- 21.03.2016 00:00
Vampirin sözlük anlamı kan emici yarasalar türünden kan emerek yaşayan memeli bir hayvan.
13 Mart 2016 tarihinde Ankara Kızılay’da bombalı saldırı da ölenlerden 37 kişiden birisi 19 yaşındaki hayat dolu gelecek vadeden pırıl pırıl ,çiçeği burnunda üniversite öğrencisi benim de yeğenim olan Elvin Buğra’nın annesi Nalan Aslan ;kör teröre genç yaşta kurban verdiği yüreğinin parçası, uyandırmaya kıyamadığı biricik evladı Elvin’i için feryat ediyordu “benim oğlumun katili bir tane vampir” diye.Bir daha göremeyeceği ve ömür boyu yarasının kabuk bağlamayacağı evladının tabutunun üstüne kapanarak haykırıyordu avazı çıktığı kadar ve sesi titreyerek,Elvinimin suçu ne, Elvin tekrar gelecek mi?
Bu katliamları ve terörü durdurun diyen annenin feryadına, Ankara’ da Saray medyasının temsilcilerinden gazeteci geçinen terörün olduğu gece,güruh,tetikçi, bir televizyon kanalına çıkıp şöyle açıklama yapıyordu:” terörle yaşamaya alışmalıyız” demesin mi?Eceliyle ölmek bu ülke de herkese nasip olmayacak gibi bir anlayışı ortaya koyuyordu esnaf takımın kaptanlarından olan..
Karaktersiz alçak,kalemini kiraya vermiş tetikçi;ölenlerden senin birinci derece yakınlarından birisi olsaydı böyle diyebilir miydin?Sizde hiç mi merhamet,vicdan yok ahlaksız adam.Bu katliamın olacağı belliydi.
Başta Almanya ve ABD Türkiye de yaşayan vatandaşlarına dikkatli olmaları konusunda bazı illerin adını ve caddelerinde dolaşmamaları konusunda uyarıyordu.Almanya İstanbul’daki iki temsilciliğini,Anaakara’da ki konsolosluğunu ve özel Alman Lisesini 17 Mart 2016 tarihinden 20 Mart 2016 tarihleri arasında hafta sonuna kadar kapalı tutacağını ilan ediyordu.Almanya’nın bu açıklamalarına söylenti diyen İstanbul valisinin açıklamasından bir gün sonra 19 Mart 2016 tarihinde, İstanbul İstiklal caddesinde canlı bombalı saldırı sonucu patlama oldu ve üçü İsrail vatandaşı,biri İranlı olmak üzere 5 kişi öldü, beşi ağır olmak üzere 20 yaralı meydana geldi. Canlı bombayı bir IŞİD üyesi Mehmet Öztürk isminde 24 yaşında terörist yaptığı açıklandı. Almanya vatandaşlarına Kürt il veilçelerde süren savaşın olduğu yerlere de gitmemeleri konusunda uyarıyordu. Suriye iç savaşından farklı manzarası olmayan bir ülkeye hangi ülke vatandaşın gönderir ve Türkiye’ye güvenilir bir ülke olarak bakar.
Ülkenin dört bir yanında büyük bir panikleme ve tedirginlik sürüyor.
Türkiye’de Erdoğan ve iktidarı terör konusunda ne önlem alabiliyor ne de katliamları aydınlatıyor. İşte Suruç,Ankara’da ki üç katliam ve Reyhanlı patlamaları bunun somut örnekleri değil mi?
Erdoğan bu toplu katliamları önleme ve aydınlatacağı yerde,başta kendisi olmak üzere hiçbir sorumlunun suçu yokmuşçasına ekranlarda şov yapıp;bir taraftan da katliamlara yayın yasağı getirip olaylardaki elde edilecek delilleri karartılması ve faillerin ortadan kaybolmasının yolunu açan,karşı bir algı oluşturmuştur.
17/25 Aralık’ta Erdoğan’ın devlete yaptığı sivil darbe ile hukuksuz devlet yönetmenin sonuçlarını yaşıyoruz.
Saray medyası gizlese ve görmese de biz topluma hatırlatmaya devam edeceğiz Erdoğan’ın ve Davutoğlu’nun söylediklerini.
Erdoğan ve AKP’e artık iktidar ömrünü uzatmak, Türkiye’ye özgü bir başkanlık adı altında tek adamlığa uzanmak için toplumu bölerek , iç siyaseti gererek yönetmenin her türlü;demokratik olmayan bataklığa giden bir yolu seçerek ve Kürtlere beni başkan seçtirmediniz diye ilan ettiği savaşla; iç barışın bozulduğu can güvenlimizin olmadığı bir ortama girdik, altı ayda üçüncüsü olan Ankara’da ki bombalı saldırılarılar da 173 kişinin hayatını kaybetmesi bunu teyit etmiyor mu?
Erdoğan ve saray medyası Katliamları,cinayetleri ve eceli dışında toplu ölümleri doğalmış gibi kanıksadı ve kanıksatmaya çalışıyor bizlere .
Son altı ay içerisinde Ankara’da bu üçüncü patlamayla toplam 173 insanımızı kaybettik, bu insanların ellerinde bir çakı bile yoktu..Barış için sokağa çıktılar savaş değil barış istedikleri için, işlerinden evlerine dönerken ülkenin en güvenilir korunan olarak bildikleri başkentinde ölüme yakalandılar.
Kan,şiddet ve baskı üzerinden iktidarının ömrünün uzamasının hesabını yapan Başbakan Davutoğlu,Ekim ayındaki Ankara’da 102 kişinin ölümünün ardından sonra, çıkıpoylarımız arttı diyecek kadar insanlığından uzaklaşmış ,gözünü iktidar hırsı bürümüş açıklamada bulunuyordu.
Oğlunu şehit vermiş bir babanın Erdoğan’ın savaş politikasını eleştirdiği için Erdoğan kameraların karşısına geçip bu yüreği yaralı babaya;”Karaktersiz şehit babası” diye bilecek kadar insanın kanını donduran hakaretlerde bulunuyordu.
AKP’nin 14 yıllık iktidarında iş kazaları altında uyguladığı cinayet ekonominsin sonucu 17 bin işçi ölmüş;toplu işçi katliamlarından biri olan 301 işçinin öldüğü Soma maden faciası için bu işin doğasında var diyerek,bu vahşeti Erdoğan yok saymaya kalkınca ; acısını öfkesine vuran ölenlerin yakınlarının kendisini protesto etmesine Erdoğan,bir işçi yakınını tokatlarken, danışmanlarından biri deölen işçilerin yakınlarını tekmeliyordu.
Bir başka merhametsiz yaklaşımı Erdoğan’ın;PKK ile çatışmada ölen kardeşinin isyanına karşı; ‘kardeşin de bu mesleği seçmeseydi’ diyerek nasıl olsa ölecekti anlamına gelen duyarsız yaralayıcı tepkisiydi.
Peki Erdoğan’a soralım sıradan vatandaş can güvenliğinin teminat altında olması için nasıl bir meslek seçsin veya evine sağ salim dönmek için ne yapsın?
Erdoğan her terör olaylarından sonra, PKK ile çatışmada ölen güvenlikgüçlerinin ardından; beni iktidardan uzaklaştırmak isteyen iç ve dış güçler devreye girdi diyerek,her gün en az ortalama iki üç toplantı da yirmiye yakın televizyonlara çıkıp, dakikalarca canlı yayınlarda konuşmalar yapıp, bir algı oluşturmaya çalışıyor seçmen kitlesinde. Erdoğan’ın her konuşması toplumda büyük yarılmalara ve kamplaşmalara neden olurken, iç barışımızı da günden güne tehlikeye sokuyor.
Şehitlik kavramı üzerine yaptığı konuşmalar iseErdoğan’ın tam bir kabak tadı veriyor, vicdanları yaralıyor.
Şehitlik bu kadar önemli ise neden Erdoğan’ın ve iktidar mensuplarının çocuklarına nasip olmuyor da;yoksul fakir gurabanın çocuklarına oluyor?
17/25 Aralık’tan sonra Erdoğan, devlete yaptığı darbeyi hayata geçirmek için, içinde evrensel hukukun ilkeleri geçmeyen,kendisinisorgulmaya,denetlemeye cesaret edemeyen bir yargı ve kendine biat eden bir medyanın mücadelesini veriyor.Muhalefeti terörle ilişkilendirip, iç ve dış politikasına karşı çıkan her kesimi de hain ilan ediyor.
Kendisini demokratik yoldan iktidardan uzaklaştırmak isteyen partilere ;bunlar bana darbe yapmak istiyor denilecek kadar cahilliğini ortaya koyuyor.Demokrasilerde iktidarı değiştirmenin yolu sandıktan geçmesine rağmen böylesi, çarpıtmalar yapıyor.Halbu ki demokratik toplumlarda muhalefeti olmayan iktidar meşru değildir.
Şimdi de Türkiye Cumhuriyetinin geleceğiylekendiniözdeşleştirmeye kalkıp, benden sonrası tufan demeye getiriyor.Erdoğan’ı iktidardan düşürmek ülkeyi bölmek demektir diyecek kadar komikleşiyor.
Benimle var olan Türkiye Cumhuriyeti benim iktidardan uzaklaşmam ile de yok olacak diyor.
Kendinden talimat bekleyen bir medya ve temsil ettikleri işçi ölümlerine sessiz kalmaktan öte; Erdoğan’ı onur konuğu olarak kongrelerine davet eden ve ayakta alkışlayan Türk-iş ve Hak-iş gibi sarı sendikacılık yapan,sınıfına ihanet eden,sözde sivil toplum örgütlerinin çoğalmasını yaratmaya çalışıyor.
Vampirler kan emmezse yaşayamazlarmış.
Diktatörler de iktidarlarını korumak ve uzatmak için baskıları artırır,özgürlükleri boğmanın yollarını arar,ülkesinidış dünyaya kapılarını kapatıp, ülkeyi yönetmekte zorlandıkça, devlet gücünü kullanır yasaklar getirirmiş!.
Erdoğan da bunu yapmıyor mu?
Yorum Yap