- 24.02.2017 00:00
Meşhur Devlet- Kaplan hikayesiyle yazıya gireyim..
Konfüçyüs,öğrencileri ile birlikte Thai Dağının eteklerinde gezinirken ağlayan bir kadın görür.Öğrencilerinden biri (Tze-Lu) kadına neden ağladığını sorar.
Kadın:çok acı çekiyorum,bu çevrede bir Kaplan var önce kaynatamı parçalayıp yedi,sonra kocamı,şimdi de oğlumu öldürdü der.
Konfüçyüs söze karışır ve öyleyse niçin bir başka yere gitmiyorsun, diye kadına sorar?
Kadın şu ilginç yanıtı verir:Çünkü,burada insanlara baskı yapan bir devlet yok.
Bilge Konfüçyüs öğrencilerine şunu söyler:Kadıncağız haklı çocuklarım.Baskı yapan devletler kaplanlardan daha korkunçtur.
Bu hikayeyi Yargıtay onursal Başkanı Prof.Dr Sami Selçuk’un baş ucu kitabı olarak gördüğüm referans kaynağım olan “Zorba Devletten Hukukun Üstünlüğüne” adlı değerli eserinden aldım.
Bir ülke de devlet demokrasi ve hukukla taçlandırmadığında; özgürlükler ve hakları güvenceye bağlansın diye yaratılan kurum yani devlet zamanla özgürlüklerin ve hakların baş düşmanı kesiliyor ve The Dağında yaşayan kadının hikayesi de gerçek oluyor..
Zamanla Devlet Kaplan’dan daha tehlikeli duruma geliyor.
Devleti yöneten AKP’e, kendine muhalif olan toplumun her kesimini ve gerçek gazetecilik yapanlara Kaplan’a tahammül eden kadının hikayesini aratıyor..
OHAL’den önce cezaevlerinde 30 gazeteci tutukluydu..
OHAL’den sonra 117 Gazeteci daha tutuklandı..
Cezaevlerinde toplam tutuklu gazeteci sayısı şuan 147..
Dünya da en fazla cezaevlerinde gazeteci tutan ülkeyiz.
OHAL’den sonra 2 bin 500 gazeteci işsiz kaldı.
İşin tuhaf yanı 20 Temmuz OHAL ilanından sonra tutuklu gazeteciler neyle suçlandıklarını bilmiyorlar..
Sadece yandaş medyanın tetikçi,muhbir, esnaf takımı sözde gazeteci geçinen bir grup güruh, beslemelerinin iftiraları var ortada.
Beş aydır tutuklu dostlarım Altan kardeşlerin Avukatı Ergin Cinmen’e sordum; bu tutuklu gazeteciler neyle suçlanıyorlar ne zaman mahkemeye çıkartılacaklar diye?...
Mehmet Bey ortada bir suç dosyası yok ki bu insanların suçunu bilelim, yalnız Altan kardeşlerin değil, OHAL’den sonra tutuklanan Cumhuriyet Gazetesinin yazarları ve yöneticileri de dahil, tüm gazeteciler neyle suçlandıklarını ne kendileri ne de biz avukatları biliyoruz..
Cinmen, o meşhur benzetmesini tekrar ediyor bu gazeteciler tutuklu değiller ‘tutuluyorlar´diye yakındı.
Eğer bugün mahkemeye çıksınlar bu gazetecilerin çoğu ilk mahkemede tahliye olurlar..
Kırk yıllık meslek hayatında böyle bir yargı sürecini yaşamadığını hatta;12 Eylül faşist Askeri darbesinde bile böyle bir uygulamaya rastlamadığını belirtti.
Dostlarım Ahmet-Mehmet Altan kardeşler 10 Eylül 2016 tarihinde gözaltına alındılar 10 günlük sorgudan sonra, 20 Eylül 2016 tarihinde tutuklanarak Silivri cezaevine konuldular,20 Şubat 2017 tarihi itibarıyla 5.aylarını doldurdular ama neyle suçlandıklarını bilmiyorlar..
Ankara’da kulağıma gelen fısıltı gazetesinde dolaşan bir iddia; OHAL’den sonra tutuklanan gazetecilerin 16 Nisan referandum sonrasında yargı karşısına çıkartılacağı, hatta çoğunun tahliye edileceği ve tutuksuz yargılanacağı söylentisi kulislerde dolaşıyormuş.
Uluslararası baskılar AKP’e hükümetinin ve Erdoğan’ın yurt dışı seyahatlerinde karşısına sık çıkan soru:tutuklu gazetecilerin durumu ve HDP’li Kürt milletvekilleri ve Belediye başkanlarının tutukluluğu ciddi rahatsızlık veriyormuş.
Bu iddiaları bana aktaran kaynağım referandum sonuçları çok şeye gebe dedi,bu olumsuzda olabilir olumlu da diye fuli bir analiz yaptı..
Artık Türkiye’de yargının bağımsız ve tarafsız olmadığına Akp’nin yandaş yazarları bile yakınmaya başladılar..Hatta biz böylesi baskıları 28 Şubat’ta bile görmedik diye tepkilerini köşelerinden dile getiriyorlar, bu konu Reisci ve Davutoğlu grupları arasında sık tartışılmaya başlandı..
Hatta Karar Gazetesinin köşe yazarı Hakan Albayrak ben 28 Şubat’ta Ordu ile de davalık oldum ama tutuksuz yargılandım,gazetecilere yapılan bu tutuklamalar kabul edilemez,tutuksuz yargılayın diye açıkça öşesi,nden tepki gösterenlerden biri..
Tabi bazı teitkçilerde Fehmi Koru ve Nuray Mert niye tutuklanmıyor diye feryat ediyor
OHAL’den sonra yapılan hukuksuz işten atmalar,açığa alınanlar ve tutuklamalar Kamu vicdanını sızlatıyor.
Ya bu tutuklu insanların suç dosyalarını ortaya koyun ya da aylardır tutuklu olan gazetecileri ve siyasileri tahliye edin, tutuksuz yargılayın!.
Hatırlarsanız medyaya yansıdı tutuklu 54 gazetecinin malvarlıklarına el konulması ise başka bir rezaleti ortaya koyuyor.
Tutuklu insanları aylardır kendilerini ve yakınlarını mağdur ediyorsunuz ama neyle suçladığınızı ortaya koyamıyorsunuz? Bir de bu insanlara savunma hakkı vermiyorsunuz, böyle bir şey var mı hukuk devletinde?
Söyleiyn fırıncıya ekmekte vermesin?
OHAL’den sonra mağdur edilen ve tutuklanan gazetecileri, siyasileri ne zaman mahkemeye çıkartacaksınız?
Hep soruyorum ve her yazımda da değişmez sorum olacak: 15 Temmuz darbesinin siyasi ayağı ne zaman ortaya çıkartılacak?
Yorum Yap