- 10.09.2013 00:00
Ben Türkiye halkının Suriye ile savaş istiyor mu diye bir yazı yazmayı düşünüyordum ve bu konuda da kendi çapımda bir araştırmaya girdim;T 24 yazarlarından Aydın Engin’in köşesinde AKP’nin kamuoyu araştırmasını yapan ANAR şirketinin başkanı İbrahim Uslu’ nun verdiği rakamlar beni rahatlattı ve kamuoyunun yüzde 95 Suriye ile savaşa karşı çıktığını söylüyordu İbrahim uslu,savaş yanlısı kesimin ise yüzde 3 ile 5 geçmediğini altını çiziyordu..
Böylesi bilgi ve rakamlar beni rahatlatırken elbette savaş tamtamcılarını da üzdüğünü biliyorum;savaş tamtamcılar nasıl olsa kendilerinin birinci derecede yakınları bu savaşın içinde yer almayacak, savaşta ölenlerde fakir kul yığınları, ölen ölür kalan sağlar bizimdir ,nasıl olsa üç çocuk kampanyasıyla ölenlerin açığı da doldurulur.
Bende yazımın konusunu 8 Eylül 2013 tarihinde Ankara’nın Mamak ilçesinde yapılması düşünülen cami-cem evi bir arada projesine takıldım onun üzerine bir şeyle kalem oynatmaya çalışacağım.
Cami-Cem evi projesinin temeli AKP adına Çalışma Bakanı Faruk Çelik ve Cem Vakfının başkanı İzzettin Doğan tarafından atılırken bir taraftan da beyaz güvercinler uçuruluyordu ama bu projeye karşı çıkan önemli bir Alevi kesiminden çoğu genç olanlarda protesto ediyorlardı, bilinen manzaralar yine sahnedeydi,tomalar-biber gazları kovalamacılık devam ediyordu.
Bu cami-cem evinin bir arada proje fikrinin fikir babası Hoş görü ve hizmet hareketinin öncüsü Fevtullah Gülen önermiş Cem vakfının başkanı Prof.Dr.İzzettin Doğan’a;Doğan da kabul etmiş buraya kadar her şey güzel kimsenin de itiraz edeceği bir şey yok..
Ya Başbakanın dili ve mezhepçi politikasını nereye koyacağız kim buna inanır !.
Ne demişti başbakan Erdoğan bir hatırlatalım, ne demedi ki:
“İki bin on bir genel seçimlerinde tam 7 ilde CHP genel Başkanı Kılçdaroğlu’nun Aleviliğine vurgu yaparak, Kıldaroğlu Alevi ama aleviyim diyemiyor, diye meydanlarda toplanan insanlara açıklıyor;meydanlarda yuhalıyordu koro halinde Kılıçdaroğlu’nu”
Sayıları 20 milyon ifade edilen insanlar unuttu mu bunları,bu Cami –Cem evi projesinin inandırıcılığı olur mu?
“Erdoğan yine bir konuşmasında Kılıçdaroğlu’nu kastederek boy önemli değil soy önemli” diye aile soy ağacına vurgu yaparak Kılıçdaroğlu’nun Aleviliğini aşağılamadı mı?
“Caminin dışında başka bir yeri ibadet yeri olarak tanımayız diyen, Cem evlerini tanımayan da “ Erdoğan değil miydi?”
“Üçüncü köprünün adını Alevileri katleden bir padişahın adını vermesi,bu projeye uygun mu?”
“Dindar nesil yetiştireceğim demesi”
“Tek dinden bahsetmesi”
“Alevilik Aliyi sevmek ise bin kere aleviyim diyerek Aleviliği küçümsemesi”
“Reyhanlı da 53 Sünni vatandaşım şehit oldu” sözü.
“On bir bakanlığın bütçesine eşit bütçesi olan ve 130 bin personeli olan ve her yıl 10 bin kişilik kadro istenilen Diyanet İşler Başkanlığı(DİB) da bir tane Alevinin çalışmaması,sıradan bir uygulama mı?”
AKP’nin 11 yıllık iktidarında bir tane önemli devlet kurumunun başına bir tane bile Alevi kökenlinin getirilmemesi, mezhepçi bir politikanın anlayışı değil mi?
Gezi olaylarında polis şiddeti ve kurşunlarıyla ölen 5 gencin ailesine başa sağlı bile dilemedi Erdoğan;çünkü bu beş gencin beşi de Aleviydi.Bir tek neredeyse bu gençlerin ölümü için çok iyi oldu demediği kaldı;bu gençlere şiddet uygulayan, kurşun sıkan polisleri kahraman ilan etti.
Bu cami-cem evi projesi ne kadar iyi niyetli olursa olsun bunun bu ülkede karşılığı Sünniler tarafından verilmez, AKP’ iktidarında 9 yıl Alevi çalıştayı yapıldı Alevi sivil toplum örgütleriyle, bir arpa boyu yol alınmadı.
Kentsel dönüşüm projelerini açıklıyor AKP’e içinde bolca nüfusuna göre cami var ama bir tane Cem evi yok; bu akıllarına mı gelmiyor yoksa bilinçli bir uygulama mı?Bilinçsiz diyebilir miyiz!.
AKP, 11 yıllık iktidarında 8430 cami yapmış ama bir tane Cem evi yok,bu rakamlar her şey anlatmıyor mu?
Cami-cem evi projesi iyi niyetli olabilir ama çoğunluk üzerinden Alevilere mahalle baskısı karşısında Aleviler cami cemaatinin bitişiğinde özgürce ibadet yapamazlar,ibadet ritüelleri çok farklı Alevilerin;Aleviler ibadetlerini sazlı-sözlü yapıyorlar,Sünniler Alevilerin bu yaşantısını dışarıdan kabullenemiyorlar bitişik veya altlı üstlü yan yana yapılacak ibadete sazlı-sözlü seslere nasıl tahammül edecekler?Daha düne kadar cem evlerine cümbüş evleri diyenler kendilerine format mı, attırdılar?
Bugüne kadar Başbakan Erdoğan bir cem evini ziyaret etmedi..bir kere Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Cem evini ziyaret etti.
Başbakan eğer cami-cem evi projesini içselleştiriyor Alevileri de kendinden sayıyorsa benim naçizane bir önerim var şu çağrıyı yapsın kendi seçmenine ve Sünni kesime:”Alevilerle Sünniler akraba olsunlar, kız alıp versinler desin,bu çağrı cami-cem evi projesinden daha fazla yankı yapacaktır” bundan adım gibi eminim.
Ön yargılı değilim ama Erdoğan bu çağrıyı yapamaz kendi kızı veya oğlu bir Aleviyle evlenmeye kalksın buna müsaade etmez, vaaz geçmezlerse onları evlatlıktan reddeder.
Başbakan Mezhepçi bu önyargılı bir görüşüm den değil AKP’nin etrafında değil içinde olan AKP’nin yandaş medyasında yazan bir yazar ile bir sohbetimizde bana özel olarak aktardı ve isminin söylenmesini istemeyen arkadaş aynen şöyle dedi:bir toplantı da AKP’nin iki numaralı politikacısı Haluk İpek’e birisi soru sordu; İstanbul il başkanlığına bir Alevi kökenli gelebilir mi,diye?
“İpek kesin olarak söylüyorum Alevi birisi seçilse bile görevde kalamaz, bizim bunu kabul etmemiz mümkün değil” dedi.
Başbakanın Suriye politikası da alevi-Sünni üzerine değil mi?
Suriye de desteklediği muhalefet güçleri kim, El kaide ve ona bağlı radikal İslamcı terör örgütleri değil mi?
Cami-Cem evi projesi bir sentez,mozaik, renklilik,kardeşlik çok kültürlülük gibi güzel kavramlarla adlandırılsa da tutmaz.Keşke yanılsak,;olmayacak duaya amin çekmenin bir anlamı yok, hayalci olmanın da bir sınırı var o da edebiyatta geçer, siyasette yeri yoktur.
Eğer Başbakan Alevilere karşı samimiyse alevi köylerine yapılan camileri yıksın,DİB’lığına alınacak personel de mezhepçilik aramasın; çok somut söylüyorum eski bir imam hatipli olarak ben bunları çok canlı yaşayarak bugüne gelmiş ve kırk yıl önce neyse Alevi-Sünni gerginliği bugün de aynı..
Sadece tarihi değişmiş bir de söylemi, zihniyet olduğu gibi duruyor bunu da başbakanın söylemleri dışa vurmuyor mu?
Erdoğan’ın iki sözünden biri biz ve onlar değil mi?
Yorum Yap