- 6.11.2014 00:00
Yazıya konu ettiğim başlığa döneceğim müsaadenizle birkaç günde yaşadıklarımızın kısa bir fikri takibini yapayım hatırlatma anlamında çok önemli olaylar, sorunlar ve eylemler yaşadık..
29 Ekim 2014 tarihinde Ermenek’te maden ocağını su bastı ve 18 işçi hala kurtarılmayı beklerken;birkaç gün sonra Akşehir’den Isparta’ya elma toplamaya giden çoğunluğu kadınlardan olan 17 tarım işçisinin bilenen kaderiyle trafik terörüne kurban verdik; bu tarım işçilerinin kaderi de maden ve inşaatta çalışan işçilerden farklı değil bu ülkede.
Tek farkları trafik teröründen gidenlerin cesetlerini toprağın üstünden toplarken, madende ölenlerin cesetlerin toprağın altından,inşaata ölenleri de molozların ve demirlerin arasından çıkarılması.
Yine bir insanlık dramı yaşandı;3 Kasım 2014 tarihinde insan tacirlerinin Afganlı göçmenleri yurt dışına kaçırmak için;küçük on kişilik teknelerine 30 ile 40 kişi bindirince bildik manzaralar ve Bakırköy sahiline vuran cesetler tam 24 ölü..
Medya bu haberleri duygusal bir boyutunu verirken önlenmesi ve denetlenmesi ve siyasilerin sorumluluklarını yerine getirmesi konusunu ise havuz medyası gündeme bile getirmiyor.
HDP’e halkları 1 Kasım’da “Dünya Kobani günü ile dayanışma için sokağa çağırdı” bu çağrıya on binler ülkenin dört bir yanında destek verirken, bizim medya bu eylemi ve sokaklara dökülen insanları görmemek üzerine ittifak yapmışçasına haber yapmadı.
Bizim medyanın görmesi için ille kan revan içinde çatışmalar olacak ki versin; demokratik olgunluk bizim medyayı bozuyor haber dediğin kanlı olacak.
Biz yazımıza konu ettiğimiz kişinin örnek cumhurbaşkanlığına dönelim bizde olan saltanatı bu ateist adam niye yaşamaz.
Eski gerillacı, ateist Cumhurbaşkanının biyografisini ve temsil ettiği ülkeyi kısaca bir tanıtalım.
Bahsettiğimiz kişiUruguay Cumhurbaşkanı “Jose Alberto Mujea Cordano” 79 yaşında,1960 yıllarında Küba devriminden etkilenerek ülkesinde de sosyalist bir devrim yapmak için mücadele etmiş,güvenlik güçleriyle çatışmalara girmiş, polis vurmuş, 14 yıl ceza evinde yatmış eski bir gerilla;70 yaşında evlenmiş çocuğu olmayan sade bir sıradan vatandaş gibi yaşamayı seven,karısının çiftliğinde barakada yaşıyor, geçmişi mücadele ile dolu inançsız yani dinsiz ateist bir kimliğe sahip, dürüstlük abidesi olan ve nesli tükenmeye yüz tutanlardan,gözünü iktidar ve para hırsı bürümüşlere insanlığa ders veren bir şahsiyet.
Uruguay’ı biraz tanıyalım 3,5 milyon nüfusa sahip yüz ölçümü 176 bin 220 kilometre kare küçük bir ülke, bizim üçüncü büyük ilimiz kadar..
Hayvancılıkla uğraşanlar Uruguay’ı angus sığırlarıyla tanır, futbola ilgisi olanlarda bu ülkeyi bizim liglerimizde oynayan futbolcuları bize hatırlatır; Galatasaray’ın ünlü kalecisi Müslera’sı,bir dönem Fenerbahçe’nin hırçın stoper Luganosu ve dünyanın tanıdığı rekor bir transferle Liverpool’dan Barselona kulübüne transfer olan, rakiplerini ısırmakla meşhur ünlü forvet oyuncuları Suares ile hatırlarız.
Biz tekrar bu eski gerillacı ateist Uruguay Cumhur başkanının nasıl ülkeyi yönettiğinden dünyada örneği görülmeyen yaptıklarını anlatalım da;Allah için siyaset yapan bizim Cumhurbaşkanımız Erdoğan ile arasındaki farkı okurlar öğrensin;dürüstlüğün kriterinin Müslümanlık olmadığını bu ateist Cumhurbaşkanından etkilenirler mi, orasını da yolsuzluğu, hırsızlığı kabullenenler ve muhatapları düşünsün!.
Bu ateist cumhurbaşkanının maaşı 12 bin dolar ama maaşının yüzde 90’nını almıyor,yüzde 10’luk bölümüyle de makamından ayrılınca bir okul yaptırmayı düşlüyor, görev süresi de 1 Mart 2015’de doluyor.
Cumhurbaşkanı ama devletin kendisine tahsisi ettiği resmi konutta oturmuyor,karısına ait çiftlikte barakada yaşıyor, devletin kendisine verdiği sarayını iki yıl önce evsizlere sığınma evi yapma kararı alıyor.
Tek maddi birikimi 87 model bir vosvos otomobil.
Ev işlerini kendisi yaparken,bakkal,manav ve kasap alış verişinde kendisi üstlenmiş.
Çoluğu çocuğu yok “Manuel” adında ortopedik engelli üç ayaklı bir köpeği var.
Bakar mısınız şu Cumhurbaşkanı bozuntusuna, böyle ülke ve devlet mi yönetilir?
Cumhurbaşkanlığı bu kadar da ayağa düşürülmez ki!
Sen hiç Türkiye diye bir ülke var ve oranın bir cumhurbaşkanı var, tam 1000 odalı kaçak bir sarayda yaşadığını duymadın mı,sana danışmanların anlatmadılar mı, dünyadan bir haber yaşıyorsun cahil ve dinsiz adam..
Barakada konuk mu ağırlanır hayat mı sürer, ülke mi temsil edilir, saraylar köşkler dururken,sıfatının bilincinde olmayan dinsiz, imansız,kitapsız çulsuz..
Kendine faydası olmayan züürtün,çapulcunun topluma faydası mı olur.
Bizim Cumhurbaşkanımızın nasıl zengin olduğunu sana anlatmadılar mı?
Bizim Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan 1994 yılında İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı koltuğuna oturduğunda aynı senin gibi düşünüyor du;malda mülkte gözü yoktu ve basın toplantısında parmağındaki yüzüğü göstererek bunla geldim ve bunla gideceğim demişti; benim dört çocuğumu yurt dışında bir arkadaşım okuttu dedi ve şimdi bir oğlunun beş gemiciği var,diğer oğlu da evdeki milyon Euroları sıfırlıyor, kendisi de dünyanın en zengin devlet başkanları arasında gösteriliyor ve anlayacağın Allah yürü kulum dedi..
Bizim ata sözlerimizden hiç ilham almadın mı be çulsuz ve dinsiz adam;bal yiyen parmağını yalar,çeşme akarken destini dolduracaksın,kırk gün kar yağar bir gün av olur,boşuna mı diyor bizim Cumhurbaşkanımız; ben Allah ve millet için siyaset yapıyorum sözünü, sana danışmanların anlatmadı mı bunları?
Sen ateistin birisin bizim kültürümüzü öğrenmemiş bir cahilsin;bizim Cumhurbaşkanı dini bütün yaşar, Allah için siyaset yapar ama yargının kararlarını dinlemez, uygulatmaz ve yargıya ferman okur gücün yetiyorsa gel yık der,harcamasını denetletmez. Yargı kendisi,bakanları ve çocuklarının hakkında rüşvet ve yolsuzluk davası açarsa, yargının kendisine karşı bir darbe yapmak istediğini toplumda bir algı yaratır,saraylardan seslenir ey yargı haddini bil verdiğin karar milli değil,yargıdan aklanacağı yerde, sandıktan seçim kazandığını gösterir, kendisini yasamanın ve yürütmenin üstünde görür, ben milli iradeyim diye halka seslenir.
Bizim Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın 1000 odalı kaçak Aksaray’ın maliyetinin kaça mal olmuş bir hatırlayalım; muhalefet milletvekilleri önerge vere vere yoruldular bu sarayın kaça mal olduğunu ama en sonunda Maliye bakanı Mehmet Şimşek cevaplamak zorunda kaldı:
“Kaçak Aksaray’ın maliyeti 1 milyar 370 milyon Türk Lirası.. Erdoğan’ın tabiriyle tam bir katrilyon üç yüz yetmiş trilyona mal olmuş.Erdoğan’a alınan uçağı da Türk Hava yolları almış 185 milyon dolara..
Birde bu 1000 odalı kaçak Aksaray’ı madenlerde çalışanların ücreti ve maden ocaklarının kaçış odaları olarak bilinen ve Türkiye’de ocaklarda olmayan kaç tane kaçış odası yapılırdı, bir de bunla karşılaştıralım.
kaçak Aksaray’ın maliyeti 935 bin madenlerde çalışan işçinin bir aylık maaş tutarında ve maden ocaklarında tam 2 bin tanede ocaklara kaçış odaları yapıla bilirmiş.
Peki şu soruyu hem soralım hem de tartışarak irdeleyelim;bir insanın dürüst olmasının kriterleri nelerdir?
Yolsuzluk ve rüşvete bulaşmaması, gayri meşru iş yapanlara devleti yönetenler göz yummaması, vatandaşının can mal güvenliğinden sorumlu olması,ülkenin milli gelirini eşit bir şekilde paylaştırması ve devletin maddi ve güç iktidarını kendi ve yakınları için kullanmaması diye özetleyebiliriz.
Bu değerlendirmelere ve analizlere bizim cumhurbaşkanı mı giriyor, yoksa Uruguay’ın ateist cumhurbaşkanı mı?.
Peki bizim Cumhurbaşkanımız dini bütün yaşayan birisi ama Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvetiyle suçlanıyor bu yargıya intikal etmiş ama Erdoğan yargıdan aklanacağı yerde, soruşturmayı açan yargıya darbe yaparak bu yolsuzluk ve rüşvet değil; yargı yoluyla bana darbe yaparak iktidardan uzaklaştırmak istediler dedi.
Ey Ateist Cumhurbaşkanı Türkiye’ye sen ne kötü örneksin haddini bil..
Biz dünyadaki devlet başkanlarının da bizim Cumhurbaşkanımız gibi ülkeyi yönetiyorlar sanıyorduk, sen nerden çıktın;ateist eski gerillacı ve sosyalist, gözü malda mülkte olmayan çulsuz adam.
Sakın ola dinsiz imansız kitapsız;87 model vosvosunla, ortopedik engelli üç ayaklı köpeğinle karşıma çıkma, karizmam kaldırmaz bu mütevaziliğini.
Gerçekten Uruguay’ın Ateist cumhurbaşkanı mı dürüst; yoksa bizim Allah için siyaset yapan, yeminine sadık olmayan, anayasa suçu işleyen, hukuksuz ülkeyi yöneten, yargıyı kendine bağlayan, harcamasını denetlettirmeyen, yolsuzluk ve rüşvetin üstünü örten Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan ‘mı?
İnançlı olmak dürüstlüğün kıstaslarına girmiyor, en büyük inanç ve ideoloji vicdandır!.
Yorum Yap