- 14.05.2014 00:00
Hayatı özetleyen bazı güzel veciz sözler vardır hiçbir zaman bu sözler demode olmaz.
Ben bu “Cinayet ekonomisi var Türkiye’de” sözünü ilk önce dostum Mehmet Altan’ın köşesinde okumuştum.Tabi iki yıla yakındır işsiz Mehmet Altan yazamıyor, AKP’ye muhalif olan meslektaşları gibi..Yazamadığı gibi AKP’e hükümeti kendine muhalif olan yazarları da televizyon kanallarına çıkarttırmıyor.
Ama Altan fırsat buldukça çıktığı televizyon kanallarında işçi ölümlerini,Roboski katliamını, Afyon kara hisardaki 25 askerin ölümlerini,Suriye tarafından düşürülen pilotların adli tıp raporunun neden açıklanmadığını sürekli gündemde tutmaya çalışıp,demokrasi güçlerini göreve çağırıp, kamuoyunu duyarlı olmaya, yetkilileri de görevlerini yapmayı hatırlatıyor; bu cinayetleri aydınlatın işçi ölümlerini durdurun,diye.
Başbakan her ortamda göğsünü gere gere haklı olarak ta biz iktidara geldiğimizde gayri safi milli gelir (GSMG) fert başına 2.500 dolar idi, biz bunu 10 bin dolara çıkarttık,diyerek övünür.
Ama fert başına gelirin bu kadar yükselmesinde en belirgin girdisi ve payı olan işçi ölümlerinden ise, bir cümle söz etmez.
Tabi Erdoğan işçi ölümlerinden söz etmeyince onun yandaş esnaf ,tetikçi medya takımı da yazmıyor; kadrolu kanallarında sözde yorumcu geçinenler, bu işçi ölümlerinden bahsetmiyorlar,bahsetmeye kalksınlar anında kapının önüne korlar.
Tabi gerçek özgürlüğün sahiplerini temsil eden işçi sendikaları ise onlarda dut yemiş bülbül olmuşlar;bir dönem daha nasıl sendikayı geçim kapısı olarak kullanıp daha sonra ;milletvekilli olacak siyasi bir partide kendine yer aramaktan zamanı yok.
Bu işçi ölümlerini biz yazdıkça; bizi AKP’yi yıpratma politikası olarak görüyorlar,dalkavuk medyanın tetikçi kiralık alçakları..Erdoğan demişti ya;tutturmuşlar bir Uludere, her kürtaj bir Uludere diye çıkışmıştı.Tetikçi takımı da tutturmuşlar bir işçi ölümleri diyorlar, düşünebiliyor musunuz?
Biz bunu suçlamak için yazmıyoruz meraklısı için çok zor bir şey değil; bu konuda bilgi sahibi olmak isteyen,Googleden üç beş saniyede öğrenir, kimin ne yazdığını ve gazetelerin haber yaptığını,televizyon kanalların ne kadar haber verdiğini!.
AKP’nin on yıllık iktidarında toplam iş kazlarında ölen işçi sayısı tam 10 bin 850’dir.
Yazıya konu ettiğimiz cinayet ekonomisi mola vermeden devam ediyor ve 2013 yılının Eylül ayı dahil, toplam ölen işçi sayısını ay ay aşağıda veriyoruz:
Ocak 68,Şubat 50,Mart 55,Nisan 57,Mayıs 114,Haziran 104,Temmuz 120, Ağustos 147,Eylül 127 işçi ölmüş.
Toplam :842 işçi iş kazalarında ölmüş 2013 yılının bitmesine daha üç ay var,son üç ayda daha ne kadar işçi ölecek bir muamma.
Bu dokuz aylık cinayet rakamlarını T24 yazarı Aziz Çelik’in 15 Ekim 2013 tarihli köşesinde okudum,kaynağını merak ettim yazar kaynağını da gösteriyordu;İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinin çalışmalarından almış.
Eğer bu rakamlar yalan olsa AKP’nin dalkavuk medyası ve Başbakan kıyameti koparırdı .
Türkiye’de her gün ortalama üç işçi ölüyor, beş işçi da sakat kalıyor iş göremez duruma düşüyor.
Siz bu yazıyı okurken yine üç işçi ölmüş,beş işçide sakat kalmış olacak.
Öyle duyarsız bir hale gelmişler ki “koyunu olanın kuzusu ölür” misali bir vurdum duymazlık içindeler.
Başbakan ekonomik gelişmeyi kendinden önceki iktidarların verdikleriyle, vatandaşın kendi dönemindeki alım gücünü kıyaslayarak veriyor ama kendisinden önceki iktidarların döneminde; yılda ne kadar işçi ölüyordu, buna hiç değinmiyor!
Batıyla kendi ülkesinin kalkınmasını yani büyümesini gösteriyor ama AB ülkesinde iş kazalarındaki işçi ölümleriyle, neden karşılaştırmıyor Erdoğan?
Çünkü Türkiye’de yılda ölen işçi sayısı AB üyesi ülkelerinde ölen işçi sayısının tam 7 katı.
Uluslar arası Çalışma Örgütü(İLO) un kara listesinde Türkiye.Ülke olarak işçi ölümlerinde dünyada Çin’den sonra ikinciyiz,böylesi bir utanç başarımız var bunu da bilelim.
Türkiye bir AB üyesi olsa idi böylesi bir cinayet ekonomisini uygulayamazdı Erdoğan.
Bu işçi ölümlerini sorduklarında bazı AKP’lilere bu ölümler işin doğasında var diyorlarmış.
Hak-iş konfederasyonunda uzun yıllar sendikacı olarak yöneticilik yapmış, iki dönem AKP’den milletvekili seçilmiş bir sendikacı şimdi bir bakanın yardımcılığını yapıyor, bakın ne demiş bir toplantıda:” Erdoğan’ın yaptığını yapmak bir sünnettir.”
Sünnet; İslamiyet’te Peygamberin yaptığı hayır işlerin bütünü,demektir.
Bu işçi ölümleri de sünnete giriyor olsa gerek.
Bu ülkede sendikacılık yapmış olan birisi bunu konuşuyorsa başka söz söylemeye gerek var mı, bilemiyoruz.
Ana akım merkez medya bu işçi ölümlerini gündemde tutsun bir anda bu cinayet ekonomisi durur.
Medyanın özgür olmadığı bir ülkede ne demokrasi kurumlaşır ne hukuk düzeni hayata geçer, ne de insanların can ve mal güvenliği olur.
Medya bağımsızlığının olmadığı toplumlarda bir ölüm sessizliği dolaşıyor demektir.
İşçi ölümlerinin nedenlerinin başında medya özgürlüğünün olmaması,yargının güdümlü karar vermesinin sonuçlarını yaşıyoruz.
Başbakanın paketinden yargı bağımsızlığı ve medya özgürlüğü çıkmış olsaydı başka bir iklime dönüşürdü ülke.
NOT:Bu yazıyı ben 23 Ekim 2013 yılında yazmışım Taraf Gazetesinde ve düzceyerelhaber sitesinde yayınlanmış.Soma Maden ocağında olan trafo patlamasıyla meydana gelen kaza da 17 işçinin öldüğü, 11 işçinin yaralı olduğu ve yeraltında 200 ile 300 işçini mahsur kaldığı haberleri geçiyordu televizyon kanallarında. Maden ocağında ölen işçilerin ailelerine baş sağlığı diliyor mahsur kalanların da sağ salim kurtulmaları en büyük temennim .
Yorum Yap