Gazeteciliğin katı-sıvı-gaz hali

  • 11.06.2013 00:00

 1900’lere yaklaşırken basının sansasyonel ve şafşatalı haberleri okunmak zorunda kalınıyordu. Cafcaflı haberler, işkembeden türemiş bilgiler ayyuka çıkmıştı. Adına Yellow Journalism (Sarı Gazetecilik) denilen bu yönelimi, gazeteciliğin Sıvı hali olarak adlandırmak istiyorum.Tarih kitaplarının tozlu sayfalarından bir kaç bilgi daha devşirelim... İç dinamikleri emperyalizm için yeterince olgunlaşan Amerika Birleşik Devletleri, dışa atılım için bahaneler üretiyor, hem medeniyetini hem de demokrasisini satmaya çalışıyordu. İspanya kolonilerini ele geçirmek için de, Asya’ya akın etmek için de aynı yöntem kullanıldı. Bu ‘Sarı’ yayınlar bölgelerin geri kalmışlığını, insanların barbarlığını ve yönetimlerin zorbalığını Amerikalılara anlatmak için yarıştı. Böylelikle Amerikan halkının Amerikan emperyalizmine tam desteğinin önü açıldı. Amerikan toplumu, dünyayı ‘medenileştirme’  ve ‘demokrasi götürme’ hevesiyle körüklenirken sarı gazetecilerin çabasına tekrar dikkat çekmek isterim.

            2003 yılında başlayan Irak savaşının bir çok yeni teknoloji ve strateji kullandığı aşikar, ancak ``etik ve özgürlüğü`` temellerinin harcına koymayı şiar edinmiş medya ile de yeni ilişkileri başlatmasıyla bilinmektedir. 2003 yılı medya ile devletin savaş üzerinden kurguladığı yeni bir ilişkinin de başlangıç noktasıdır.Bu yeni ilişkiye göre; medyanın halk üzerindeki etkisini bilen ve bunu istediği gibi yönlendirmek isteyen Amerikan Hükümeti, savaşı tüm dünyaya aktaran medya organlarıyla bir anlaşma gerçekleştirmiş, buna göre koordineli bir çalışma yürütülerek, Amerikan halkına ulaşacak “sakıncalı” haberlerin engellenmesi amaçlanmıştı. Örneğin, henüz Bağdat Saddam’ın kontrolündeyken, “Bağdat’ta Saddam karşıtı gösteriler var” haberi yapılarak, Irak halkının da desteğinin alındığı gösterilmeye çalışılmıştı. Ayrıca kafasına tüfek dayanmış çocukların resimleri değil, çocukların ellerininden tutmuş askerlerin resimleri Amerikalılara servis ediliyordu.Bu gazeteciliğe verilecek isim: “embedded” yani  “iliştirilmiş” gazetecelik olacaktı.

            Bu noktadan yola çıktığımızda bugün benzer bir manzara görebiliyoruz: araştırıldığında görülecek ki; Amerika, Rusya ve Türkiye ulusal medyalarının ürettiği haberler, hükümetlerinin Suriye ile ilgili politikalarıyla paralellik taşımaktadır. Türkiye cephesinde gözlemlenebileceği üzere, birçok ulusal yayın organı ani uluslararası manevralarda dahi hükümetin temposu oranında esnek davranabilmektedir.

·         Hükümet Suriye ile sıkı ilişkiler kurduğundabasın başarısınımitleştirmişti.

·         Suriye’de zorba bir yönetim olduğuna ve Suriye konusunun bizim “içişimiz” olduğuna halkı ikna etmeye çalışmıştır.

·         Suriyeli muhalif liderler Ankara’da ağırlanmaktadır, ancak medya “neden” diye sormamıştır.

·         Ne Suriye ile Türkiye arasındaki 3 milyar dolarlık ticaret hacmimiz sorgulandı, ne demisafir ettiğimiz muhalif liderlerin başa geçmesi durumunda ne tür vaadler talep ettiğimiz sorgulanmamıştır.

CNN International’ın yayınladığı, Suriye’deki  “yapay” çatışma görüntüleri de, BBC’nin yayınladığı “sahte” Hula Katliamı resimleri de aynı gerçekliği anlatıyor: “İliştirilmiş Gazetecilik” daha da işlevselleşiyor. Gazeteciliğin ‘’Katı Hali’’ni resmediyor.

ü  Hangi tarafın neden olduğu bilinmeyen birçok şiddet olayından, Besar Esad sorumlu tutuluyor.

ü  Hükümetimiz Suriye’ye demokrasi vaad ettiğinde, gür bir destek sunulurken, Bahreyn’de gerçekleşmiş Suudi Arabistan menşeili halk ölümlerine hükümet ile aynı doğrultuda sessiz kalınıyor.

            Gel gelelim bugünlere... Gezi Parkı Direnişi toplumsal bir uyanışın yapı taşı oldu.İnsanlar, otoriter bir yönetimin meşruiyetini sorgular duruma geldi. Milyonlarda insan yorulmadan meydanları dolduruyor ve polisin ‘orantısız güç’ tanımıyla açıklanamayacak ölçekteki zulmüne baş eğmiyor. Bugünleri anlatırken daha fazlasını söylemeye gerek yok, hep birlikte aynı havayı soluyup, aynı hüsranı yaşıyoruz. Milyarlarca dolarlık basın sermayesi, milyonlarca insanın kişilik haklarına kör kalacak biçimde aymazlaştı. Gazeteciliğin ‘Gaz’ hali olarak niteleyebileceğim bu gelişmeyi izlerken, bizleri onlara mahküm olmaktan kurtaran sosyal medyaya minnetle bakılmakta.

            Etik ve özgürlük sahibi kurumsalmedya organlarının yok olmasıyla birlikte (bir kaçı hariç), teknoloji ile birlikte tek prensibi ‘duyurmak’ olan ancak “özgür’’ bir mevsime sahip bir medya alanı doğmaktadır.Sosyal Medya varolsun,bir çok “sırt sönülmüş” habere bu yolla ulaşılabiliniyor.Halk Direniyor ve bu direnişin onuru, Türkiye’nin gururu olmaya devam ediyor... #DireneDireneKazanacağız söylemi dillere pelesenk olurken, #DirenGeziParkı  ‘Trend Hashtag’ olup toplumun heyecanını milyonlarca insanla paylaşıyor. 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums