- 21.07.2013 00:00
Çayır çimende dörtnala koşan, ayakları sekili anlı akıtmalı, yelelerini rüzgara kaptırmış yılkı atı gibi saçlarını jolelemiş delikanlım, yandaş medyanın televizyon kanallarında sörf yapıyor,gurban olduğumun yarattığı..
Her çıktığı yandaş kanalda bu söylediğimi Türk halkı iyi dinlesin,ilk defa söylüyorum, diye söze başlıyor ama her yeni dediği bir öncekinin tekrarı ve Başbakana biat etme.
Bu değiştim diyen delikanlı geçmişte neler söylemiş bir hatırlatalım.Ama ne sözler dirhemini yiyen it kudurur misali Başbakan’a söyledikleri.
İlk önce Erdoğan ABD emperyalizmin Büyük Ortadoğu Projesinin (BOP) kiralık aktörü,diyordu..
Sivil faşist sözünü ilk kullananlardan dı Erdoğan için.
Ardından AKP’ye Yargıtay Cumhuriyet baş savcısı kapatma davası açınca; devlet görevini yapıyor,diye kapatılmasını savundu.
Erdoğan korkağın teki silah alıyor ama silah önemli değil, bir adamda yürek olacak,silahı kim sıkacak, diye sitem etti.
En hızlı ulusalcı ve darbecilerle iş tutan,AB ‘ligine karşı çıkması ve AB’yi emperyalist bir örgüt görmesi,ABD için söyledikleri ise; radikal silahlı sol ve İslamcı örgütlere rahmet okutur.
Gerisini çok merak edenler google de arayıp bulurlar.
Ne olduysa birden cin çarpmış gibi yüz seksen derece adam değişti ve “Erdoğan benim atam ecdadım” demeye başladı.
Gezi direnişinden sonra tam bir Erdoğan’ın fanatiği oldu ama hakkını da telsi edelim Başbakan’a yakınlaştıkça, biat ettikçe de;Başbakan inandırıcı gelmiş olmalı ki,kendi geleceği açısından medya da basamakları da ikişer ikişer atlayarak yükselmeye başladı..
ilk önce Başbakana destek veren bir haber kanalında önemli bir göreve geldi,bu kesmedi Başbakana göbekten bağlı, başka bir televizyon kanalının başına getirildi ve sınırsız-sansürsüz program yapmaya başladı,sözlü olan yetmedi bir de köşe kaptı onun yandaş yazılı gazetesinde de köşe yazarlığına başladı.Burada görevini tam yapmış olacak ki bu delikanlı,Başbakan onu ekonomi baş danışmanlığına getirdi.
Göreve gelir gelmez medya da bu delikanlının dün konuştuğuyla bugünkü konuşmaları ve yazıları internette en çok tıklananlar arasına girdi,adeta başlı başına bir fenomen oldu.
Tabi delikanlı durmadı Erdoğan’a bağımlığını ilan etmek için AKP’nin yeminli yandaş bir kanalında canını ortaya atarak “ ben Başbakan için ölürüm” dedi.
Daha ne desin, Başbakanın korumaları bile bunu demedi.
Bunları bir hatırlatma yapıp insan düşüncesinde değişikliğe uğramaz mı?
Elbette uğrar.
Ben değişmedim diyorsa bir insan o kişi hiçbir iş yapmıyor demektir.
Değişmeyen iki kesim vardır biri deliler diğeri de ölülerdir.
Ama değişiminde bir serüveni vardır;düşüncenizde bir değişiklik yaşıyorsanız bunu kişisel siyasi ikbaliniz,ekonomik ve kariyeriniz açısından garanti altına almaya yöneldiyseniz madara olurusunuz;bu joleli delikanlı gibi.
Eğer bir insan benim tezlerim karşı çıktığım düşünce karşısında çürümeye uğradı ve karşı savda olanları destekliyorum deyip,özel bir arayış içinde değilse bundan doğal bir şey olmaz.. Düşünce değişikliği de kendiliğinden olmaz,bir ö görü veya sosyal analiz sonucu değişime uğra tabi joleli delikanlınınkine benzemiyor bizim anlattığımız.
Tarihte ideolojisinin ve inancın esaretinden kurtulup ta zincirlerini kıran düşünce adamları vardır,kariyerini ve geleceğini düşünmeden,tek başına çoğunluğun üstüne yürüyenler,bireysel hakları savunup, halkların kederi üzerine kendini adamışları yok sayamayız.
Örnek mi?
Mihail Gorbaçov Sovyetler Birliğinin komünist partisi genel sekreteriydi yani SSCB’liğini oluşturan 16 ülkeden oluşan,ABD’nin karşıtı olan devasal süper bir güç olan ülkenin devlet Başkanıydı.
Gorbaçov çıktı ilk önce savunduğu sistemin üstüne konuştu;devletçi sosyalizmin insanları özgürleştirmediğini,toplumsal sorunları çözemediğini,bireyi özgürleştirmediğini,muhalefeti olmayan rejimlerin demokratik olamayacağını savunarak,ilkesel düzeyde bir düşünce attı oraya; hem de bir yol haritası çıkartarak.Ve yer yerinden oynadı..İlk önce sosyalistler ve komünistler kulaklarına inanmadılar hatta Sovyet karşıtı olan solcular bile şaşırdı ama Gorbaçov düşüncelerinin arkasında durarak, zenginleştirerek sürdürdü..Sadece ülkesinde ve sosyalist ülkelerde değil, dünyanın gündemini belirledi; tüm dünya medyası ve akademik çevre Gorbaçov’un düşüncelerini tartışır oldu aylarca.
Gorbaçov’un bu tezi sadece temsil ettiği devletçi sosyalizmi eleştirmekle kalmadı;tüm insanlığın sorunlarının çözüm yolunun demokraside olduğunu söyleyerek;demokraside olan eksikliği iki teziyle zenginlik kattı.Bunun biri glasnost diğer ise Peresroika idi.Türkçesi açıklık ve yeniden yapılanma.
Kimleri Gorbaçov’u sınıfına ve sosyalizme ihanet etti,diye tepkiler gösterdi, kimileri de devletçi sosyalizmin ipini çekti kendi geleceği için dediyse de;yeryüzünün demokratik kamuoyu Gorbaçov’un tezlerine çok önem verdi ve kısa sürede de bu düşünceleri dünyanın dört bir yanında karşılığını gördü.
Gorbaçov’un bu düşünceleri başta kendi ülkesinde ve tüm sosyalist blokta tartışmalara fırsat kalmadan ;kitleler peş peşe insanlar kitlesel olarak sokaklara döküldü;Berlin duvarının yıkılmasıyla bu ülkeler domino taşı gibi devrilmeye başladılar,doğal olarak peşinden de rejim değişiklikleri geldi tabi ki,zaman zaman kanlı çatışmalarda olmadığı diyemeyiz.
Gorbaçov kitlelerin sokağa dökülmeleri karşısında,ben böyle olacağını hiç hesaplamamıştım ama toplum patlamaya hazırmış,diye kısa bir açıklamayla zaman bıraktı kendine yönelik eleştirileri;hatta benim düşüncelerim SBKP de ve politbüro’ da destek gördü;yoksa ben tek başıma bunu nasıl yapardım,diye de bir çağ dönüşümünün zorluklarını da anlatıyordu.Bu satırların yazarı eski bir Komünist Partisi mensubu olarak,devletçi sosyalizmin nasıl ve neden dağıldığı konusunda hala yanıtlanmayan soru işaretleri vardır ama bu ayrı bir yazı konusudur.
Küreselleşme ile de dünya siyah- beyaz kadar fark edilecek anlamda çok büyük bir değişime sürüklendi,üç yüz yıllık ırkçı Güney Afrika yönetimi değişti, vatan haini diye, 27 yıldır ceza evinde yatan Marksist Mandela Güney Afrika’nın devlet başkanı oldu,terör örgütü olarak tanınan Filistin kurtuluş örgütü, ABD’de beyaz sarayda ağırlandı.
Düşüncenin böylesi bir çağ dönüştürmesi ve kapatması macerası vardı ve anlamlıdır da ama Başbakanın ekonomi baş danışmanın serüvenine baktığımızda bir düşünce değişikliği değil, oportünizm de değil,tam bir yağdanlık ve besleme gazetecilik örneği sergiliyor bu zat.
Ama ya Başbakanın bu ekonomi baş danışmanının önceki söylediklerini midesi nasıl kaldırıyor; onu da sorgulamalıyız.Bu soruları soracak bir gazeteci var mı, Başbakana canlı yayında merak ediyoruz.!
Tanrı böylesi insanları yaratmasaydı iyi insanların kıymeti nasıl bilinecekti.
Yorum Yap