Ölmüş atı kamçılamak

  • 20.09.2013 00:00

 Bu İngiliz deyimi aklıma gelince bizde AKP’e  iktidarıyla ‘basın özgürlüğünün demokrasi’ adına ne hala geldiğini hatırlar oldum.Türkiye çok partili hayata geçtikten sonra belki de tarihinin en zor bir basın özgürlüğü problemiyle karşı karşıya buna askeri darbeleri de dahil edebiliriz..

Ama dalkavuk medyanın besleme tetikçileri; kendilerine verilen görevleri sansürsüz yazdıkları için bunu görmek istemiyorlar, onlar aldıkları parayla verilen  göreve göre iş çıkarttıkları  için.

Ben demek hoş bir söz değil ama gazetecilik ve  köşe yazarlığı yapıyorsanız ister istemez bu sözü kullanmak zorundasınız ve yazdıklarınız konuşmalarınız sizi bağlıyor ve muhatap oluyorsunuz.

Benim gazetecilik ve yazarlık üzerine bir tezim var bunu da yazdığım sürece dayanabildiğim yere kadar da sürdürmeyi ilke edineceğim..

Tezim şu:Eğer gazetecilik yapıyor, yazarlığa soyunmuşsanız, siyasette ikbal aramayacak,akçeli işlerin içinde olmayacak ve siyasetçinin ve siyasetçinin finansmanını sağlayanların sofrasına, tok oturup aç kalkacaksınız.Bir yerde gazeteciliği ve yazarlığı zengin olmanın atlama tahtası olarak kullanmayı hedeflediyseniz; zenginde  olabilirsiniz ama tarihe bir düşünce adamı olarak  geçemezsiniz.Ama yazdıklarınızın karşılığını ekonomik olarak patronundan değil de, piyasadan elde ediyorsanız buna denilecek bir şey yok.

Her yerde söyler dururum  gazetecilik ve yazar takımının ekonomik durumu gündeme gelince; referans verdiğimde hep Çetin Altan olmuştur;Çetin Altan gazeteciliğin bir meslek olmadığını yazarlığın bir  meslek olduğunu söyler; meslek erbabı parasını piyasadan kazanır ve patrona bağlı olmadığını, gazeteciliğin ise patronuna bağlı bir iş olduğunu söyler.Onun için de Türkiye ‘de gazetecilik ve yazarlığın ayrıntısına pek girilmez, AKP’nin yaptığı gibi besleme  gazeteciler bol para kazanır 30-35 yaşlarında olan tetikçiler ayda on beş yirmi bin lira alıyorsa; bu kişilerin düzenini bozması,özgürlüklerden yana tavır alması, zorluğu seçmesi,işsizliği ve  açlığı göze alması mümkün mü?

Eğer bunu yapamazsanız bilin ki sizi siyasetçi ve patronunuz  kevgire çevirir, şamar oplanı olursununuz ,kullanabildiği kadar sizi kullanır bir gün gelir,suyu alınmış  posası kalmış bir meyveye dönersiniz.

Bunu niçin diyorum AKP’nin  iktidar sürecinin son beş yılına bir bakın anormal bir gazetecilik türedi ve ben askeri dönemlerde de böyle bir gazetecilik ve yazarlık görmedim; iktidarı kusursuz gösteren;iktidarı eleştirenlerin darbeci diye suçlanması,muhalefeti rejim karşıtı göstermesi,hak arayanın terörist diye damgalanması, her türlü yaftalanması, kabuk edilir bir şey değil..Bunu yapanlar AKP de siyaset yapanlardan çok gazetecilik adına kalem oynatanlar yapıyor; hem de meslektaşlarına yapıyorlar bunlar özgür medya açısından,kabul edilir bir durum değil.Bu görevi besleme tetikçilere görev veren merkez ana akım dalkavuk medyanın orkestra şefi;AKP’nin  dalkavuk gazetelerinden  ikisinde yazı yazan, birisinde mahlas isimle, birisinde ise gerçek ismiyle yazan Başbakanın siyasi baş danışmanı olan milletvekili yapıyor.

Ekseriyet olarak bunu yapanlar ise Taraf gazetesinden topluca ayrılıp görev dağılımı içinde üstlenmiş olanlar ;bu besleme tetikçi görev adamları AKP iktidarı tarafından yandaş  beş gazeteye dağıtılmış vaziyette aktif görev alanı içinde faaliyet gösteriyorlar;  dağıldıkları gazetelere bir bakalım Yeni şafak,Star,Sabah,Akşam,Türkiye gazetelerinde, Gezi olaylarını bir metafor olarak kullanıp, bazen Kürt sorunundan tıkanmaya, darbeciliğe uzanıp  oradan da  yola çıkıp Ergenekona kadar gidiyorlar.

Ben deniz mahallesi olmayan gazetecilerdenim,bildiğiniz gibi mahallesi olan köşesi olan gazetecidir; beni ise pijamalı gazetecilik yapıyorum ama hep şunu düşünüyorum bu besleme, AKP kontenjanından devlet kadrosuna geçirilmiş  devlet ve hükümet gazeteciliği türetenler, AKP iktidardan giderse ne yapacaklar çok merak ediyorum?.

Bu kadar hükümeti başarılı göreceksiniz,askeri darbelere karşı çıkacaksınız, dış dünyadaki insan haklarına duyarlı olacaksınız ( ölenler Müslüman ve Sünni )  ise tabi, birde Suriye’de Esed’in katliamını öfkeyle kinle anlatacaksınız,iktidarın desteklediği Suriye’deki  El Nüsra örgütünün Kürtlere ve Alevilere yaptıkları katliamları ise analiz etmek şöyle dursun, haber bile yapmayacaksınız pes doğrusu!.. Ama  kendi ülkende olan katliamlara ve insan hakları ihlallerini ise görmezlikten geleceksiniz, nasıl bir gazetecilik ve yazarlık ise bu?

Ülkenin geldiği yeri  ekonomik olarak olumlu görürken,demokrasi v e hukuk açısından da sorunlarını hatırlatalım da; bu besleme  tetikçi esnaf takımının yazdıkları, bunları hiç kapsıyor mu bir takip edin!.

Türkiye Suriye iç savaşından ve Mısır’ da ki askeri darbeden sonra izlediği ve duvara tosladığı dış politika sonucu; dünya da selam veren olmadığı gibi selamımızı alanda   bir tane ülke kalmadı;bunun adını da dalkavuk medyanın yazarları ve AKP’nin akıl daneleri “değerli yalnızlık” koymuşlar ..

 Mısır da darbeciler  tarafından katledilen insanlar için gıyabi cenaze namazı kılıp, başta Başbakan olmak üzer hüngür hüngür ağlarlarken;Roposki de 34 Kürt vatandaşının askeri savaş uçaklarıyla öldürülmesine, sessiz kalmalarının inandırıcılığı olur mu?Bunları niye gündeme getirmiyor gazeteci geçinen esnaf takımı?Niye Uludere de  vahşice katledilenler için gıyabi cenaze namazı kılmıyorlar Müslimanım diyenlere soralım,gıyabi cenaze namazı kimler için kılınır?

Peki ortalama  günde 3 işçinin öldüğü ve 5 işçinin iş göremez duruma düştüğü AKP’nin  on yıllık iktidarında 10 bin 850 işçinin iş kazalarında öldüğü buna 2013 yılının dahil olmadığını yazıp,tartışan var mı bu tetikçi tayfasından ve dalkavuk medyasında?

Temel hak ve özgürlükleri talep edenlere bu ülkenin dışında başka yeri adres göstermelere ne demeli ya?

Kürtçe dil talebinde bulunanlara Kuzey Irak’ı gösterenler,ademi merkeziyetçiliği savunanlara başka bir ülkeye gitmeyi adres gösterenlerin, Allah aşkına bir dönem kendilerine yer seçmelerini önerenlerden ne farkı var?Türban takmak isteyenler Suudi Arabistan’a gitsinler  veya evinde taksınlar diyenlerle Erdoğan’ın içki içenler evinde içsinler,aksırana tıksıran kadar içiyorlar sözünü hiç bu dalkavuk medya da, açıkça yüksek sesle tartışmak şöyle dursun, kulaklarına fısıldayan var mı?Erdoğan biz kimsenin özel hayatına karışmayız diyor ama dolma bahçedeki ofisimden bakıyorum,Kadıköy vapurundan inen kadınların kıyafetini içime sindiremiyorum, sözü ne anlama geliyor,bunu da yazan var mı dalkavuk medya da?

Suriye politikasın Erdoğan  tamamen Şii-Sünni ekseninde sürdürmesi,reyhanlı da 53 Sünni vatandaşım şehit oldu demesi,CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu sürekli mezhebinden dolayı aşağılaması, boy önemli değil soy önemli,diye hakarete varan konuşmaları yine 2011 genel seçimlerinde Kılıçdaoğlu’nun Alevi olduğu halde aleviyim diyemiyor diyerek, 7 ilde meydanlarda kendini dinlemeye gelen on binlere yuhalatmasını,Başbakanın bu konuşmasını kınıyoruz veya tasvip etmiyoruz, diyerek karşı çıkan dalkavuk medya mensubu ve gazetesi çıktı mı?Bu davranış, söylem insanları ırkına ve mezhebine göre yorumlamak insanlık suçuna girmiyor mu?Bir de Erdoğan Gezi olaylarının üzerinden Kılıçdaroğlu Alevi kardeşlerimi kışkırtıyor diyerek yavuz hırsız rolü oynamıyor mu,insanı kahrediyor!.

Ya şuanda Suriye Kürtlerine  El Kaidenin Suriye kolu silahlı örgütü dinci El Nüsra’ ın yaptıklarına ne demeli;Alevi ve Kürtleri öldüren El Nüsra örgütü üyeleri, insanın kanını donduran,küçük dilini yutturan eylemlerine  insan  bakamıyor bile  öldürdükleri kişilerin kalbini ve ciğerlerini söküp yemeleri, ardından da tek bir getirmeleri Allahüekber  diyerek..Bu tekbir getiren vahşilere AKP iktidarı silahlı ve ekonomik destek veriyor, Suriye de Esed rejimini devirecek diye..

İşte Suriye’deki Kürtlerin PYD lideri Salih Müslim’in açıklamaları:Erdoğan bir taraftan bizimle görüşüyor, öbür yandan itlerini çakallarını üzerimize salıyor,diyerek öfke ve kin dolu açıklamalar yapıyor haklı olarak.

Bu vahşet ve  insanlık suçları bizim beslemeci,tetikçi dalkavuk medyanın  konusu olmadığı gibi analizde yapılmıyor, televizyon programlarında da yer almıyor;bunları gündeme getirmeyenler, şuanda AKP’nin  tekeline geçmiş başta haber kanalları olmak üzere, on üç kanalda haber konusu bile olmuyor, birde şuan kimlerin haber kanallarında programa çıkacaklarını  AKP’nin  kurmaylar belirliyorlar,bundan haberiniz var mı?

 

Basın özgürlüğünün olmadığı bir ülkede demokratikleşmeden bahsetmek, ölmüş atı kamçılamaktan bir farkı var mı?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums