DENETİMSİZ ÜLKE…

  • 31.07.2023 07:19

Gün geçmiyor ki benzine ve motorine zam gelmesin, vergilerde artış olmasın.

İktidar seçimden sonra akaryakıt zamlarını otomatiğe bağladı…

Daha iki ay önce benzin ve motorinin litresi 19-20 lira iken, an itibarı ile benzin ve motorinin pompa fiyatı 35 lira oldu.

Benzin ve motorin bu fiyatta duracak gibi de gözükmüyor.

Akaryakıt zamları tüm ürünlere yansıdıkça etiketler el yakıyor…

Asrın reisi her zamdan sonra alım gücü düşen ve yaşamı daha da zora giren milyonlarca vatandaşla kafa yaparcasına, tasarruf ve şükür etmeye çağırmıyor…

Vatandaş olmayan paradan nasıl tasarruf yapacak?

Toplumun yoksul kesimlerinin Asrın reisine ortak çığlığı; ”devlette tasarrufa git, saltanata ve savurganlığa son ver, zamları da biran önce durdur”  diye tepki gösterirken…

Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’da  “ itibardan tasarruf olmaz” diyerek hiç umursamıyor.

Devlette tasarrufa gidilsin denilen yerlerin başında Erdoğan’ın yaşadığı kaçak Saray geliyor.

Kaçak Saray diyoruz çünkü ortada bir “mahkeme kararı var” ve Saray’ın oturma izni yok, gece kondu statüsünde.

Hatırlayın Erdoğan Saray için verilen yargı kararını tanımamış, yargıya çağrı yaparak  gücün yetiyorsa gel yık deyip, efelenmişti.

Erdoğan, “Bin 152 odalı Saray’da yaşıyor,13 tane uçağı hangarda bekletiyor,300 lüks marka makam aracına biniyor,sayısı yüzlerce ifade edilen  korumayla dolaşırken…

Saray’ın bir saatlik  giderinin 15 bin lira olduğu, bir günde Saray’ın elektrik giderinin  Bayburt ilinin tükettiği elektriğe eşit olduğu medyada haber oluyor ve Saray’dan da yalanlama gelmiyor.

Bir de özel olarak Cumhurbaşkanlarına tahsis edilmiş Çırağın Sarayı,Beylerbeyi ve Hüber köşkü gibi” yerlerin masrafları var, nedir bilinmiyor.

Cumhurbaşkanlığı Saray’ının 2022 yılı Sayıştay Raporlarına göre günlük masrafının 10 milyon lira…

Yıllık masrafı ise 3,6 milyar lira…

Bugüne kadar Saray hiç halka açık olmadı, medya aracılığı bile  tanıtılmadı.

Birde eskiden Başbakanların kullandığı şimdi Cumhurbaşkanın harcama yetkisinde olan, ne TBMM’nin, ne de Sayıştay’ın nereye harcandığı denetlenmeyen, “Örtülü Ödenek”  bütçesi var.

2022 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan  Örtülü ödenek bütçesinden  2,6 milyar lira kullanırken…

2023 yılının ilk 3 ayında ise örtülü ödenekten Erdoğan  903 milyon 634 bin lira harcamış.

Erdoğan “bunları kendim için değil, milletim ve devletim adına harcıyor ve  kullanıyorum” diyerek denetim dışı kaldı.

Harcamalarında da bir kısıtlamaya gitmediği gibi, bir de  açlık ve yoksullukla boğuşan vatandaşı, olmayan parasından tasarrufa çağırıyor, yastık altında olan altınınızı ve dövizinizi TL’ye çevirin diyor.

Yeri gelmişken örtülü ödenek konusunda  dostum Mehmet Altan eski Başbakanlardan ANAP genel başkanı rahmetli Mesut Yılmaz’a “Örtülü ödeneği” kim denetler diye sorduğunu, anlatmıştı.

Mesut Yılmaz’da:

“Örtülü ödeneğin nasıl harcandığını sadece teslim alan Başbakanın sorma yetkisi var.

Bugüne kadar da hiçbir teslim alan Başbakanın sormadığını, ben de sormadım ve bana da sormadılar”  diye yanıtlamış.

Hukukun olmadığı yerde, saydamlık ve denetim olmaz.

Denetimin olmadığı yerde de yozlaşmanın ve saltanatında önü alınamaz.

Devlet yönetiminde saltanat ve savurganlık sadece partili Cumhurbaşkanı ile sınırlı değil…

Silahlı ve sivil bürokraside de yıllarca denetlenmeyen bir saltanat var.

Bürokraside kamu kurumlarından üç-beş yerden maaş alan bürokratların sayısı bilinmiyor.

Ayrıca “Generallerin, Valilerin, Savcı ve Hakimlerin maaşları kamuoyundan gizleniyor.”

AKP iktidara gelmeden önce sadece askeri bürokrasinin maaşı gizlenirdi, Valilerin, hakimlerin ve savcıların maaşları da AKP ile gizlenmeye başlandı.

General rütbesi ile emekli olan askerlerin ömür boyu lojmanlarda oturmasının mantığı ne?

Bizde bir başka saltanat makam araçlarında yaşanıyor.

Kamuda toplam makam araç sayısı 125 bin gibi devasa bir rakama tekabül ederken…

Her makam aracının bir de sürücüsü var.

Bir şube müdürünün bile hem makam arabası var bir de şoförü var.

Dünyanın en zengin 3’cü ülkesi olan Japonya’da makam araç sayısı 12 bin iken, dünyanın en zengin 4’cü ülkesi Almanya’nın ise makam araç sayısı 9 bin…

Bu ülkelerin Başbakan veya cumhurbaşkanlarının koruma sayısı üç-beşi kişiden oluşurken, oturdukları evleri ise sıradan bir vatandaşın oturduğu evden farkı yok.

AB’nin bazı  ülkelerinde Başbakanların, Bakanların bisikletle işine gidip geldiği, market alış-verişlerini kendilerinin yaptıkları ve ödeme yapmak için kuyruğa girdikleri, bizde sık sık haber olur ama bizim siyasetçiler bundan hiç etkilenmez.

Saydam bir hukuk toplumu olmadığımız sürece:

“Burası bir avuç  silahlı ve sivil bürokrasinin, siyasetçinin ve kamu ihaleleri üzerinden zenginleşen insanların bir  cenneti...

Milyonlarca açlık ve yoksullukla boğuşan, zamların altında ezilen, eşit vatandaşlık hukukundan yararlanmayan, milyonlarca insanların  cehennemi olan bir coğrafya olarak kalacaktır.”

Partili Cumhurbaşkanlığı hükümet modeline geçildikten sonra, toplum olarak bunu iliklerimize kadar yaşıyoruz.

Gidişat hayra alamet değil…

Bu gidişle bugünleri arar bir duruma düşersek, hiç kimse de şaşırmasın.

AB Standartlarında bir demokrasiye geçmedikçe  siyaseten giden-gelen fark etmeyeceğini:

“Temel hak ve özgürlüklerin kök salıp boy atacağını,

Yargının bağımsız ve tarafsız olacağını, yargı kararlarının uygulanacağını,

Zenginliğin ve özgürlüğün eşit dağılacağını,

Liyakat sahibi insanların göreve getirileceğini,

Gelir dağılımındaki adaletsizliğin düzeleceğini, kayıt dışı ekonominin önüne geçileceğini,

Enflasyonun düşeceğini,

Zamların da durdurulacağını kimse aklından bile geçirmesin.”

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.