Hüseyin Gülerce’ye yanıtlaması gereken hatırlatmalar

  • 1.08.2013 00:00

 Zaman Gazetesinin kıdemli yazarı Gülen hareketinin sözcüsü olarak kamuoyunda  bilinen,kendisi bu sıfatı kabul etmez ama  kamuoyu öyle bilir, kendisi de Gülen’in sözcüsü değil gönül adamıyım der..Kendini nasıl tarif etse de ben Hüseyin Gülerce’nin yazılarını takip eder televizyon programlarında konuşmalarını da dinlerim ve önemsediğim bir yazardır..Seviyeli konuşan,duygularını bastıran, sakin birisidir, kimseye hakaret etmeden hoşgörü ve diyalog yolunu açık tutan bir kişiliğe sahiptir..Konuşmaları ağırlıklı olarak din referanslı olsa da;çağın argümanlarını ve kavramlarını demokrasiden,hukuktan,temel hak ve özgürlüklere de sık vurgu yapar.

Sayın Gülerce Zaman gazetesinde 31 Temmuz 2013 tarihli köşesinde ”Hükümet ve Medya” başlıklı yazısını okuyunca hayretler içinde kaldım ve böyle bir gönül adamının güçlünün yanında yer alan taraflı bir yazsını da yadırgadığımı da belirteyim.Medya ve toplumun bir kesiminin Erdoğan’a ve hükümetine neden düşman olduğunu,bir fikri takip yaparak hatırlatmak kaçınılmaz oldu Gülerce’ye!.

Yazıyı özetleyerek veriyorum;Gülerce:”Gezi Parkı olaylarından sonra Erdoğan’a karşı medya da bir düşmanlık başladığını,medyanın bir bölümü de buna körük salladığını..Cumhuriyet tarihinde hiçbir hükümete karşı,böylesine organize ve toplu şekilde saldırı yapılamamıştır.Küfür, hakaret,aşağılama alay etme yalan haberler,bilgi kirliliği had safhadadır.Medya,demokrasinin olmazsa olmazıdır.Hükümetiler,bütün Türkiye’nin hükümetleridir..Ak Partiyi eleştirmek yerine düşmanlık yatıyor.Demokrasilerde şunlar yoktur;Hükümetler ülkeyi yönetir,gazeteciler ve yazarlar da hükümeti yönetir..Bazı köşe yazarları(kimleri kastediyorsa) bu yazarların çok para aldığını falan diyor.” Biz burada yazıyı özetledikten sonra Başbakan neler demiş bir fikri takip yapıp sorularımızı da bunun üstünden sürdürelim.

Başta Gülerce’den şunu yazmasını, hem de köşelendirerek yüksek sesle ve sert bir şekilde AKP’nin Basın üzerinde yapılan baskısının,demokrasilerde  kabullenmeyeceğini belirtmesini isterdim.

Gezi direnişinden sonra tam 75 gazeteci işinden olmuş.Ve hala da devam ediyor.Çin ve İran’da tutuklu gazeteci sayısından fazla gazeteci hapislerde yatıyor.

Mehmet Altan, ben 28 Şubatta bile böyle baskı görmedim,yazılarıma son vermediler,yazı  sayısını düşürdüler ama yazdım,diyor kendisinin de bir hukuku vardır Gülerce’nin Altan ile; zahmet edip sorabilir,baş yazar olarak yazdığı gazeteden nasıl kovuldu,bir buçuk yıldır da işsiz.

Gezi olaylarını merkez medya Hüseyin Bey,üç gün vermedi,tıpkı Uludere de 34 Kürt vatandaşlarımızın askeri savaş uçaklarıyla öldürülmesini vermediği gibi.

Yine AKP’ye yakın yayın yapan gazetelerin birinde sekiz gazete aynı manşetle,ikincisinde de beş gazete benzer  manşetle pişti oldular,bunlar tesadüf olabilir mi?

Sizin gazetenizde ve Hürriyet gazetesini dışında merkez medya da Erdoğan’a muhalif olup ta köşesini kaybetmeyen  kaç gazeteci sayabilirsiniz?

Hükümetin dış politikada geldiği yeri eleştirmek kadar doğal ne olabilir.Hemen Başbakanın tetikçileri iş başı yapıyor başlıyorlar yaftalamaya.

Başbakan kendisini eleştiren yazarlar için gazetenin patronlarına çağrı yapmadı  mı,sen ona nasıl köşe yazarlığı yaptırırsın,diye?

Yine bir konuşmasında Erdoğan sizin yaptığınız gazetecilik batsın,diye tehdit etmedi mi?

Abartmadan söylüyorum darbecilerin dönemini hatırlatıyor,kimileri bunu darbecilere rahmet okutur,diyerek yorumluyor.

Ramazan ayı girdiğinden beri Erdoğan her gün ve her davet edilen iftar sofrasından, bir saate yakın konuşma yapıyor,10 ile 15 kanal canlı yayına geçiyor batı da böyle bir şeyi görür müsünüz?

Yani siz kıdemli bir gazetecisiniz medya ticaret ilişkisini nasıl görüyorsunuz,bu böyle nereye kadar gider;son TMSF’nni el koyduğu gazetelere ve televizyon kanallarının yayın politikasını takip ediyorsunuzdur;hükümete yönelik en ufak bir eleştiri olmadığı gibi,eleştiren yazarlar ve konuklarda bu kanallara ve TRT kanallarına çıkartılmıyor.Hatta kimin televizyonlara çıkartılıp çıkartılmayacağına karar veren bir ekip oluşturmuşlar,fısıltı medyasında çok yaygın.

Bu satırların yazarı yetmez ama evet diyenlerdenim,bir veya birkaç destek yazısı da yazdım ve liberal bir düşünceye sahibim.

Gezi olaylarına da aktif katılmış ve destek verenlerdenim.Katılmadığım,beğenmediğim ahlak dışı söylemleri,hakaretleri,Vandalizm’i tasvip etmem mümkün değil ama Gezinin ruhunu hala savunuyorum.Gezi direnişi bir kentli eylemidir ve özel hayata müdahale edilmesine;yaşadığı şehirde yapılacak işlerde de kendisine sorulmasını,insan yerine konulmasını talep edenlerin eylemi olarak  gördüm.Gezi direnişi ezber bozan ve sanayi toplumunun eylemlerine benzemeyen bir direniştir. Ve yeryüzüne örnek olmuş kitleleri harekete geçiren bir olaydır.Farklı düşünebiliriz bu benim tezim.İki aya yakın on binlerce insan 79 ilde sokaklara döküldü,bunlar önemli değil mi?

Birde bu Gezi olayları yeryüzünün pür dikkatini çekmiş ve çok büyük destek görmüş, uluslar arası topluluklardan hem de,AB,ABD ve BMÖ gibi..

Gelelim iç ve dış şer odaklar sözünüze.

Sayın Gülerce,Demokrasinin kuvvetler ayrılı önümüze engel sözünü kim ,dedi?..Demokrasinin kuvvetler ayrılığını kabullenmeyen,yargıya talimat verdim,diyen  bir algı;demokrasilerde medya dördüncü kuvvettir ilkesini kabullenir mi?Kabullenmediği de ortada değil mi?

“Tek din,dindar nesil yetiştireceğiz,neslimiz bozdular,Reyhanlı da 53 Sünni vatandaşım şehit oldu,Dolma bahçedeki ofisimden bakıyorum,Kadıköy vapurundan inen kadınların kıyafetinden rahatsız olması,hangi anne-baba kızının bir erkeğin kucağın oturmasını ister,içkini git evinde iç diyenle,baş örtünü git evinde tak diyen arasında bir zihniyet var mı?alkol konusunda aksırana tıksırana kadar içiyorlar,ayyaş keş gibi bir devlet adamına yakışmayacak içki içenleri aşağılaması önemli değil mi? Yine her kürtaj bir Uludere demesi,Gezi direnişine destek verenlerin ümüğünü sıkacağız,deyip bazı iş adamlarının sahibi olduğu iş yerlerine polis eşliğinde vergi denetimi operasyonu,28 Şubat’ın yeşil sermaye operasyonundan farkı var mı?Bir taraf olmayan bertaraf olur sözü,iki ayyaşın çıkarttığı yasaya mı yoksa dinimizin emrine mi inanacaksınız,Alevilerin Cem evleri bizim ibadet yerimiz, yasal statüye kavuşsun talebine;Başbakan Camini dışında başka bir yeri ibadet yeri olarak tanımayız demesi,belgeleyemedi  halde her ortamda polis şiddetinden camiye sığınan göstericiler için, camide içki içtiler iftirasını,kimler söyledi?”

2011  genel seçimlerinde Erdoğan tam 7 ilde meydanlara toplanan on binlere,Kılıçdaroğlu’nun Aleviliğine vurgu yaparak yuhalatmadı mı?Yine Reyhanlıda bombalı saldırıda ölen 53 kişinin mezhebi üzerinden anması, hem de üstüne basa basa 53 Sünni vatandaşım şehit oldu,diye.Sayıları milyonları bulan Aleviler rencide etmek değil mi bu?Kendine oy veren Kürtlere din kardeşi,vermeyenlere ise Zerdüşt,demesini kim unuttu?Bu söylemleri faiz lobisi mi yarattı yoksa Yahudi diasporası mu söyledi..Bunlar yarılmalar ve kamplaşmalar,öfke patlaması yaratmaz mı,hiç böyle Cumhuriyet tarihinde vatandaşını din ve mezhep üzerinden tanımlayan bir Başbakanı hatırlıyor musunuz? Yani Hükümetler herkesi kucaklamalı,diyorsunuz, bu yaklaşım,algı ve  söylem herkesi kucaklar mı?

Bir toplumu böylesi halk ayaklanmasına dönüştüren,nedenleri dış ve şer odaklar diye başka yerlerde mi, arayacağız yoksa Başbakan’ın konuşmalarında ve politikalarında mı?

Basın özgürlüğünün olmadığı bir ülkede demokrasiden,hukuktan ve özgürlüklerden bahsedilebilir mi?Bir hatırlatma yapalım sayın Gülerce ,bizim dış politikada yanımızda yer alan şöyle dursun,selamımızı alan bir tane ülke yok,bunların nedenini araştırmak, sormak,sorgulamak ve öğrenmek vatandaş olarak bizim hakkımız değil mi?Bunu nereden öğreneceğiz medyadan!.

Basın bunu sorunca,muhalefet dile getirince Başbakanın nasıl bir dil kullandığını hatırlatmaya gerek var mı?

Hemen bunlar yabancılara hizmet ediyor,İsrail den giriyor Suriye’den çıkıyor herkes vatan haini.

Başbakan demokrasilerde olmazsa olmazlardan olan;toplumsal gösterileri kendisine karşı bir darbe girişimi olarak anlıyor,eleştiriyi de  hakaret yorumluyor ve sürekli toplumu karşı karşıya getiren çatışmacı bir dil kullanıyor; bunlar çok tehlikeli ve iç çatışmaları çağrıştırır Allah korusun,etrafımız  bir ateş çemberiyle çevrili,920 kilometre kara sınırımızda savaş oluyor.

Basın özgürlüğü konusunu ıskalamanızı ve ülkede özgürlüklerin baskı altına alınmasını yabancı güçlere jurnalleme cümlenizi hiç mi hiç haz etmediğimi de belirteyim,biz dünyanın bir parçası değil miyiz;AİHM’e baş vurmak  jurnalleme mi oluyor?

Fevtullah Gülen;Erdoğan için “Güç zehirlenmesine yakalandı” sözünü nerede söyledi,orta ana dolunun bir ilçesinden söylemedi, doğru da söyledi,haksızlığa ve baskılara karşı çıkmak için nereye şikayette bulunursanız bulunun, bunun jurnallemeyle  bir alakası yoktur.

Devletin tanıdığı kadar mı hakkını aramalı vatandaş,yoksa evrensel hukukun belirlediği ölçülerde mi?

Basın özgürlüğü yoksa başka bir şey konuşmanın bir anlamı var mı?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums