- 19.01.2015 00:00
Elimde kağıt-kalem not alıp gazeteleri okurken bir taraftan da ara sıra gözüm televizyonların haber kanallarından içeride ve dışarıda olayları ve hayatı takip etmek oluyor, bu da yetmiyor internetten haber sitelerini ve diğer gazetelerin web sayfasını kapsayan bir sörf yapmak zorundasınız, ülke gündemini takip ederek günlük makale yazıyorsanız, her gazetecinin günlük değişmez uğraşı oluyorbunlar..Tabi mesleğini dürüst bir şekilde yapanlar için geçerli bu; yoksa tetikçiysen, havuz medyasından beslenip, devlet kadrosundan iş vermişlerse, böyle bir zorluğa ve meşağete girmenin anlamı yok, görev dağılımı yapılır sende onun gösterdiği yoldan görevi icra eder,ettiğin kadar da karşılığını maddi olarak alırsınız; tetikçilik işinizse hangi işi yaparsanız yapın, başka sektördekitetikçilik yapandan farkınız yoktur gazeteci de olsanız.
Bizde derin devletin gizlediği ve bir türlü aydınlatmadığı veya delillerini karatıp tarihin karanlık derinliklerine gömmek istediği,Hrant Dink cinayetin sekiz yıl olmasına rağmen,neden çözülmüyor bunun üstünde durmaya çalışalım dedik.
Birde 2014 Aralık ayının 27’sinden beri süren,5’i çocuk yaşta 8 kişinin ölümüne nedenolan ama ölümlerin aydınlatılmadığı Cizre olaylarını irdelemeyi konu ettik. Cizre olaylarının,Hırant cinayetiyle bağlantısı var mıdır;izini sürdüğünüzde direk Hrant cinayetiyle olmasa da,Hrant cinayetinden yargılanmış bir polis şefinin bu ilçeye müdür olarak atanması tesadüf olmasa gerek.
Bu iki olayın dışındakitap okurların ve edebiyatla haşir neşir olanların kütüphanesinde mutlaka bir kitabı olan ve kitaplarından birini okuduğumuz,edebiyatımızın unutulmaz dev çınarı Yazar romancı, gazeteci türkü dostu,Karacaoğlan aşığı92 yaşındaki Yaşar Kemal’i hatırlamak istedik. Şuan da Yaşar Kemal 14 Ocak 2014 tarihinden bu tarafa İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesihastanesinde yoğun bakımda yatıyor, dileriz ‘İnce Memed’ bizi yalnızbırakmaz, kendisine acil şifalar diliyoruz.
Siyasi iktidarın ve Tetikçilerin görmediği,Hrant Dink cinayetini Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kaybolmayacağı sözünü veren Erdoğan’ın, unuttuğu veya un utturmak istediği üzerinden tam 8 yıl geçmiş olan,Ermeni kökenli Türk vatandaşı gazeteci yazar Hrant Dink cinayetinin aydınlanmaması çok düşündürücü!.
“Hırsız evin içindeyse kapıyı kilitlemenin bir anlamı var mı?”
Hrant Dink Cinayeti derin devlet operasyonudur ve katil veya katiller devletin içindedir,Ogün Samat bir tetikçiden ibarettir.
Hrant cinayeti neden aydınlatılmıyor, bu soru çok soruluyor ve gündemden de düşmüyor ama cinayetin aydınlatılması konusunda sekiz yılda bir arpa boyu yol alınamadı.
Çünkü yukarıda belirtiğimiz gibi hırsız evin içinde de ondan.
Şu soruların cevabı hırsızın evin içinde olduğunun ip uçlarını vermiyor mu?
Hırant Din öldürüldüğünde İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürükimlerdi, şimdi neredeler?
Hrant Dink katledildiğinde İstanbul valisi Muammer Güler’di.Hırant Dink Cinayetinden sonra Erdoğan Güler’i Mardin’den milletvekili yaptı, ardından da İçişleriBakanlığıylaödüllendirdi. Âmâ Güler 17/25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla bakanlıktan oldu, teferruata girmeyelim,bu başka bir yazı konusu.”
Hrant Dink öldürülmeden kısa bir süre önce İstanbul Valiliğine çağrılıyor ve vali yardımcısının odasında, birisi kadın iki kişi Hrant’ı tehdit ediyor yazılarından dolayı.
İstanbul Vali yardımcısı kimdi ve vali yardımcısının yanındaki kişilerne sıfatla vali yardımcısının yanında bulunuyordu?
Vali yardımcısının yanında Hrant’ıtehdit eden iki kişilerin kim olduğunu Muammer Güler’in bilmemesi mümkün mü?
Hrant’ınkatledildiği dönemde İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’tı.
Bu Emniyet müdürü görevden alınması gerekirken, Hrant cinayetinden sonra Erdoğan hükümeti tarafından Cerrah Valilikle ödüllendirildi, Osmaniye’ye Vali olarak atandı.
İstanbul valisi ve Emniyet Müdürü hesap vermesi gerekirken,dönemin başbakanı şimdi Cumhurbaşkanlığı yapan Erdoğan tarafından ikisi de Güler ve Cerrah devletin en üst tepe noktalarına getirildi.
Böylesi kilit noktalarda görev almış kişilerin cinayeti önleyemedikleri gibi, ödüllendirilmesi karşılığında, bu cinayet nasıl çözülür?
İşin daha tuhaf yanına bakın Hrant Dink cinayeti davasındanyargılanan, eski Trabzon istihbarat müdürü Ercan Demir aradan yıllar sonra Cizre Emniyet Müdürlüğüne getiriliyor..
Hrant cinayetinin işlendiği tarihte devletin güvenlik ve idari kadrosunda yer alanların terfiettirilmeleri tesadüf olabilir mi?
İşin garip başka bir yanı, Savcı Ercan Demir’in tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk ediyor, mahkeme tutuksuz yargılanmak üzere yurtdışına çıkış yasağı koyarak Ercan Demir’i serbest bırakıyor..
Savcı bir üst mahkemeye itiraz edip ve Cizre Emniyet Müdürü Ercan Demir hakkında mahkeme tutuklama kararı veriyor.
Yukarıda sıraladığımız ve hatırlattığımız soruların cevabından siz ne çıkartıyorsunuz? izini sürdüğünüzde bu cinayetin, derin devletin işi olmadığına inanmayan var mı?
İkinci bir konu son günlerde devam eden Cizre olaylarına ve altı kişinin ölümüne neden olan olayları,Hrant Dink cinayeti Cizre’ye nasıl uzanıyor, bir göz atalım.
Ercan Demir Cizre’ye Emniyet Müdürü olduktan sonra Cizre’ de olaylar başlıyor?
Cinayetten aklanmayan bir polis şefinin böylesihassas bir yere Emniyet Müdürü olarak atanmasının getirdiği sonuçların hesabını kim verecek? Ölen bu beşi çocuk sekiz kişinin ölümünden kimler sorumlu?
Cizre’de bu emniyet müdürü göreve başladıktan sonra sokaklar adete savaş alanına döndü,günlerceçatışmalar oldu; çatışmalar kimler arasında olduğunu devleti yönetenler de o ilin yetkilileri de bilmiyor.Herkesin söylediği adeta aşındırdığı tek kelime bir provokasyonvar,güvenlikgüçleri de bunu söylüyor ,siyasi iktidar da, ilçeye hakim olan siyasi anlamda HDP’lilerde.
Cizre’de ölen çocukların yaşlarını ve adlarını T24 sitesinde Hasan Cemal yazdı ,insan okurken ürperiyor eliniz nasıl tetiğe gitti daha hayatlarının baharındaki ana kuzularına , nasıl kıydınızkörpe denilecek yaştaki bu çocuklara.
İşte Cizre’de iddiaya göre polis kurşunlarıyla ölenlerden sekiz kişiden altısının isimleri ve yaşları:
Nihat Kozanhan 12 yaşında
Ümit Kurt 14 Yaşında
Barış Dalmış 15 yaşında
İbrahim Aras 15 yaşında
Musa Azma 16 yaşında
Yasin Özer 19 yaşında.
ölen çocuklar sizin çocuklarınız olsaydı ne yapardınız ey ülkeyi yönetenler?
Zafer işaret yaptı diye, siz bu çocukları hedef alarak kafasına kurşun sıkacaksınız, ardından da, biz bu topraklarda bin yıldır kardeşliğimiz bozdurmayız diye, vatan millet Sakarya edebiyatı yapacaksınz,buna kargalar bile güler.
6/Ekim Kobani olaylarında ölen 42 kişini faillerini bu zihniyetle ortayaçıkartamazsanız, Cizre’deki çocukların katillerini de bulamaz ve bundan sonra olacak olaylarda ne önlem alabilirsiniz, ne de olayları aydınlatabilirsiniz?
Son söylenecek söz katil devletiniçinde dışarıda boşuna aramayalım.
Biraz nefes alalım cinayet , toplu çocuk katliam ve olaylarından uzaklaşıp hastane de yaşam mücadelesi veren Çukurovanın,Torosların,Anadolunun ve yeryüzünün yazarı bu toprakları binbir çiçeğe benzeten mütevazi edebiyatçı dünyaca ünlü yazarımız,Yaşar Kemal’den kısa bir halk öyküsüyle yazıya noktaya koyalım.
Anadolu da geçer hikaye..
ilçenin kaymakamı bir köyü ziyaret etmek ister vemuhtara haber verirler, muhtarı, köy heyetini,köylüleri bir telaş ve heyecan sarar;köylerine ilk defa bir kaymakamın ziyaret edecek olmasından. Köylüler de kaymakamın geleceği güntarlaya bağ- bahçeye gitmemeye karar verirler.
Muhtarı ve ihtiyar heyetini tatlı bir telaş sarar nasıl ağırlayacağız kaymakamı diye.Muhtar ilçeye gider kaymakamlıkta çalışan bir tanıdık memurdan sorar, kaymakam neyi sever diye..Memurda;kaymakamın içkiyi çok sevdiğin söyler.
Muhtar ihtiyar heyetini toplar durumu anlatır,yemek sorun değil Kaymakam içkiyi çok seviyormuş,ne yapacağız der? Aralarında tartışırlar kaymakam içiyorsa bizlerden de biri içmesi gerekir, münasip olan da muhtarın içmesidir eşlik edecek olanın da muhtar olmasına karar verirler. Tamam da, içki nasıl içilir bilmiyoruz derMuhtar.İhtiyar heyetinden biri köyümüzde içki içen biri varonu çağıralım o bilir der. Köyün sarhoşu başlar anlatmaya;kaymakamın ve kendi bardağını yarıya kadar rakı dolduracaksın, bardağın birini kaymakama vereceksin, Kaymakama köyümüze hoş geldin deyip kadehini sen kaldıracaksın, kaymakam nasıl içiyorsa sende öyle içersin der.
Kaymakamın köyün ziyaret günü gelir çatar,atlar eşliğinde davul zurna ile köy ahalisiçoluk çocuk kaymakamı köye uzak bir yerde karşılarlar, at üstünde köy meydanında kaymakam köy ahalisine bir konuşmayapar ve yemek faslına geçilir..
Muhtar iki su bardağına sarhoşun dediği gibi yarısına kadar rakıları doldurur,bardağın birini kaymakama verir, birini de kendisi alır,kaymakam rakıyı susuz içmektedir, muhtar bardağını kaldırıp kaymakama köyümüze hoş geldiniz şeref verdiniz der ,kaymakam da hoş bulduk deyip bardağı kaldırdığı gibifondip yapıp indirir, ilk defa içki içen muhtarda aynısını yapar ama muhtar rakıyıbitirmesiyle birden bağırır: “kaymakam bağ bu zıkkımı devlet mi emrediyor yoksa sen zevkten mi içiyorsun ”der.
Yaşar Kemal sen çok yaşa.
Yorum Yap