- 28.09.2013 00:00
AKP’e medyasına yön veren iki gazete de birinde mahlas isimle iki ayrı köşesi olan iki köşeli siyasi baş danışman ve Ankara Milletvekili Yalçın AKdoğan’ın Gezi olaylarının patlak vermesiyle bir televizyon programında söylediği ”Başbakanımızı yedirtmeyiz” sözü üzerine medya da ve kamuoyunda farklı ve yönlü bir tartışma başladı …
Tartışma nerede duracağı da belli olmayacak bir şekilde sürüyor..
Alıcısı da çok olmalı ki köşesi olan medyada eli kalem tutan ya da eline kalem tutuşturulan ,ağzı laf yapan ya da yapmayan herkes bir şeyler karalıyor; tabi bu tartışmaya gönüllü bir şekilde balıklama dalanlardan biri de; her dönemin adamı olan Sabah Gazetesi baş yazarı Mehmet Barlas….
Barlas yeni misyonlar edinmiş olmalı ki “Erdoğan’ı yedirtmeyiz” diyerek bu kervana katıldı…Aslında Mehmet Barlas’ı tanıyıp ,bilenler için yadırganacak bir durum da yok…
Fakat Barlas orada durmadı…
Daha da ileri giderek sansürcülüğe soyundu…
AKP’ye ve Erdoğan hükümetine karşı basın özgürlüğünü savunan Doğan grubunun içindeki kimi yazılarından rahatsız olduğu köşe yazarları için ; Aydın Doğan’a çağrıda bulunarak, yazarlarına uyarı yapmasını istedi…
Belli ki dalkavukluk ; demokrasi, düşünce ve ifade özgürlüğünü konusunda zaten bel kemiği zafiyeti çeken sürüngen zihniyeti yerlerde fena süründürtüyor.
Gezi olayları hem Başbakan Erdoğan’ın kimyasını bozdu,hem de içte ve dışta izole olmasına neden oldu..
Merkez ana akım medyanın görmezlikten geldiği Gezi olaylarına yabancı basının çok büyük yer vermesi,bununla yetinmeyip Türk basındaki eşi menendi pek görülmemiş siyasi baskıyı sergilemesi,dalkavuk medya da yeni görev bölümüne neden oldu gibi…
Yeni görevlendirme sürecinde de en kıdemlisi olana da hem koca bir pay ,hem de hazin bir görev düştü …
Barlas biçilmiş kaftandı.
Mehmet Barlas yakından tanıyanlar gazetecilik geliriyle
Sürdüğü yaşam standardının yakalanamayacağını söylerler; tabi evine girip çıkanların sık söylediği ama yazamadığı bilinen bir söylencedir bu…
Bir köşe yazarına verilen parayla harcamaların karşılanamayacağı bir şaşadan dem vurulur,üstelik çoluk çoçuğunda ciddi bir faaliyeti olmadığı halde aynı şaşayı kendi mekanlarında tekrarladıkları da dillendirilir…Ahçısı,işçisi,bahçıvanı ….Söylenenlerin yalancısıyım…
Entelektüel bir yazarın değil,çok başarılı bir sanayicinin mekanları gibi…
Hiç bir yazsında bir şirketi,bir siyasi lideri,bir zengini açıkça köşeli eleştirmeyip, rengini saklayan anlayışı, mesajları satır aralarında gizlemesi, bir kare verip fotoğrafın büyük parçasını gizlemesi belki de bu nedendir.
Böyle de bir illüzyonistliği herkes beceremez…
Şaşırtıcı bir hokkabazlıkla gazete yazıcılığı arasında gidip gelmek Barlas’ı ayıran özelliktir…
Barlas hep aynı Barlas ama farklılık hiçbir dönemde kendini hızar makinesinde böylesine parçalamayı göze almamıştı…
Yeryüzünde hem darbecileri , hem darbe mağdurlarını
Aynı kıvraklıkla evinde ağırlayıp yolcu eden ve bu garip teşrifatçılığa gazetecilik diyen başka birileri var mı bilinmez ama bizde böyle bir Mehmet Barlas var …
Bukalemunlar Türk medyasındaki sürüngen dansözler yanında çok sönük kalırlar…
Yazılı basının artık internet çağında birer birer yok olmaya yüz tuttu…
Bizim gibi ülkeleri daha çok etkin olmasa da e-gazeteciliğin öne çıktığı ve da üç beş yıla kadar da kendini çok daha fazla göstereceği kaçınılmaz bir süreçteyiz…
Siyasal iktidar tarafından kapana sıkıştırılan ve çok hızlı bir şekilde elden ayaktan olan Türk medyası belirli bir güç olarak ayakta kalmaya ve kendini var etmeye büyük çaba sarfediyor…
Erdoğan’ın sosyal medyaya boş yere baş belası demedi…
Erdoğan kendi yandaş medyasını yaratmanın ötesinde muhalif olanları da susturmaya var gücüyle abanmasıda bu nedenle..
Tıfıl-tetikçi esnaf takımının başında onlara yön ve yöntem gösterecek kaşarlanmış birisi olması gerekiyordu , kaptanlığı Barlas’a verdiler, çokta da yakıştı doğrusu,onu da belirtelim.
Barlas ‘gezi-zekalılar” diyerek yazılar yazıp Gezi direnişine katılanları ve destek verenleri kendince aşağılamaya devam ediyor..
Erdoğan’da Gezi olaylarına katılan iki buçuk milyon insana üç beş çapulcu demişti…
Klasik tencere-kapak hikayesi, bu konuda Barlas’ın hakkını teslim etmeliyiz..Görev adamı dediğin böyle olur.
Ya AKP iktidarının son üç yıldır muhalif yazarlara yönelik baskıyı Barlas: ” 28 Şubat’ı örnek göstererek “ bu meşrulaştırma garibanlığında…
Mehmet Altan ben 28 Şubat ta bile böyle baskı görmedim,benim yazı sayımı düşürdüler ama yazmaya devam ettim demesi ;Hasan Cemal’in askeri darbelerde bile işten atılmadığını hatırlatması,şimdiki iktidar sürüngenlerinde bir utanç vesilesi olmuyor…
Onlarca gazeteci işsiz kaldı,bazı gazeteciler de ceza evlerine konuldu;bunlar üzerine bir tek yazı bile yazmadı,tersine Hasan Cemal’in kovulmasını savundu…
Barlas,Erdoğan’ın basın üzerindeki baskısı ve uygulamalarını görevi icabı görmezden gelmeye devam etmekte…
Başbakanın köşe yazarlarını işten atması için patronlarına çağrı yapması ; gazete sahiplerinin korkudan kimin genel yayın yönetmeni olacağını Erdoğan’a sorması Barlas’ utandırmıyor,nerede…
AKP’nin yandaş medyasının uçurtmasına kuyruk yapmak isteyenlerin Taraf gazetesinde bunu başaramayınca; medya bağımsızlığı kisvesi altında topluca istifa eden tetikçilerin AKP’nin dalkavuk medyasında iş bulmasına da gözlerini kapıyor Barlas…
Böyle bir dalkavukluk dizaynını askeri dönemde bile görmemiştik,hayırlı olsun…
Yalnız şu bir gerçek ki; e-gazeteciliğin ve sosyal medyanın bu kadar etkili olduğu bu çağda yazılı medyanın sonunun yakın olduğunu iyi bilen Barlas; son hasadı kaldırma çabası içinde görev yapıyor…
Haysiyetsizlik yar ve yardımcısı olsun….
Yorum Yap