- 10.02.2013 00:00
İnsanı hayvandan ayıran özelliklerini sıraladığımızda;düşünmesi,ortaklık yapması,aşık olması ve konuşmasını ardarda söyleriz ama rüya görmesini pek söylemeyiz.
Hayvanlar rüya görür mü, rüya konuşan ve düşünen insana özgü bir duygu olsa gerek!.Hayvanlar konuşabilseydi bu sorunun bir anlamı olurdu,herhalde.
Her uyuyan rüya görmediğine göre.Mevsimlerin dönüşmesi de bitkilerin dinlenmesini yani bir yerde uyumasını gösterir ama bu bitkilerin uyuduğu mu yoksa dinlendiği mi anlamına gelir pek bu konu da bilimsel çalışmalar kısıtlıdır bizim ülkemizde ama dünyada böyle bir çalışmaların olduğunu bu çağda öğreniyoruz.
Gerçi insan rüya görüyor da ne oluyor,diye biliriz.Rüya uyumadan görülmüyor uyanmadan da anlatılmıyor.Rüya insanın yaşamına iradesinin dışında gördüğü, gördüğü rüyaya göre de saatlerce kendisine gelemediği anlar olur.Bazen de bu rüyasında gördükleri kabusa dönüşür.
Doğa,İnsanların ve hayvanların ortak kullandıkları mekanlardır..Doğayı en kötü kullanan ise insanoğludur,hiçbir yerde doğanın kullanılmaz ve işlevini görmez bir hal aldığı yeri hayvanlar yaratmamıştır.Keçilerin ormanların düşmanı olduğu,eşeklerin kavakları,ayıların,domuzların bitkilere zarar verdiğinin biliriz ama bu zamana kadar yanan kül olan ormanların,türü yok olan bitkilerin yüzde kaçı hayvanlar yok etmiştir,yüzde değil binde bile hesabı yapılmaz.
Hayvanlar ve insanların doğa ortak kullanma alanı olduğu gibi beslenme ve barınma alanlarıdır da aynı zamanda...Hayvanların yuvaları tek tip değildir; kanatlıların ve memelilerin yuvaları değişiktir,kimi kanatlılar ağaçlara yuva yapar, ağaçkakanlar vardır mesela öyle bir yuva yaparlar ki tornayla delmiş gibi yaparlar ama özellikle de yumuşak ağaçları seçerler; bu ağaçların başında da kavak gelir.Kanatlıların bazıları çatı kenarlarına,dal arasına yapar..Et yiyenler ise bunlar genellikle ormana ve kayalıklara, inlere yuvalarını yapar.İnsanların evleri sanayi toplumuyla tek tipleşmiş ve herkes kerpiç,beton ve ahşaptan olmak üzere standart bir hal almıştır.
İrlandalı bir yazar insanı iki tür değerlendirir; bir et yiyenler,bir de ot yiyenler diye;et yiyenlerin saldırgan,ot yiyenlerin ise uysal olduğunu iddia eder.Bu hayvanlar için de geçerlidir.Ayının dışında hem et yiyen hem de ot yiyen hayvan pek yoktur..İnsanoğlu hem et yiyen hem de ot yiyen bir hayvandır.
Et yiyenlerin hem saldırgan hem de çevik,refleksi yüksek olduğu;aynı zamanda güçlüdürler,etin beyinin gelişmesine protein olarak çok katkı sağladığı yaygın bir kanıdır.Hayvanların yani karada yaşayanın yüzlerce türü olduğu gibi denizde,göllerde ve ırmaklarda yaşayanların türünün sayısı hiç belli olmadığı gibi;günden güne artarken,sağ olsun insanoğlu tarafından suların kirlenmesiyle ve yanlış avlanmayla da türlerinde azaldığı da günden güne artmaktadır.Her bir canlı türünün azalması aynı zamanda doğanın dengesinin de bozulması anlamına geldiği tartışılmaz bir vakadır.
İnsanlar en çok kendilerini sevimli ve güçlü hayvanlarla ifade ederler aslan gibi, maşallah ekmeğini taştan çıkartır,kuzu gibi bir adam ensesine vur elinden ekmeğini al.Birde Bizim toplumumuzun soyadları ve ön isimler evlerinde evcilleştirmediği yırtıcı hayvan isimlerine yabancı değiliz;aslan,kaplan gibi.
Ceylan gibi bir kadın insanın baktıkça bakası geliyor Allah özenmiş bezenmiş yaratmış,sanki bir kalem kullanmış bu kadar güzellik bir kadında toplanır mı,diye de erkeler ve kadınlarda arasında çok yönlü anlatılır.Sevgilerini de flört edenler aşık olanlar kumrular gibi birbirimizi o kadar çok seviyoruz,kuş gibi de birbirimizi besliyoruz,diye..Ceylanlar, en çok su içmede avlanırlarmış;sürekli su da kendilerini seyretmeden çok büyük zevk alırlarmış.
Hayvanlar gündeme gelince azda fıkralar anlatılmaz.Ama Tilkinin kurnazlığı da hayvan fıkralarının içinde ayrı özel bir yer tutar..Tilki,bir gün ormanda dolaşırken bir de ne görsün, ağaçta asılı büyük bir dana budu, gözünü ovuşturur acaba yanlış mı görüyorum,diye bakar gerçekten dana budu, yakınına varınca bir kablo gözüne çarpar, hemen etrafı bir kolaçan eder, bir bomba düzeneği var hemen uzaklaşır tilki, dalda asılı budun karşısına oturur ve beklemeye başlar,bir de Kurt gözükür tilkiye selam verir dalda asılı budu görünce şaşırır ve tilkinin yemeyişini ve karşısında oturmasına anlam veremez,niye yemiyorsun bu eti,der Kurt..Tilki,”ben oruçluyum ondan” yemiyorum der Kurda.
Kurt, hemen buda bir dalar, patlamayla but bir tarafa kurt bir tarafa düşer kan revan içinde kalır gözünü bir açar ki kurt,tilki oturmuş budu yiyor..”Ulan şerefsiz” der Tilkiye hani oruçtun,der..”Duymadın mı top patladı” der Tilki..
Tilki bir gün aslana kralım sana bir sürpriz yapmak istiyoruz, ama der meraklandırır aslanı..
Aslan,neymiş sürpriziniz söyle der,tilkiye..Eğlence düzenleyip seni eğelendirmek istiyoruz ama bir eksiğimiz var,der Tilki.
“Eksiğiniz ney” der Aslan?
Bütün hazırlığımız tamam bir tek zurnayı çalacak olan yok,trampeti tavşan,davulu ayı, bende keman çalacağım ama zurnayı çalan yok; var da aramızda yok,der tilki..Aslan kim bu zurnayı çalıp ta aramıza katılmayan,der tilkiye..
“Eşek” kralım,der tilki.
Aslan, siz hazırlığı yapın hemen gidip eşeği alıp getiriyorum, deyip ormandan ayrılır,çayırlıkta eşek karnını doyurmuş, dere kenarında başını sallayarak kuyruğu ile konan sinekleri uzaklaştırıp, malafatını da çıkartmış pat pat,diye döşüne vurarak dinlenmekte.Eşek ormanlar kralını görünce kaçmak ister ama Aslan korkma eşek kardeş, sana işimiz düştü bu akşam ormanda bir eğlencemiz var seni davet etmek için geldim,der.
Eşek,birden sakinleşir lafımı olur kralım,der,neymiş benim yapmam gereken seni ayağıma kadar getiren,diye sorar?
“Zurna çalacaksın bu akşam eğlencede” der aslan..
“Emrin olur” kralım,der eşek.
“Bir dinlemek ister misin önce sana bir çalayım” der, eşek aslana.
“Zevkle dinlerim” der, Aslan.
Eşek, dön de kralım dinleteyim,deyip aslana yerleştirir ve gidip gelirken zevke gelen eşek,kralım dudağını ver de bir öpeyim,der..
“Ah ulan boynumu bir çevire bilsem senin ananı bellerim ama” deyip sözünü tamamlamadan bayılır aslan..Eşek işini bitirip aslanın bulamayacağı bir arazide kaybolur..
Aslan ayıktıktan sonra ormanın yolunu tutar, kralı sazlı sözlü karşılarlar;tilki, kralım hani zurna çalacak olan eşek kardeşimiz, nerede,diye?..Tilkiye ters ters bakar aslan..
“Götüne güvenen gider zurnayı dinler” der, aslan.
Erkeklerin cinsel güçleri de çok değişik fıkralara yansımıştır hayvanlar üstünden..
Çiftliklerinde karı-koca bir gün kahvaltı yaparlarken horoz çiftlikte ne kadar tavuk varsa hepsinin üzerinden geçer,kadının dikkatinden kaçmaz ve kocasına görüyorsun değil mi,bir horoz otuz tavuğu hallediyor, sen bir beni tatmin edemiyorsun,der..
“Benimde önüme o kadar çeşit koy” seyret beni,der adam karısına.
Hayvanların aşık olmadığını çiftleştiğini,rüya görmediğini;insanın ise, aşık olmasının rüya görmesinin büyük fark olduğu söylenir,aşık olanlar ömür boyu birbirlerini okşayıp, koklayarak hayatlarını sürdürüyorlar sanki.
Yorum Yap