- 20.02.2023 07:38
Ülke hukuktan uzaklaştıkça “objektif ve fikri takipçilik yapan gazetecilikte” yok olmaya yüz tuttu.
Bir ülkede “Basın ve Düşünce Özgürlüğü” yoksa o ülkede iktidarın hoşuna gitmeyen haberleri okuyamaz ve duyamazsınız…
Muhalif gazetecilerin deprem bölgesinden yaptıkları haberleri engellemek ve hedef göstermek için, iktidar yanlısı gazeteler yine yırtınıyor.
Muhalifi gazetecilerin dikkat çektiği haberleri gizlemeye çalışıyor, doğru haberlerini asparagas haber diye vermeye uğraşıyorlar.
Depremzedeler maalesef sorunlarını bir iki kanal dışında genellikle, sosyal medya üzerinden duyurabildiler.
6 Şubat’ta yaşadığımız deprem felaketi yeryüzünün de gündemi oldu.
Türkiye’deki depremzedelere yardım etmek için dünyanın dört bir yanından yardıma koşan ülkeler iktidarın ve besleme basının yıllardır “dünya bize düşman yalanını” çürüttü ve çöpe attı.
6 Şubat depremi ülkenin beka sorununun dış güçler değil, deprem tehlikesini boş verip yürütülen kanlı rant sisteminin olduğunu bir kez daha ortaya çıkarttı.
İktidarın 8 defa çıkarttığı “İmar Affı” yaşadığımız deprem cinayetinin en önemli nedenlerinden birisi bu.
Diğer yandan da Kamu İhale Yasası’nı 196 defa değiştirdi.
Kanunu anlamsızlaştırdı.
Bu da çok önemli bir başka deprem cinayet nedeni…
Sorumlunun ve suçlunun kim olduğu belli değil mi?
Eğer 6 Şubat’ta deprem olmasaydı iktidar 9’cu defa ve 7 milyon kaçak yapıyı kapsayan bir “İmar Affını” daha çıkartacaktı…
7 milyon kaçak yapıya af çıkartılması Cumhur ittifakın ortaklarından, BBP’si Genel başkanı Mustafa Destici’nin fikriydi.
Akıllarınca 7 milyon kaçak yapıya “imar affı” getirmek, güya milyonlarca oy demek olacaktı.
Depremin üzerinden tam 15 gün geçti, iktidarın ölüme davetiye çıkartan “İmar Affını” ,”besleme basın” masaya yatırmak şöyle dursun, doğru dürüst haber bile yapmadı…
Görür mü?
Besleme basın görmedi ama dünyanın önde gelen gazeteleri ve haber ajansları okurlarına iktidarın depreme karşı önlem almak yerine, “oy avcılığı için”, imar affı” çıkartarak binlerce insanın ölümüne neden olduğunu yazdı.
New York Times da manşetine “imar affını” taşıdı.
Erdoğan 2018 yılında son depremin olduğu illerde, ballandıra ballandıra seçim müjdesi veriyordu: “205 bin Hataylı,144 bin Maraşlı,88 bin Malatyalı kardeşlerimizi imar affından yararlandırdık.”
Başına neyin geleceğinden habersiz olan meydana toplanmış insanlarda çılgınca alkışlıyordu…
Reiste toplanan kalabalığa “yaparsa kim yapar” diye soruyordu?
Meydan da ” Ak parti yapar” diye hep bir ağızdan bağırıyordu..
Şahsım devletin sahibi de “maşallah maşallah” diye yanıtlıyor...
“Durmak yooook yola devam” diyerek coştukça coşuyordu asrın reisi...
Ancak 6 Şubat depremi herkese ”yolun sonunu gösterdi”…
İktidar depremde gelecek toplumsal tepkileri bastırmak,kayyımlar atamak ve sivil toplum örgütlerini devre dışı bırakmak için,derin devletin aparatı olan, OHAL’i hemen devreye soktu.
Deprem olan yerlere AFAD ve KIZILAY gelmeden OHAL geldi.
OHAL ilanı ile iktidar, sosyal medya kullanıcılar üzerindeki baskıları artırdı,depremde devletin önüne geçen sivil toplum örgütlerinin topladıkları yardımlara el koyarken;yardım severler üzerindeki baskıları da artırmaya başladı…
Alevilerin ibadet yerleri olan Cem evlerini depremzedelere açmasından rahatsız olan iktidar, hemen Cem evinin yönetimine kayyım olarak Pazarcık Kaymakamı’nı atadı.
HDP’nin deprem bölgesine gönderdiği yardım TIR’larına el koyup,yardımları organize eden HDP’li gönüllüleri de gözaltına aldı…
Depremzedelerin yaralarını sarmak,hayırseverlerin gönderdiği TIR’lara ve kamyonlara el konuldu…Gönüllülerin dayanışma çabaları da böylece engellendi…
Siyasal iktidarın itibarını ve güvenini yitireli çok oldu.
Toplumun çok büyük bir kesimi deprem için yaptıkları maddi yardımlarını KIZILAY ve AFAD’a değil de,daha çok güvendiği AHBAB’a yaptı…
AHBAB’a yapılan yardımın 2,5 milyar lirayı bulması iktidarın iştahını kabartmış olmalı ki, paraya el koymak için, AHBAB ve Haluk Levent aleyhinde kampanya başlattı…
Troller ordusu ve besleme basın, devreye girip algı operasyonu yaparak karalama kampanyasına hız verdiler.
Devletin depremzedelere yardım elinin uzanmadığı ve uğramadığı semtlere ve köylere yardım etmek isteyen gönüllü insanların ödüllendirileceği yerde; hedef gösterip topladıkları yardımlara da el koydular
Yeri gelmişken hatırlatalım Şahsım devletin sahibi ve tayfası muhalefette iken, Türk Hava Kurumunun(THK) kurban derilerini toplaması ve derilere el koymasına isyan ediyor; ”Vatandaşın kurbanını devlet mi aldı ki, vatandaşın derisini zorla elinden alıyor” diye yeri göğü inletiyordu.
Şimdi muhalefette vaat ettiklerinin tam tersini yapıyorlar.
Bu sistemi değiştirmek vaadiyle geldiler, kendilerini ve çevrelerini zengin ederken, devletin kurumlarına olan güveni yok edip sonunda “Derin Devletin Fabrika Ayarlarına Döndüler.”
40 bin değil 400 bin kişi de ölse değişmeyen tek şey bu zevat için; ”vatan sağolsun,devlet otoritesini kaybetmesin, devletimiz de ayakta kalsın.”
Soyguncu şebekeler için gerisi teferruattır.
Binlerce insanın ölümünde sonra bugüne kadar bir tane siyasi ve yetkili ne istifa etti ne de tutuklandı.
6 Şubat depremi büyük acıların yanında ekonomide çok büyük Tsunami yaratacak…
Uzmanların yaptığı hesaba göre depremin maliyeti 150 milyar dolara mal olacak…
Bu da Milli Gelirin yüzde 19’una tekabül ediyor.
Bizleri öldüren, bir avuç haramzadeyi yaratan bu kanlı soygun düzenini toplum değiştiremedi ama galiba, bize büyük acılar yaşatan deprem değiştirecek.
Hala depremin olduğu yerlere AFAD ve KIZILAY gelmedi ama OHAL her yere geldi.
Yorum Yap