- 3.10.2022 08:12
22 yaşındaki Jina-Mahsa Amini adlı Kürt asıllı genç kız 13 Eylül 2022 Tarihinde iş için geldiği Tahran’da başörtüsünü İslami usullere göre örtünmediği için, İran ahlak polisleri ile tartıştı.
Polis tarafından şiddet uygulanarak gözaltına alındı.
3 gün sonra,16 Eylül’de ölüm haberinin duyulması ile..
İranlı kadınları sokaklara döküldü…
Ve toplumun farklı kesimleri kadınlara destek verince…
Önce protestolar, sonra isyan başladı.
Kadınların Tahran’da başlattıkları eylem ülkenin 15 eyaletine ve 80 şehrine yayıldı.
1979 yılından sonra İran’da İslam Cumhuriyetine karşı ülke genelinde ilk defa bu kadar büyük “kitlesel bir kadın isyanı” çıktı.
Ve 15 gündür İran’da kadınlar sokaktalar, öfke dinmiyor.
İranlı Kadınlar “başörtülerini çıkartarak ateşe verip,saçlarını kesiyor.”
Bu simgesel isyan hareketi yer küreye yayıldı.
Dünya İranlı kadınlara sahipleniyor ve dünyanın dört bir yanında İran’lı kadınlar yalnız değildir diye eylemler yapılırken..
İran Molla rejimi ise kadınların eylemini bastırmak için acımasız saldırılar yapmaya yöneliyor...
İran güvenlik güçlerinin göstericileri hedef alarak ateş etmelerinin sonucunda,buana kadar İran’da gösterilerde 2’si kadın 60 kişinin öldüğünü, İran resmi haber ajansı IRNA duyurdu ama..
Ancak,bağımsız insan hakları örgütleri ve ajanslar İran’da ölenlerin sayısının 100’ü geçtiğini,gözaltına alınanların sayısının ise 2 binden fazla haberlerini geçiyordu.
16 Eylülden beri İranlı kadınlar evlerine girmiyor 7 gün 24 saat sokaklarda yatıp kalkıyorlar..
Dinci Molla rejimine göre sebep “dış güçler.”
Sanki eylemin fitilini ateşleyen genç kızı, dış güçlerin polisleri öldürdü.
Peki, İranlı kadınlar ne istiyorlar?
Ne istediklerini anlamak için nelerden yoksun olduklarını anımsatmak gerekir:
-Kadınların bisiklet kullanması yasak,
-Kadının yanında babası, kocası veya erkek kardeşi olmadan tek başına sokakta dolaşması da yasak,
-Kız çocuklarının 9 yaşından sonra sokakta başı açık dolaşması yasak,
-Kadınların kısa kol kıyafet, dar pantolon giymeleri yasak, giyerlerse kadınları ahlak polisi gözaltına alıyor.
-Kadının kocası veya babası izin vermeden çalışması veya yurt dışına çıkması da yasak.
-Bir kadının boşanmasına babası müsaade etmediği veya kocası istemediği sürece boşanma hakkı da yok.
-Kadınlar mirastan ancak 3’te birini alabiliyorlar.
-İran’da adam öldürmenin cezası idam ama;erkek bir kadını öldürdüğünde erkeğin idam edilmesi için kadının ailesi idam edilecek erkeğin ailesine bir miktar para ödemesi gerekiyor. Çünkü kadın yarım insan sayılıyor.
-İran’da idam var ama kızını öldüren baba idam edilmiyor...
-Babanın cezası en fazla 9 yıl, çünkü yasa karşısında baba çocuğun sahibi sayılıyor.
-Anne çocuğunu öldürürse anneye ise 15 yıl ceza veriliyor.
-İranlı erkeklerin 4 kadınla evlenme haklarının yanında, istediği kadar sınırsız kadınlarla nikah kıyabiliyor, Peygamberin sünneti altında ve sözde kadınlar ortada kalmasın diye.
Bu nikahtan olan çocuklar babanın yasal mirasından pay alamıyorlar.
-Kız çocukları 13 yaşında, erkek çocukları da 15 yaşında evlenebiliyorlar.
Bunları duyunca,isyan çıkmamması mucize diye düşünüyor insan.
Özetle İran’da kadınlar.
“Erkeklerin birer cinsel objesi,
çocuk doğuran,
çocuklara bakan,
ev hizmetlerini yerine getiren,
erkeğe biat eden,
cinsiyet ayrımcılığına uğrayan,
özlük hakları yok sayılan ve en vahimi insan yerine konulmayan varlıklar olarak görülüyor.”
İran’da kadınların direnişi cinsiyet ayrımına karşı kadınların yarattığı bir ayaklanmadır..
İran’da kadınların olağanüstü direnişleri internet ile yeryüzüne duyuruldu.
Sosyal medyanın diktatörlerin sırlarını ifşa ederken, duvarları da yıktığını görüyoruz.
İnternet diktatörlerin korkulu rüyası olmaya devam ediyor.
Asrın reisinin “Bu Allah’ın belası sosyal medya, devletlerin başının belası oldu” demesi de boşuna değildi.
Baş örtüsü için sokakları mekan tutan, yeri göğü inleten bizim siyasal İslamcı kadınların, İran’da kadınlara karşı uygulanan vahşete ve kadınların eylemleri karşısında, dut yemiş bülbül olmaları;siyasal İslamcıların nasıl bir riyakar ve oportünist olduklarını ortaya koyuyor.
İranlı kadınların eylemlerinin bizim medyamızın da fazla yer vermemesi, yandaş televizyon kanallarında ciddi bir tartışma programının bile yapılmaması,garip bir durum değil mi?
İran’da kadınların eylemi en çok da “Z” kuşağını etkilemişe benziyor:
”Ebeveynlerinin devrimini artık çağ dışı bulduklarını tartışıyor olmasını da öğrenmiş olduk.”
Zaten İran’da da “Z” kuşağının talebi çok belirgin:
“Dış dünyaya açık olan bir İran isterken;
çağdaş,çoğulcu,katılımcı,bireyin özgürlüğünü öne alan,
kadınlara karşı uygulanan yasaklara ve cinsiyet ayrımına son vermiş,
evrensel değerleri uygulayan,
demokratik bir hukuk olması.”
İnsan soyunu yaşatan kadınların İran’da başlattıkları tarihsel direnişleri, dinci, cinsiyetçi yobazların mezarları olabilir.
Bir ülkenin sisteminin ne kadar demokratik olup olmadığının asıl göstergesi kadınların nasıl yaşadığı..
Kadınları özgürleştirmeyen sistemler tabii ki vahşi, acımasız ve çağ dışıdır.
Yorum Yap