İktidar toplumu kamplaştırarak “biz” ve “onlar” diye ayırıp, ülkenin gerçek gündemi olan ekonomiden uzaklaştırırken…

Davos’tan gelen ekonomik tablo iktidarın kendi zenginini nasıl yarattığının yanında, toplumun yoksulluğunu da rakamlarla açıkça ortaya koyuyordu.

Her yıl olduğu gibi Ocak ayının ilk haftasında İsviçre’nin Davos şehrinde ”Dünya Ekonomik Formu”(WEF) düzenlenen toplantı öncesi ,OXFAM İNTERNATIONAL 2022  raporunu sundu…

Oxfam Raporu sadece dünyanın değil  Türkiye’nin de gelir dağılımı adaletsizliğini ve eşitsizliğine  değil, ülkenin  dolar milyarderlerine de  dikkat çekiyordu.

İnsan bu rakamları okurken bunalıyor:

“Türkiye’de 2022 yılı itibarı ile 13 dolar milyarderinin serveti, 44 milyon insanın servetinden fazla…

13 milyarderin toplam serveti 38,9 milyar dolar iken…

44 milyon insanın toplam mal varlığı ise 38,5 milyar dolar.

Türkiye’de de enflasyon artışı sürerken bankaların ve büyük holdinglerin karları, yüzde 400’leri bulmuş durumda… Türkiye dünyada gelir dağılımı bozuk 3 ülkeden biri olduğuna” raporda yer veriyordu.

Bu gerçekler yandaş besleme basında yer almazken, muhalif basında bu vahşeti yeterince görmüyordu…

Sadece  “Artı Gerçek” sitesinin, yazarlarından, Mühdan Sağlam 17 Ocak 2022 Tarihli yazısında konuyu detaylı bir şekilde işlediğine rastladım.

TÜİK’in son raporunda da gelir dağılımındaki adaletsizlik ve yoksulluk var:

“20 milyon insanın açlıkla, 50 milyon insanın da yoksullukla boğuştuğunu…

AKP iktidara geldiğinde toplumun en zengin yüzde 10 kesimi, milli gelirin yüzde 39’nu alırken…

2022 yılında Toplumun en zengin yüzde 10’luk kesimi milli gelirin yüzde 80’ni alıyor.”

Davos’tan gelen verileri TÜİK’te doğrulamış oluyordu.

Yani 800 milyar dolar milli gelirin,640 milyar dolarını yüzde onluk zengin kesim almakta…

Gelir bölüşümündeki adaletsizlik Ülkenin hukuktan uzaklaşması ile başladı.

Hukuk sadece özgürlük dağılımında değil, ekonominin paylaşımında da belirleyici bir kavramdır.

Eşit vatandaşlık hukukunun uygulanmadığı yerde,Serbest, rekabetçi ve eşit bir piyasa ekonomisi de devre dışı kalıyor.

Bunlar Hukukun bay pas edilmesinin sonucu gelişmeler.

Hatırlayalım, siyasal iktidar AB müzakerelerinden uzaklaştıktan sonra; Kamu İhale Kanununu (KHK) tam 192 defa değiştirdi…

Ardından iktidar kendi zenginini yaratmak için kamu ihalelerini adeta adrese teslim hale getirdi.

Bakın size İktidar eliyle zenginleşme hikâyesinden çarpıcı bir örnek:

“Kiler holdingin sahibi AKP Bitlis milletvekili Vahit Kiler,kamu bankası olan Halk Bankasına 2019 yılında  100 milyar dolara sattığı Sapphire  AVM binasını, 3 yıl sonra Halk Bankası aynı  AVM’yi Vahit Kiler’e, 48 milyar dolara geri veriyordu.”

Tersi olmuş olsaydı?

Acaba milletvekili bu AVM’yi bir özel bankaya böylesi bir meblağda satabilir miydi?

Alan  özel banka da  100 milyar dolara aldığı AVM’yi, bu milletvekiline 48 milyar dolara geri verir miydi?

Mümkün değil.

İşte iktidar eliyle toplum böyle soyuluyor, kendi zenginini de böyle yaratıyor.

İktidar kendi medyasını da aynı yöntemle yaratmıştı:

Doğan medya grubunun Demirören grubuna geçmesi için;kamu bankası olan Ziraat Bankasından uzun vadeli, düşük faizli 800 milyon dolar kredi vermiş,bu kredi ile Doğan medyası Demirören grubuna geçmişti.

Demirören’in bankadan aldığı 800 milyon dolar kredinin hiçbir taksitini ödemediği, kamuoyuna yansımış, hatta meclisin gündemine de gelmişti.

“Görüldüğü gibi iktidar Kamu bankaları ve kamu ihaleleri  üzerinden, hem medyasını hem de zenginini yaratıyor.

15 Temmuz kontrollü darbe kalkışmasından sonra; FETÖCÜ oldukları için yargıdan uzaklaştırılan, sayıları 4 binle ifade edilen hakim ve Savcıların yerlerine, AKP’li ve  MHP’li avukatların Savcı ve hakim olarak atanmasının ardından…

İktidar Yargıyı talimatla karar almaya ve muhaliflerine karşı sopa olarak kullanmaya başladı...

Muktedir,Mafya ile içli dışlı olan partiyi  iktidar ortağı olarak seçmesinin sonucu…

Şahsım devletin sahibi de, “21 yıllık iktidarında kendi dünyalığını yaparak, dolar milyarderlerinin arasına girmeyi de başardı.”

Erdoğan iktidara geldiğinde mal varlığı olarak parmağındaki alyansını gösteriyor, “eğer zengin olursam bilin ki” Tayyip Erdoğan haram yemiştir  diyordu, âmâ…

Sistem Erdoğan’ı süreç içerisinde bir alyanstan dolar milyarderliğine taşıdı…

Nereden nereye…

Değişmeyen ise:

“Bu ülkenin siyasetçileri vatanı çok seviyorlar ama nedense vatandaşını sevmiyorlar…

İktidara gelen siyasetçi  kendini ve yakınlarını zenginleştirirken, nasıl oluyorsa vatandaş ise yoksullaşıyor?”

Toplum olarak Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırmadığımız sürece, biz az çalan ile çok çalan siyasetçi arasında tercih yapmaya devam edeceğiz.

Bunun değişmeyeceğini, Davos’tan gelen tablo fazlası ile göstermiyor mu?