi kendine fikir jimnastiği de yaptırıyor.
Düşpanser:uykusuzlar için tedavi merkezi.Diye yazmış ama yazar hiç te bir açıklık getirmemiş düşpanser’i niye yazdığı konusunda da.
Gerçi ben kitapı okurken kitap evinde çalışan bayan tezgahtar düşpanser diye bir kurumun olduğunu bilmiyordum dedi,hatta bu yanlış yazılmış herhalde Dispanser diye okudum dedi.
Dispanser ilaç dağıtan bir sağlık kuruluşu.
‘Beni alıngalnlığım ayakta tutar’sözüne gelince..
İnsanı alınganlıklar farklı duygular içerisnde dolaştırır, hepimiz de bunu sık yaşarız.
Arkadaşın söylediği sözden alındım, belki o anlam da söylememiş olabilir ama ben böyle bir sorudan ve açılan konudan çok alıngan davranıyorum elimde olmadan dediğimizi sık sık yaşarız..
Enis Batur,bazı yerlerde de farklı görüşler ortaya atıyor, kitap hep sorularla da geçmiyor.
Bahar gelince bahçıvanlar nasıl ağaçları buduyorlarsa,bana öyle geliyor ki,insa da her yıl-hiç değilse yılda bir defa-kendi kendini budamalı:fazlalıklarımız en az eksiklerimiz kadar,demiş.
Bir tek benim dilimde kına giren kılıç ıslanır,sözünün çağrışımı düşündürücü değil mi?
Giyinmek ve soyunmak zorunda olan tek canlının insan olduğuna dikkat çekmiş.
Doğruysa birşey bir tanık gerekmez.
Köylülerin ve delilerin şemsiye kullanmadığını iddia ediyor,yazar.
İçli sözlerden birisi de şu:Bir teraziyse sonuçta hayat,herşey insanın aleyhine tartılacak demektir.
İnsan arasıra kendini temize çekmeli,diye de bir sözden bahsediyor..
Asya’da,dolmakalem mürekkebinden oluşan bir göl olduğunu biliyor muydunuz diyor ama Asya kıtasının hangi ülkesinde böyle bir göl olduğu ülke söylemiyor.
Kitabın artık sorular bölümünden seçmeler vereceğim.Seçtiğim sorulara verdiğim yanıtlar bana ait olduğunu da belirteyim.
Yazar kendinizi bir başkasına devredebilir misniz,diye soruyor?
-Ben de vekalet vererek kendimiz devretmiş olmuyormuyuz diye cevapladım.
Başka bir soru,üç yıl sonra atlatacağınız kaza ne zaman başlamıştır?
-Kazanın tarihi belli değil, aşkta bir kaza olarak hayatımıza girmiyor mu,diye yanıtladım.
Değişik bir soru daha,bir dram kahramanısınız:Hangisi?
-Ben de kişinin kendisine hükmeden diye not düşmüşüm.
İlginç bir başka soru,başucunuzda kim hep uyanmak isterdiniz?
-Uykudan uyanınca beni hatırlayan demişim..
Ecel nerede oturur diye sormuş?
-Ben de sağlığın bozulmaya başladı yerde,demişim.
Damardan bir soru,Kanserin bir türü olabilir mi Aşk?
-Hem de erken teşhisi konulmayan ağrısı dinmeyen onursuz bir yara,diye karşılık vermişim.
Hangi hayvanın özeelikleri sizde olsun ,diye sormuş yazar?
-Ben de,teredütsüz köpeklerden birinin,diye yanıtlamışım.
Kitabı okuyun ve sorularların hayatımızda ne kadar yer aldığını göreceksiniz,deneyin, sizde sorun zevk alacaksınız.Hem okuyun hem de cevaplayın.
Bu kadar yeter diyerek yazıyı sonlandırayım.
Yorum Yap