- 6.08.2023 20:01
Bu sözü Orta Doğu konusunda yazılarıyla dikkat çeken özellikle de Suriye olayını çarpıcı yazılarıyla farkındalık yaratan, Gazete Duvar’ın yazarlarından gazeteci Fehim Taştekin’in köşesinden kaptım.
Bir söz bu kadar mı Akp’nin son on yıldır içte ve dışta uyguladığı siyasetini resmeder.
Erdoğan, ‘Ateşin yamaçlarında barut kurutmayı’ sadece orta doğu ve dış politikasında yapmıyor, iç politikada da yapıyor.
Erdoğan’ın dış politika ve içeride dün söyledikleri ile bugün söylediklerinin bir kronolojisini yaparak hatırlatma yapalım.
Muktedir içeride başta ekonomi ve özgürlükler konusunda iktidarda zorlandıkça; içeride beka sorununu gündemde tutarak toplumu kutuplaştırıp iktidar ömrünü uzatmanın, her türlü antidemokratik yollarını arıyor ve siyasal iklimi sürekli geriyor.
Suriye politikasında ne diyor Reis:”BMÖ’nün meşru saydığı Esad rejimini tanımıyor, rejim karşıtı olan neredeyse tamamı islami terör örgütlerinden beslenen silahlı güçleri destekliyor, daha da ileri giderek Suriye bizim toprağımız diyor.. Bir taraftan da Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunuyoruz demesi ise, kendisini açıkta bıraktırıyor. TSK’nın Askeri operasyonla ele geçirdiği Suriye’de ki bazı yerlere vali, emniyet müdürü ataması yapıyor, toprak bütünlüğünü savunduğunuz ülkenin ele geçirdiğiniz yerlere bürokrat ataması yapıyorsunuz, bu nasıl bir toprak bütünlüğünü savunmak?”
Libya’da süren iç savaşta tam tersi bir tavır alıyor toplumun büyük çoğunluğunun desteklediği muhalif Hafter’e karşı Erdoğan; ”BMÖ tanıdığı hükümeti destekliyor, asker gönderiyor, askerlerin ne yapacağı ise muamma!. CHP’nin Libya’da taraf olma arabulucu ol sözlerine, şuna bak yahu Bay Kemal uluslararası hukuku da bilmiyor, bize teröristle görüş diyor diye feryat ediyor, ardından Putin aynı öneriyi getirince Hafter ile aynı masaya oturuyor.”
Vatandaş ta haklı olarak hangisi doğru diye sormaktan kendini alamıyor!.
İçeride uyguladığı siyaseti dış politikadan hiç bir farkı yok.
Toplumun adeta sinir uçlarıyla oynuyor Erdoğan.
Demokrasi hukuk çeşmesinden beslenir diyor; yargının verdiği kararları beğenmezse ne tanıyor, ne de uygulattırıyor. Daha da ileri giderek yargıya ferman okuyup; ey yargı gücün yetiyorsa gel yık demedi mi, yargının kaçak Saray için verdiği kararına karşı.
Sandık demokrasinin namusu diyor ama, İstanbul Büyük Şehir Belediye başkanlık seçimini muhalefetin adayı kazanınca seçimi iptal ettiriyor, Kürt il ve ilçelerinde Belediye başkanlıklarını kazanan 30 HDP’li Başkanlarını görevden ikinci defa alarak, yerlerine kayyım atayıp belediye başkanlarını tutuklatmadı mı? Bu uygulamaları Ateşin yamaçlarında barut kurutmak, değil mi?
Yandaş medya ile besleme iktidar medyasının çok üzerinde durmadığı başka konulara da bir göz atalım.
Erdoğan Sivas Madımak otelinde 35 insanı diri diri yakan katillerinden biri olan, ömür boyu hapse mahkum edilmiş Ahmet Turan Kılıç’ı sağlık nedeniyle affetmesine ne demeli?
Ne diyordu Erdoğan af konusunda, biz devleti yöneten siyasiler olarak devlete karşı işlenen suçları affederiz ama, kişiye karşı cinayet işleyen katilleri affedemeyiz, ancak o katili aileleri affeder.
Peki bu dinci katil düşünce suçlusu mu, yakarak öldürdüğü insanların aileleri yok mu, yakılarak öldürülen insanlar kaya koltuğundan mı çıktı, kendinizi Sivas mağdurları olan ailelerinin bir yerine koyun, bunu nasıl yaparsınız?
Bu kararınızı Alevi vatandaşlar nasıl kabullenir?
Hapishane de yüzlerce ölüm döşeğinde yatan zindanda çürütülen, siyasi suçlu kişiler sizden affedilmek için dilekçe verenler yardım bekliyorlar ama, siz hiç oralı bile değilsiniz?
Dinci, mezhepçi katili af ederken yazarları ve gazetecileri zindanlara atıyorsunuz.
Yine yandaş ve besleme iktidar medyasının görmediği BEKÇİLİK konusu.
Üç yüz bin kişilik devasa polis kadrosu ile güvenliği sağlayamadınız da,30 bin kişilik Bekçiyle ne yapmak işitiyor sunuz? Bunu anlamak mümkün değil, dileriz yanılalım.. On binlerce asker ve polisle çözemediğimiz Kürt sorununa, Kürt kökenlilerden oluşan 80 bin kişilik Koruculuk sistemini getirdiğiniz, Bekçilik sistemi doksanlı karanlık ve kanlı yılları hatırlatıyor insana.
Bu gelişmeleri okudukça insanın aklına her şey geliyor burası Osmanlı’nın devamı, Osmanlı’da oyun bitmez diye bir deyim vardır ya!.
Elinde çekiç olan her şeyi çivi görürmüş..
Eşitlik, özgürlük ve kardeşliğin uygulanmadığı bir yerde Güvenlik bir yere kadardır, ondan sonrası toplumu patlatır.
Türk Silahlı kuvvetleri Suriye’ye yaptığı operasyonlardan sonra bizde, Milli Savunma Bakanlığının bütçesi hiç tartışılmaz oldu, hatta tapu haline geldi.
Siz hiç medyada savunma harcamalarıyla ilgili bir rakamın yazıldığı ve yorumun yapıldığını bırakın, bir haber okudunuz mu?
Yolsuzluk, yoksulluk ve yasakları kaldıracaktı muktedir, bu konulara hiç girmiyor soran ve sorgulayanları da, hedef gösteriyor.
Ekonomi o kadar kötü ki piyasada yaprak kıpırdamıyor, işsizlik rekor kırıyor, zamlar sağanak yağmuru gibi yağıyor, mutfakta yangın var, insanlar ısınmak için sobaya dönüyor ama, damat her ay basının karşısına geçip ekonomi konusunda gelecek ay bu aydan daha iyi olacak derken, kayın peder de bu yıl destan yazacağız, yaza doğru ekonomi şaha kalkacak diyor
Anlatılanların vatandaşta hiç bir inandırıcılığı yok ve tam bir masal.
Türk-iş 2020 Ocak ayı Açlık ve Yoksulluk rakamlarını açıkladı; bir kişi için açlık sınırı 2 bin 219 lira,4 kişilik yoksulluk sınırı ise 7 bin 229 lira olarak açıklarken, bu rakamlar bile tek başına damat ve kayın pederin masal anlattığını ortaya koyuyor.
Asrın lideri bu kadar sıkıntı ve sorunlar karşısında Ateşin yamaçlarında barut kurutmaya devam ediyor.
Dileriz bu tehlikeli anlayışından biran önce vaz geçer ve normale döneriz.
Editör Notu: Yazarımız 3 yıl önce Marmara Yerel Haber'de yayınlanan yazısını, güncelliğinden hiç bir şey kaybetmediği için yenden yayınyanlanmasını istedi. .
Yorum Yap