- 7.08.2022 20:01
Rusya’nın Ukrayna ’yayı işgal etmesi dünya gündeminin birinci sırasında yerini koruyor.
Bizim iktidar çok ciddiye almasa da dünyanın gündeminden düşmeyen bir “doğal gaz krizi” yaşanıyor.
Rusya, Ukrayna’nın yanında yer alan AB üyesi ülkelerine karşı, doğal gaz silahını çekmiş durumda.
Rusya’nın böylesi bir yönteme başvuracağı bilinmeyen bir şey değildi ve bekleniyordu da.
Aslında AB’de bumerang gibi Rusya’yı kendi silahıyla vurma hazırlığında.
Kanallar arasında dolaşırken rastladığım bir haber ilgimi çekti:
”Alman hükümetinin Rusya’nın doğal gazı kesmesi tehdidi karşısında ‘ortak ısınma alanları nereler olmalı ve ne yapmalıyız’ tartışmaları başlattığını haber olarak veriyordu.”
Batı Avrupa’nın böylesi bir tehlikeye karşı alternatif tartışmaları başlattığını duyunca,AKP ve ortağının böylesi bir tehlikeye karşı umursamazlığı beni huzursuz etti.
NATO ülkesiyiz ama siyasal iktidar herhalde Putin’e güveniyor olmalı..
Halbuki Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu doğal gaz kesintisi karşısında ,iktidara ‘kara kışta ’nasıl bir önlem alacaksınız sorusunu sürekli soruyor. Konuyu diri tutarak, iktidarın sorumluluğunu anımsatıyor.
İktidar doğal gaz tehlikesini önemsemeyince, besleme yandaş basında bu tehlikeyi görmemekte direniyor.
Rusya daha doğrusu Putin bizim doğal gazı keser mi kesmez mi bunu zaman gösterecek…
Ama biz vatandaşlar için konunun vahameti iktidar”doğal gaz,akaryakıt ve elektrik zammını” aylık olarak otomatiğe bağlamış durumda.
Yeri gelmişken hatırlatalım bu kış “bol sıfırlı doğal gaz ve elektrik faturalarını ödemeye” hazırlıklı olalım.
Fiyat artışları vatandaşı hem korkutup hem de yakıp kavururken, seçimler yaklaşması ile siyasette sular çoktan ısınmaya başladı bile!.
Erken veya zamanında yapılacak genel seçimde 60 milyon seçmen oy kullanacak..
Seçimin kaderini de üç kesim belirleyecek gibi gözüküyor:
*Bu seçimlerde 18 milyon genç,
*13 milyon 600 bin emekli,
*Resmi rakamlara göre de 5 milyon işsiz…
Bu üç kesimin toplam seçmen sayısı 36 milyon 600 bin kişi ve toplam seçmenin de yüzde 60’na tekabül ediyor.
Yoksulluk,işsizlik,hayat pahalılığı ve tüm bu sorunların anası hukuksuzluk en çok ta, bu üç kesimi etkiliyor.
Türk-İş’in açıkladığı Temmuz ayı açlık ve yoksulluk raporuna göre;4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 6 bin 839 Lira sınırında,4 kişilik bir ailenin yoksulluk geçimi ise 22 bin 278 lira sınırında..
5 bin 500 lira olan asgari ücret açlık sınırından 1.339 lira daha düşük.
Muhalefet bu ekonomideki kriz ve hukuksuzluk tablosu ile seçim kazanabilir mi?
İşsizleri,emeklileri ve gençleri kendi lehine ikna edebilir mi?
Bunu sandık sonuçları gösterecek.
Derinleşen yoksulluk keskin bir açlığa dönüşmüş durumda:
*Toplumun yüzde 75’ i geçinemiyorum diyor.
*Toplum olarak kişi başına yılda 520 tane ekmek tüketiyoruz, bu rakamı güne böldüğümüzde günde kişi başına,1.5 ekmek yiyoruz. Bu rakamlar ekmek kuyruklarını ve soframızın ana menüsünün hamur olduğunu gösteriyor.
*20 milyon insan açlıkla boğuşurken,50 milyon insan ise yoksulluk sınırında yaşıyor.
*Toplumun en varlıklı yüzde 10 zengin kesimi milli gelirin yüzde 47.1’sini alırken, toplumun en fakir yüzde 10 kesimi ise milli gelirden yüzde 6.7 pay alıyor.
Esnaf kesimi de perişan durumda..
Şehirler arası yolcu taşıyan otobüs firmaları kan ağlıyor…
Akaryakıta ve temel girdilerine gelen zamlarla yolcu ve karşılıklı sefer sayıları yarı yarıya düşmüş durumda.
45 kişilik otobüs ortalama 20-25 yolcu ile otogarlardan hareket ediyor.
İnsanlar zorunlu olmadıkça seyahat etmiyorlar, çünkü bilet fiyatları el yakıyor.Bilet fiyatları bir yıl içinde yüzde üç yüz zamlandı ve zamlar durmuyor.
Turizm sezonunda ve bayramlarda yaşanan yolcu yoğunluğu ve bilet bulamama, ek seferler koyma günlerini mumla arıyorlar.
Fiilen yaşayıp görünce bu sektöre de küçük bir parantez açmak istedim.
Her sektörde olduğu gibi şehirler arası otobüs işletmelerinde de yaprak kıpırdamıyor.
Ankara Şehirlerarası Terminal İşletmesi(AŞTİ) de peronlardan kalkan otobüslerde çıplak gözle üzülerek bu manzarayı gözlemledim.
Bu tablo ekonominin krizde olduğunu resmederken..
Maliyeden ve hazineden sorumlu Bakan Nurettin Nebati’ye kulak verelim:
“AKP iktidara geldiğinde devlet, 1 milyon aileye sosyal yardım yapıyordu..
2021 yılı itibarı ile biz bu yardım sayısını 4 milyon 309 bin aileye çıkardık diye övünüyordu..”
Bakan kusur bakmasın ama bu övünülecek değil siyaseten utanılacak bir tablodur?
“İnsanlara balık yemeyi değil balık tutmaya öğretmelisiniz.”
Bu ekonomik kriz ve hukuksuzluğun nedeni nedir?
“Tiranlık sistemin eseri.”
“AKP,AB müzakerelerinden iyice uzaklaşıp,adına partili Cumhurbaşkanlığı hükümet modeli denilen,ucube sisteme geçildikten sonra; bir avuç tuzu kuru insanın dışında, beş yıldır hiçbir toplumsal kesimin sorunu çözülemediği gibi, çürüme de ralli yapmaya başladı.
İktidar yargıyı muhaliflerine karşı sopa olarak kullanınca,durum iyice çığırından çıktı.
İktidarın ortağı olan “Mafya” da bunu fırsata çevirerek siyasette bir korku iklimi yarattı.”
Bu sorunları bertaraf edecek ve ülkenin önünü aydınlatacak olan, 36 milyon 600 bin seçmenden oluşan, Gençler, Emekliler ve İşsizler” olacak.
Seçimde oy kullanacak bu üç kesim:
“Toplumun pahalılık,yoksulluk, kara kış korkusunu ve ülkenin kaderini belirleyecekler.”
Yorum Yap