Yaşadıkları olumsuzlukları Erdoğan kendisi yarattı!.

  • 30.12.2013 00:00

 Başbakan Erdoğan’ın son beş yılda yaptıkları ve yaşadıklarının kısa ve öz bir kronolojisinin yapalım fikri takip açısından, hafızaları tazelemek için çok yaralı olacaktır..

Bir Kuvvet Komutanına ait  darbe günlüklerinin ortaya çıkmasıyla..

Ergenekon,balyoz,kafes ve ıslak imza davalarının sürdüğü  darbe girişiminde bulunan emekli ve muvazzaf generallerin tutuklanmaları sürecinde Başbakan Erdoğan bu davalar sürerken ‘Türkiye Bağırsaklarını Temizliyor’ demişti hatırlandığı gibi.

Demokrasiden ve darbelere karşı olan toplumun büyük bir kesimi bu darbeci ve darbe girişiminde bulunan generallerin tutuklaması ve yargılanması çok büyük destek görmüştü..

Cumhuriyet tarihinde ilk defa generaller tutuklanmaları demokrasi açısından çok önemli bir gelişmeydi..

Darbeci askerlerden talimat alarak kararlar veren yargı ilk defa Türkiye bir hukuk devleti siyasete demokrasi dışı müdahale edenler hesabını verir dercesine, bu darbecilerin yargı üzerine gidiyordu..

Her asker darbeden sonra yargıçlar otobüse binip Genelkurmay Başkanlığından brifing alırdı.

Böylesi önemli gelişmelerin olduğu ve AB’liği ve ABD’nini de bu davalarda AKP hükümetinin cesaretle üstüne gitmesi ve darbecilerin yargılanması konusunda  destek vermesi,demokrasinin kök salamsı ve boy atması babında toplumda büyük umutlar yarattı..

Eğer başta ABD ve AB’liği ülkeleri darbeci generallerin tutuklanmasına destek vermeseydi AKP bu davaların arkasında duramaz,yargı da görevini yapamazdı.

Tabi bu davlar sürerken 2007 yılında Cumhurbaşkanlığı seçiminde 365 krizi ve dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın genelkurmay başkanlığı sitesine yazdığı 27-e muhtırası karşısında, AKP hükümeti erken seçim kararı alarak ülkeyi erken seçime götürürken ,doğru da bir iş yaptığını teslim etmeliyiz..Ama bu e -muhtırayı Erdoğan Büyükanıt ile Dolmabahçe görüşmesinden sonra bildiriye çevirdi,nasıl çevirdiyse?

AKP’nin erken seçim kararı da çok doğru ve tarihsel bir karardı demokrasilerde başka bir çare aranmamalıydı,tek yol halka gitmek ve yetki almaktı ve öyle de oldu..

Başbakan Erdoğan 2007 yılında bir uçakla yurt dışı seyahatinde aylardan Şubat idi,gazetecilere yaptığı açıklamada oylarının yüzde 28’e düştüğünü söylüyordu..

Askerlerin 27 Nisan e-muhtırası,toplumda AKP’ye adeta erken seçimle oy patlaması yarattı ve  oyları dört ay içinde yüzde 45 ‘ e çıktı..

Cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı ve seçtirilmeyen Abdullah Gül Çankaya’ya çıktı.

Tabi askeri vesayette bir dizginleme olduysa da yargı aynen 12 Eylül faşist askeri darbecilerin yasalarından aldığı güçle boş durmayacaktı..

Halktan yüzde 45 ile tekrar iktidara gelen AKP’ye ,Yargıtay Cumhuriyet Baş savcısı 2008 yılında kapatma davası açınca ortalık birden toz duman oldu ve sil baştan tekrar  silahlı ve sivil bürokrasi tartışması,yargı darbesi gündemi belirlerken,yargı da AB’liği düzeyinde reformlar yapılmazsa bu ülkenin demokratik bir ülke olmayacağı tartışılmaz bir vaka olarak genel bir kabul gördü kamuoyunda.

AKP’ye kapatma davasının açılması başta ABD, Ankara büyük elçisi aracılığı ile  çok net ve sert bir mesaj verdi ”bu kapatma davsını kabul edilemez seçilmiş bir iktidara karşı bir yargı darbesi anlamında açıklama yaparak çok güçlü destek verdi..”

Arkasından Avrupa Parlamentosu başkanı Baroso Türkiye’ye gelerek TBMM’nde bir konuşma yaptı: ”AKP’ye açılmış kapatma davasını demokrasiye karşı bir darbe olduğunu yüksek sesle dillendirirken, eğer AKP’e kapatılırsa AB ile Türkiye arasında süren müzakereleri askıya alacaklarını belirtirken,AKP’nin TBMM’ndeki grubu da Barosu’yu ayakta alkışlıyordu..”

Ve AKP Anayasa Mahkemesi tarafından bir oy farkla ABD ve AB’nin desteğiyle  kapatılmaktan kurtuluyordu bir yerde direkten döndü..

O gün ABD’den Ve AB’liğinde aldığı desteği demokrasi,hukuk,temel hak ve özgürlükler anlamında yerinde gören,teşekkür eden Erdoğan, destek verenleri ABD ve AB’liğini  dostlarım diyen Erdoğan hiç bu desteğe ve açıklamalara içişlerimize karışma olarak yorumlamıyordu..

Yargıda bir eforum için 12 Eylül  2010 ‘da referanduma gidildi ve halkın yüzde 58’i evet diyerek bu reformları destekledi.

AKP’yle farklı görüşte olanlar bu referandumda  destek verirken ‘yetmez ama evet’ diye destek vermiş, Erdoğan da,AB’liği standartlarında bir demokratik anayasa sözü vermişti.

Erdoğan bu referandumdan sonra AB ile çıkartılacak uyum yasalarından sadece HSYK  ve Anayasa Mahkemesi ile ilgili düzenleme yaptı, diğerlerini ise adeta buzdolabına kaldırdı.

Askeri vesayetin siyaset üzerindeki baskısı bertaraf edilince, Erdoğan AB sürecinden uzaklaşıp günden güne içe dönük din ve milliyetçi bir yola girip,geleneklerimiz ve değerlerimiz diye,din ve mezhep referanslı konuşmalar ve düzenlemelere gitti..

Bir yerde tam Erbakan’ın fabrika ayarlarına döndü..Halbuki Milli Görüş Gömleğini çıkarttım demişti..

Seçmeli kuran dersini müfredata sokması,dindar nesil yetiştireceğim demesi,caminin dışında başka bir ibadet yeri tanımayız ,diyerek Alevilerin Cem evleri talebini yok saydı.Reyhanlıda ölen bombalı saldırıda ölenler için benim 53 Sünni vatandaşım şehit oldu demesi, toplumun sinir uçlarıyla oynuyordu Erdoğan..

İmam hatip okullarını öne çıkartıp İmam hatibe gidenlerden tinerci olmaz diyerek, diğer okulları suçlar bir söyleme girdi,,Diyanet İşler Başkanlığının bütçesini 11 bakanlığın bütçesinden daha fazla olması,DİB’ lığını  Osmanlıdaki  Şeyhülislam gibi devreye sokması,açılışlarda DİB’nına  dualar okutturması,devlet geleneğinde olmayan ve  laiklik açısından kabul edilecek bir durum değildi.

Alkol yasasındaki düzenlemeler tartışmalarında, dinimizin emrine mi, yoksa iki ayyaşın çıkarttığı yasalar mı önemli diyerek,din üzerinde alkol kullananlara ve düşüncesini açıklayanlara mahalle baskısı yapmaya başladı.

Özel hayata girmesi,kadınların kıyafetinden rahatsız olması,hangi anne-baba kızının bir erkeğin kucağında oturmasını ister demesi..

2011 Genel seçimlerinde CHP genel başkanı Deniz Baykal ve MHP’nin önde gelen kurmay kadrosuna seks kasetlerinin internette yayınlanması ve Erdoğan’ın bunu seçim malzemesi olarak fırsat bilmesi, ve  kullanması hiç etik olmadı..Erdoğan bu kasetleri meydanlarda çok işledi namus ve ahlak açısından,bunlar özel hayat değil karısını aldatıyorlar gibi,bir devlet adamına yakışmayan bir söyleme girdi.

CHP genel başkanının Aleviliği üzerinden Alevileri rencide edici konuşmaları2011 genel seçimlerde tam yedi ilde Kılıçdaroğlu’nu meydanlarda mezhebi üstünden meydanlarda kitlelere  yuhalatması..

Demokratik halklarını kullananları darbeci demesi,basında kendisini eleştirenleri işten attırmalar ve basın üzerindeki baskıları işleri iyice  çığırından çıkarttı.Bu anlayışı ve tutumu askeri dönemleri adeta hatırlatıyordu..

Gezi olayları Erdoğan’ın yaptıklarının tam bir patlama noktası olarak karşımıza çıktı..

Ama Erdoğan bu Gezi olaylarını itibarsızlaştırmak için her türlü yaftalamayı yaptı,dış güçlerin taşoranları,darbe provası yapıyorlar gibi akla mantığa sığmayan sözlerle tam bir sokak ağzını kullandı..

Demokratik hakkını kullan her bireyden tutunda, topluluğa göz altına alınan anarşist,tutuklananlar terörist demeye kadar götürdü, ortada bir yargı kararı olmadığı halde.

Erdoğan basında kendine  dostane eleştirenleri bile tahammül etmiyor,gazete patronlarına bunları nasıl gazetende turtasın diye, televizyon ekranlarından tehdit ediyordu..Bir taraf olmayanlar bertaraf olur diye ,muhalif olanlara göz dağı vermeye başladı..

Eleştiri muhalif görüşler Erdoğan için dış düşman,anarşist,bölücü, faiz lobisinin ve Yahudi tezgahının oyunlarına gelenler demeye başladı..

Her gösteri ve yürüyüş hakkını kullananlara acımasız bir polis şiddeti uygulattırıyor,polislere de kahraman, polisimle gurur duyuyorum onlar  destan yazıyorlar diye övgüler diziyordu.

Millet bana yüzde 51  oy veriyor ben Milli iradeyim ve hiçbir şeyi tanımıyorum diyerek,demokrasinin kuvvetler ayrılığı, önümüzde engel diyerek yargıdan rahatsız olduğunu dillendiriyordu.

Çoğunluk üzerinden farklılıklara ve azınlıklara din ve mezhep üzerinden etkisiz hale getirmeye başladı,en ufak bir yolsuzluk  eleştirisine tahammül edemiyor,imar ve TOKİ deki yolsuzlukları görmez den geliyordu,halbuki Başbakan yardımcısı Bülent Arınç bu TOKİ başımıza bir iş açacak ama ne zaman  hayırlısı Allah’tan diye de yolsuzlukların işaretlerini veriyordu..

Geline süreçte 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet  operasyonu öyle bir yerde ortaya çıktı ki 17 Aralık Erdoğan’ın karizmasını ve iktidarını yerle bir etti.

Erdoğan, bu operasyona yargı ve polis içerisinde devletin içinde bir çete var ve paralel devlet oluşturmak istiyorlar diyerek kendisinin de inanmadığı sözlerle, siyasi hayatının en zor günlerini yaşamaya başladı.

Kusura bakmasın ama sayın Başbakan bu geline süreci kendisi hazırladı,hiç dışarıda bunu aramasın.

Hani yargı süreciyle darbeciler yargılanırken Türkiye bağırsaklarını temizliyordu,şimdi yargı kendine dokununca,devlet içerisinde  yargı ve polis nasıl  çete oldu?

Yargı bağımsızlığını ve medya özgürlüğünü savunmayanlar  denetlenemeyen bir yola girerler ve bu yol onları  karanlık tünele sokar..Saydam ve denetlenir toplumlar demokrasilerde  ancak yargı bağımsızlığı ve medya özgürlüğüyle olur.

Bu kısa kronolojik bir fikri takibi okuduğunuzda, Başbakanın ve ülkenin yaşadığı kaos ortamını sizce kim hazırlamış,dış güçler mi,onun ülkedeki uzantılarımı,ne dersiniz?

Bir ülkenin büyüklüğünün değişmez kriteri uluslar arası arenadaki  ağırlığıyla ölçülür.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums