- 29.12.2022 23:00
Başlıktaki söz, “Hocaların hocası benim de hocam” diyen Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2022 yılı “Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri” töreninde, “İlim Kültür Büyük Ödülü” ile ödüllendirilen, sözde profesör ilahiyatçı “mezhepçi ve cinsiyetçi” iktidar yanlısı Yeni Şafak Gazetesinin yazarı Hayrettin Karaman’a ait.
Hayrettin Karaman bu sözü ne zaman söylemiş?
2012 yılında kendisine sorulan bir soruya verdiği yanıtta: ”Sünni bir kadının Alevi bir gençle evlenmemeli” diye fetva vermiş.
İnternette bir tarama yaptım hakkında yasal bir işlem yapılmış diye, ama ne gezer…
Öğrencisinin söylediklerinin yanında hocasının sözleri zekâtı bile değil.
Gerçi aleyhinde şikâyetçi olunsa ne yazar, hâkim düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirir ve dosyayı kapatır.
Acaba bunun tersi olmuş olsaydı…
Alevi kanat önderlerinden biri: ”Alevi bir kadının Sünni bir gençle evlenmemeli” diye bir açıklama yapsaydı?
O,Alevi kanat önderine ödül mü verilirdi, yoksa başına bunlar mı, gelirdi:
“İktidarın binlerce trol ordusu sosyal medya hesabından bu sözü etiketleyerek paylaşır, bir algı operasyonu başlatıp internette dolaşıma sokarlar…
Yandaş kanalları gün içerisinde alt yazı olarak geçer,yandaş medyanın internet sayfaları bu sözü günceller, ana haber Gülten’ine de ilk haber olarak girerlerdi…
Besleme basın bu sözü “ortak manşet yaparak” çıkardı…
O kişinin, toplumu mezhep çatışmasına çağırdığını,bu dilin zehirli bir dil olduğunu tutunda, en ince ayrıntısına kadar hümanist sözlerle, eleştirir konuyu işlerlerdi…
“Yaratana saygı duyarız yaratandan dolayı” diye devam ederlerdi…
Diyanet Camilerde vaaz verdirirdi çok büyük günah işlendi diye vurgulardı…
“Biz her türlü mezhepçiliği,cinsiyetçiliği ve milliyetçiliği ayaklar altına almış bir peygamberin ümmetiyiz, asırlardır bir arada yaşıyoruz, böyle bir ayrıştırmaya müsaade etmeyiz, kardeşlik hukukumuzun bozulmasına izin vermeyiz,et tırnak gibiyiz” gibi tüm güzellemeler yapılırdı…
Akşam yandaş kanallarında programlar düzenleyip bu konuyu saatlerce tartışırlardı...
Durumdan vazife çıkartan savcı anında devreye girer, polis gece yarısı o kişinin evini apar topar basıp, ters kelepçe vurarak gözaltına alırdı…
Düşman hukuku devreye sokulur ve yargısız infaz yapılarak o kişi tutuklanır ve en az altı ay sonra da, mahkemeye çıkardı.”
Ama bunu bir Sünni söyleyince, devletin en tepe noktasında Saray’da ağırlanarak devlet ödülü ile ödüllendirilebiliyor.
Halbuki bu tür laflar;TALİBAN’ın takım elbiselisi, kravatlısı, varlık içinde yaşayan, devletten nemalanan, iktidar tarafından desteklenen, din üzerinden topluma format atmaya çalışan, “mezhepçi, cinsiyetçi”, siyasal İslamcıların arka bahçe meyveleridir.
Bunlarda Taliban gibi toplumun ahlakını “din, mezhep, cinsiyet ve kadınlar” üzerinden anlatırlar.
Siz bu tayfanın,işsizlik,yoksulluk,hayat pahalılığı ve gelir dağılımından rahatsız olduklarını duydunuz mu? Bunlar kendileri ekonomik bir sıkıntı çekmezken, cemaatlerine ve müritlerine de şükür ve sabretmeyi öğretirler.
Bunların çevre katliamına,orman yangınlarına,hayvsan haklarına,iş cinayetlerine ve afetlere karşı da bir tepkileri yoktur.
Bunlar kadınların özgürlüğü bir tarafa, kadın cinayetleri konusunda da sağır ve dilsizdirler
Taliban Afganistan’da kadına nasıl bakıyor,sosyal hayattan koparıp eve kapatmak istiyorsa, bunlarında Talibandan pek farkları yoktur.
Bunlar değil mi?
Şahsım devletin sahibine baskı yaparak “İstanbul sözleşmesini” bir gecede iptal ettirenler…
6 yaşındaki kız çocuğunu müridi ile evlendiren babaya ses çıkartmayanlar...
Ama 6 yaşındaki kız çocuğunu evlendiren babası ve sözde kocası tutuklanınca..
Mahkeme önünde tekbir getirerek, toplanıp mahkeme kararını protesto ederler.
Bunlar eşit vatandaşlık hukukunu ve çoğulculuk kavramını tanımazlar…
Bunlar sosyal bilimlere inanmayan 16.yüzyılda Batıya karanlık çağı yaşatan Kilisenin, 21. Yüz yılda Cami versiyonunu temsil edenlerdir.
“Çözümün şeriatta, huzurun da İslam’da olduğunu savunurlar..”
Nerede yaşamak istersin diye sorulduğunda ise, pişkince “Avrupa’da Amerika’da” derler.
Böyle de riyakârdırlar.
21.Yüz yılda geldiğimiz noktaya bakar mısınız?
“Sünni bir kadın Alevi bir gençle evlenmemeli” diye Alevi fetvası veren hem de bunu “ahlak ve din adına” söyleyen kişinin, devletin tepe noktasında ödüllendiriliyor olması, akıllara durgunluk veriyor.
Siyasal İslamcıların Alevilere yaptıkları bu ne ilk, ne de son olacak gibi…
Hocasının öğrencisi de, Alevileri kılıçtan geçiren Osmanlı padişahlarından Yavuz’un adını,İstanbul 3’cü Boğaz köprüsüne, vermedi mi?
İşin en üzücü yanı, bu “mezhepçi ve cinsiyetçi, dinbaz” Hayrettin Karaman’a verilen ödüle, toplumdan ciddi bir tepkinin gelmemesi.
Çıkmayan candan umut kesilmez misali; Haziran’da yapılacak seçim sonucu değişen iktidarla, bu bağnaz ve ilkellikleri geride bırakırken, yeni yılın tüm insanlığa huzur ve barış getirmesi dilerim.
Yorum Yap