- 6.02.2015 00:00
Ülke gündeminin ana iki konusu var birisi Koalisyon hükümetini muhalefet partilerinin kurma olasılığı ortadan kaybolduktan sonra;AKP’e üç patiden hangisiyle kuracak.. Diğer gündem maddesi ise Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Suriye’ye girecek mi hararetli tartışmalarla sürerken; bende hız kesmeyen ve günden güne artan işçi katliamlarının peşine düştüm ve düşmeye de devam edeceğim.
Ocaklar söndüren canlar alan bu işçi katliamları Koalisyon hükümetinin, hükümet programına girecek mi? Göreceğiz bakalım.
Ateş düştüğü yeri yakıyor ama bu ateşi söndürecek, işçikatliamlarınıdurduracak bir siyasi irade ve eylem henüz ortaya çıkmış değil.
Dileriz kurulacak koalisyon hükümetinin, hükümet programının en önemlimaddelerinden biri, iş kazası olmaktan çıkan, katliama dönüşen ve uygulanan cinayet ekonomisi ele alınır.
AKP’nin 12 yıllık iktidarında işçi ölümleri işin fıtratında var diyerek yıllarca geçiştirildi hatta Soma’ da 301 maden işçisinin ölümlerine, duyarlı olmadığı için dönemin başbakanı Erdoğan’ı Soma’da protesto eden işçilerin yakınları,Erdoğan’ın danışmanları tarafından tekmelendi ve Erdoğan tarafından da bir kişi tokatlandı hatırlanacağı gibi..Hatta Erdoğan Başbakanı yuhalarsan tokadı da yersin diyerek, tehdit etti tokat attığı kişiyi.
AKP’nin iktidarını halk 7 Haziran seçimleriyle sonlandırdığına göre kurulacak koalisyon hükümeti bu işçikatliamlarınıdurdurabilir mi? İsterse durdurur.. Türk inşaat firmalarıyurt dışında da iş yapıyorlar ama hiçbir işçi ölmüyor.
Bu kaçıncı yazım oldu işçi ölümleri üzerine bilemiyorum.
Türkiye’de işçi ölümleri bir iş kazasından çıktı ve tam bir cinayet ekonomisine dönüştü.
Birazdan aşağıda vereceğim rakamlar o kadar sıradan bir hal aldı ki, düşünebiliyormusunuz, DİSK ve KESK’indışında,diğer sendikalardan ve konfederasyonlardan kitlesel bir gösteri ve üretimden gelen gücün kullanılması konusunda bir girişimde bulunmaları şöyle dursun, ayıp olmasın diye bir basın açıklaması ile bu vahşiliği geçiştiriyorlar.
Medyanın ise belli bir kesimi bu cinayetlere çok az yer verirken, havuz medyası ve tetikçiler ise; bu katliamı utanmadan ve vicdanları sızlamadan hiç görmemezlikten gelmeye ,mesleklerine ihanet etmeye devam ediyorlar.. Bu ölümlerin onların nezdinde bir haber değeri yok.
Sınıfına yabancılaşmış, evrensel bir sınıf kültürünü kabullenmeyen, temsil ettiği işçiyi sömüren,sivil itaatsizliği tanımayan, devlet eliyle sendikacılık yapan,sendikaya üye olan memurun aidatını devletin ödediği ve katılımcılığın önünü kesen delege sistemini savunan,askeri darbenin getirdiği sendikal anlayışın hakim olduğu ve sendikaları geçim kapısı seçen ve siyasete geçmek için, sendikaları sıçrama tahtası olarak kullanan; devlet sendikacılığı yapan bir sendikal yapının hüküm sürdüğü yerde, daha çok işçi ölümlerine tanık olacağız.
Sendikaları yöneten sendikacılar bu toplu işçi katliamları durdurmak için genel grev kararı almak şöyle dursun, direnişe geçeriz sözcüğünü bile ağızlarına almıyorlar.
Bu ülkede vatan deyince avazı çıktığı kadar bağırarak boyun damarlarını bahçe hortumu gibi şişirenler, nedense işçi ölümlerini gündeme getirmek gibi bir dertleri yok..
Bu ülkenin siyasetçileri vatanı çok severler ama vatandaşı sevmezler.
AKP’nin 12 yıllık iktidarında tam 15 bin 20 işçi ölmüş ve ölmeye de devam ediyor.
2015 yılında da işçi ölümler dört nala gidiyor.
2015 Yılınınilk altı ayında toplam katledilen işçi sayısı tam 791.
Bu işçi ölümlerini aylara böldüğünüzde her ay ortalama 131 işçi yaşamdan hunharca koparılarak katlediliyor.
Bazı duyarlısendikaların ve sağlık kurullarının raporlarına göre ortalama günde 4 işçi ölürken 6 işçi de iş göremez duruma düşerek sakat kalıyor.
Bu cinayet ekonomisini ve işçi katliamlarını durduracak ve gözleri paradan başka bir şey görmez açgözlü iş adamı demek bile insanın içinden gelmiyor bu alçaklardan ve alçaklara göz yuman siyasilerden hesap soracak; bir koalisyon hükümeti kurulur mu? Kurulacak hükümetin programında yer alır mı?
Ne dersiniz?
Umut fakirin ekmeği ye Mehmet ye demiş Nazım.
Yorum Yap