- 22.12.2014 00:00
Erdoğan, Gezi olaylarıyla iktidarında ilk defa ciddi,sivil bir mücadeleyle karşılaşmış ve iktidardan düşeceğim korkusu yaşayınca;geziye katılan insanların sosyal medya üzerinden örgütlenmesi karşısında sosyal medya için hatırlanırsa şöyle demişti;bu Allah’ın belası sosyal medya toplumların başının belası oldu,demiş; peşinden twitter ve youTube’ı yasaklamak için anayasa değişikliğine gitmiş ama Anayasa Mahkemesi (AYM) bu alınan kararı anayasaya aykırı bularak iptal etmişti.
Aslında Erdoğan sosyal medyanın başına bir çorap öreceğini biliyordu.
Gerçekten de sosyal medya despotizmle ülkeyi yönetmek isteyen Erdoğan gibilerinin yeryüzünde başının belası olmaya devam ediyor.
Hem de çoğunluk olmaya da gerekte yok artık, tek başına diktatörlerin uykularını kaçırıyorlar.
14 Aralık’ta medyaya yapılacak darbe operasyonunu iki gün önce twitter hesabından duyuran Fuat Avni gibi.
İnternet Fenomeni Fuat Avni’nin tek başına sosyal medya hesabından, twitter den attığı mesajları Erdoğan’ın ve yandaşlarının korkulu rüyası olmaya devam ediyor; böyle giderse daha da devam edecek gibi gözüküyor..
Fuat Avni, Erdoğan’ın ve hükümetinin bütün gizli,ticari,yolsuzluk,rüşvet,adam kayırma ve demokratik olmayan kirli ilişkilerini deşifre etmesi başının püsküllü belası oldu.
Harcamalarını Sayıştay’a denetlettirmiyor Erdoğan ama Fuat Avni’yi denetleyemiyor.
14 Aralık medyaya yapılan darbe operasyonun 17/25 Aralık yolsuzluklarının üstünü örtmek ve gündem değiştirmeye yönelik Erdoğan’ın medya darbesini Fuat Avni bertaraf etti.
Operasyonun yapılması ve cemaatin Samanyolu yayın grubu başkanı ve üç emekli emniyetçi polis şefleri tutuklanırken, Zaman Gazetesi Genel Yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı’nın ve diğer 27 kişinin serbest kalması; despotizmin birinci raundunu Erdoğan kaybetti, hem de iç ve dış dünyaya rezil olarak.
Gözaltı süresinde çok ciddi bir hukuk skandalı yaşandı; gözaltına alınan 12 kişi hakkında gözaltı süresi dolmasına rağmen, mahkemenin yirmi dört saat sonra karar vermesi, yargıya müdahale edildiğini ve yargının yürütmeye bağlı olduğu iddialarını da doğrulamış oldu.
Erdoğan, medyaya yapılan darbe operasyonundan mutlaka tutuklamaların çıkmasını istiyordu çünkü; gözaltına alınanlar hakkında çok ağır iddialarda bulunmuş; terör örgütü olmak ve faili meçhul cinayetlerin içinde olmakla suçlamıştı.. Cemaatin gönüllü kişilerinden dört kişinin tutuklanması kaçak Ak Saray’ın talimatıyla yapıldı. Bu bir vaka, eğer bu operasyondan tutuklama çıkmasaydı Erdoğan çok zor durumda kalacaktı, gerçi kaldı ama tutuklular tesellisi oldu.
Erdoğan; 14 Aralık’ta cemaat medyasına yaptığı darbe operasyonunun içte ve başta AB ve ABD’ den bu kadar sert tepkiyle karşılaşacağının hesabını yapmamış olmalı ki; dışarıdan gelen tepkiler kaşsısında apışıp kalırken;uluslar arası kurumlar olan AHİM, AGİK gibi bağlayıcı kararların altında imzası olduğu ve kararlara uymaması ve yok sayması, devlet adamı ciddiyetini sulandırmış olurken hem de komik duruma düştü.. Daha kötüsü diplomaside ki sıkıntılı günlerin,piyasanın tepkisiyle başladığının işaretini, ekonomideki gerilemeyle doların yükselmesiyle almış oldu.
AB’den gelen tepki yenilir yutulur cinsten değildi: ”medya ya yapılan darbe operasyonu, özgür medyaya yapılmış bir darbedir ve gözaltına alınan gazetecilerin derhal serbest bırakılmasını yüksek perdeden söylenmesi” diplomasi de çok ender görülen bir çıkıştı.
Avrupa Parlamentosu(AP) Türkiye’de hukukun üstünlüğü yok, Erdoğan’ın hukuku var, demesi..
Yeryüzünde büyük bir saygınlığı ve etkinliği olan BBC gibi bir yayın organının şu haberi;Erdoğan’ın tehdit etmediği kesim yok diye yeryüzüne duyurması gibi.
AB ve ABD’den gelen tepkiler, uluslararası demokratik kamuoyu ve siyasilerin Türkiye’ye yönelik eleştirilerini Başbakan Davutoğlu’na değilde; direk Erdoğan’ı hedef alması, Türkiye’nin Erdoğan’ın liderliğinde tek adamla yönetilmek istenen bir despotizme doğru gittiğinin mesajlarını veriyorlardı. Bu eleştiri ve tepkiler Erdoğan’a muhalif olan Türkiye’de ki demokrasi güçlerinin tezleriyle örtüşmesiydi..
Erdoğan, küreselleşme ile evrensel değerlerin bir ülkenin içişleri olmadığını, içselleştirmemiş siyasetçi olduğunu bir daha gördük; 14 Aralık medyaya yaptığı darbe operasyonuyla.
14 Aralık ,operasyonunun da bir ilk yaşandı, o oda hizmet hareketine gönül verenlerin cemaat medyasına yapılan darbe operasyonuna sesiz kalmayıp; sokağa çıkması oldu ve tam beş gün,geceli gündüzlü İstanbul emniyeti ve adliye önünde demokrasi nöbeti tutmaları, bu eylemleri İstanbul’la sınırlı kalmadı, ülkenin dört bir yanına yayıldı ve ciddi olarakta ses getirdi.
Burada hizmet hareketinin örgütlü bir güç olmasının yanında, demokrasiye sahip çıkmaları,evrensel değerlerden bahsetmeleri,adil yargılanma ve demokrasiden geri dönüş yok,özgür basın susturulamaz sloganları demokrasi açısından olumlu bir gelişme olarak göze çarpanlardı.
Havuz medyasının dışında diğer merkez medyadan ve demokrasiden yana olan güçlerin ve siyasilerin 14 aralık medya operasyonuna görüş ayrılığı gözetmeksizin ortak tepki göstermeleri; küçümsenmeyecek boyuttaydı, bu da meslek dayanışması, basın özgürlüğü, hukuk devleti, yargı bağımsızlığı açısından demokrasinin ortak bir payda olmasının ilklerinden birini yaşattı bizlere.
14 Aralık medyaya yaptığı darbe operasyonunu Erdoğan,cemaat ve adamlarını sahte delil üretmek ve haber yapmakla suçluyordu ama kendisinin televizyon dizisinden terörist çıkartması komikliğine, ne demeliyiz?
Bu sahte delil üretmeye girmez mi, hukuk ta?
17/25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu gündemden düşüremedikçe başta Erdoğan olmak üzere; yandaş medya da büyük bir panikleme işaretleri başladı,kendi seçmeni olmak üzere toplumun her kesiminde yolsuzluk ve rüşvetin olduğuna inanmış olmaları; 2015 Haziran’ın da yapılacak genel seçimlerin korkusu, AKP’lileri sarmış görünüyor ama Erdoğan’ı daha fazla panikletiyor.
Herkes çok merak ediyor bu internet fenomeni Fuat Avni’yi ama en çokta merak eden, uykularını kabusa çeviren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bir saniye olsun aklından çıkmıyordur, şu Allah’ın belası internet fenomeni!
Çıkacak gibi de değil ki.
Sanki yer yarıldı içine girdi,yerde midir gökte midir misali bir bulmaca oldu adam,adam mı kadın mı orası da muamma?
14 Aralık medyaya yapılan darbe operasyonu cemaatin içinde yıllarca çalışmış gazetecilik yapmış ve yazılarıyla,konuşmalarıyla cemaatin sözcüsü konumunda olan ve temsil eden bazı kişilerin oportünist bir tutum almaları ve riyakar tavırlarıyla,söylediklerini ve yazdıklarını inkar ederek, daha kötüsü cemaati suçlayarak, AKP’nin saflarına geçmesi; etik olarak kabul edilir bir durum olmasa gerek. Kısacası itirafçıları aratmayacak durumdalar.
Erdoğan’ın bir sözüyle yazıyı kapatalım yıl 1990 : “Eğer bir gün duyarsanız Recep Tayyip Erdoğan zengin olmuş, bilin ki haram yemiştir.”
17/25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu bunu doğrulamıyor mu?
Yorum Yap