AK PARTİ İKTİDARINA ALTERNATİF OLMAK

  • 28.02.2013 00:00

 AK Parti 2002 yılı seçimleri vasıtasıyla, Türkiye’yi yönetme gücünü kazanmıştır. Günümüze kadar, on yılın yönetiminden sorumlu olan AK Parti iktidarının siyasal yöntemlerinden hoşnut olmayan çeşitli gruplar bu partinin alternatifini oluşturamamış, üç genel seçim boyunca oy oranının artmasını önleyememiştir.

 
İktidarın en güçlü rakibi, örgüt ve halk desteği göz önüne alındığında Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Ancak seçim sonucuna göre birinci ve ikinci olan bu partilerin aralarındaki oy farkı, AK Partinin siyasi gücünün en büyük göstergesidir.
 
Geçtiğimiz günlerde bu iktidarın gücüne zarar vereceği düşünülen olaylar yaşandı. Bu olaylar; AKP ve siyasi gücü göz ardı edilemeyecek olan Fethullah Gülen Cemaati’nin arasında çıktığı söylenen çatışma ve Başbakan Erdoğan’ın çok kötü olduğu söylenen sağlık durumudur. Türkiye kamuoyu tarafından seslendirilen bu son iki gelişme, muhalif kesimler tarafından memnuniyetle karşılandı. Siyasi yükselişi ve iktidarı sarsılamaz ve engellenemez denilen AKP hükümetinin zarar görmesi için bir iç dinamik formu oluşturmaktaydı.
 
Bu iki tartışmaya verilen muhalif tepkileri şaşırarak takip ettim. Demokratik yöntemlerle yıpratılamayan bir iktidarın, beklenmedik gelişmelerle zarar görmesini bekleyen bir toplum kesimiyle karşılaştım. Seçim zaferleri göz önüne alınarak, uzun süre iktidarı süreceği söylenen bir partinin nasıl yenilgiye uğratılabileceğine dair, kendimce bir yöntem algoritması oluşturmaya çalıştım.
 
Öncelikle, siyasi zemini en sağlam olduğu görülen CHP’nin üzerinden anlatmaya çalışacağımı belirtmeliyim. İktidara görece en yakın siyasi güce sahip olan bu partinin Sol ideolojiden devşirilmiş bir Sosyal Demokrasi söylemi olduğunun altını çizmekle başlayabiliriz. Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde daha da öne çıkarılan bu siyasi yönelim, örgütte istendiği ölçüde yer bulamamıştır. Benim bireysel görüşüm: toplumun CHP’ye oy veren kesimi dâhil olmak üzere, sosyal demokrasinin kapsamını tam olarak bilmemektedir. Bu durum, her ne kadar aşılmaya çalışılsa da, partinin söylemlerinin halka ulaşmasına olanak vermiyor. Ancak, partinin yönetim kademesi bu durumu fark etmiş olacak ki, ilgili kitaplar, kaynaklar ve eğitimler vasıtasıyla, öncelikle örgütünü, sosyal demokrasi ve projeleri konusunda eğitmeyi amaçlamıştır. Benimsenen sosyal demokrasinin anlatılamaması durumu, daha da vahim bir sunuca neden olur. Örneğin, işçiler karşısında patronun yanında olan ve sonuna kadar patronu kollayacak olan sağ, liberal bir partiye işçilerden ve emeklilerden yoğun ve üstün gelen bir destek var. Bu sonuç, sağ ve sol kavramlarının insanların zihinlerinde olgunlaşmadığını düşündürebilir. Kişisel hakların ve koşulların geliştirileceğini iddia etse dahi, sol ideolojinin toplumun alt katmanlarında bile kötü bir ünü olduğunu kanıtlamaktadır.
 
Benim bireysel düşüncem, CHP’nin sosyal demokrasi terimini kullanmasına ihtiyacı yoktur. Hatta bana göre partinin, halkın zihnindeki “Sol Parti” imajını yıkmak için çaba sarf etmesi daha yararlıdır. Çünkü hem sol ideoloji toplumda negatif bir ün, önyargı oluşturdu, hem de günümüz siyasi zemini ne kadar çabalarsa çabalasın, liberal ekonomik politikaların dışına çıkamayacaktır. Yani sol bir parti olması olanaksızdır. CHP, iktidar dahi olsa, ne tam anlamıyla sol bir parti olabilecek ne de sol kanattan ilerlediğini öne sürerek kendisine yeterince destek bulabilecektir.
 
Mutlaka her partinin bir ideolojik yönelimi olmalı, bu zorunluluktur. Ancak, CHP’nin öne sürdüğü politikaların, sosyal demokrasi konu başlığından çıkarıldığında etkisiz kalacağını kim söyleyebilir. Günümüz Türkiye’sinde seçim vaatleri ele alındığında, Hak ve Eşitlik Partisi, MHP de dâhil olmak üzere, milliyetçi sağ partilerin dahi sosyal demokrat projelere yer verdiğini gözlemleyebiliriz. Bu durum, sosyal demokrasi düşüncesinin, devletin hizmet etme sorumluluğunun gelişmesinde ön koşul olmadığının akla gelen ilk örneğidir. Yani halkın zihninde, hizmet eden devlet sol devlet değildir. Bana göre CHP’nin büyük adımlar atmak için, sol ve sosyal demokrasi terimlerine ihtiyacı yoktur. Hizmet, vizyon, amaç ve başarı esastır.
 
Medya, siyasetin topluma ulaşmasında en önemli enstrümandır. CHP, bu enstrümanın AK Partinin tekelinde olmasından şikâyetçi, bu iddia tartışılabilir. Ancak öyle olduğunu varsaydığımızda dahi, internet medyası, reklam verilebilecek alanlar, sosyal medya, teknolojik iletişim alanları ve meydanlar muhalefet partisinin emrindedir. Bu çalışmalara bütçe oluşturmak adına çeşitli organizasyonlar ve ulusal bağış kampanyaları düzenlenmesi, kamuoyunu olumlu biçimde etkileyecek bir hareketlenme yaratabilir. Örneğin Bülent Ecevit DSP’si, partiye bütçe oluşturmak için promosyon ürünlerini satışa sunmuş, bu yolla ciddi bir kaynak oluşturmuştur. Ayrıca olumlu sonuçlar doğuracak siyasi bir rüzgâr ortaya çıkarabilir.
 
Tek tek ele alınarak, iktidarının siyaset haritası çıkarılmalıdır. Dış politika, iktisat, sağlık, sosyal politikalar, eğitim, belediyecilik gibi alanların ayrı ayrı değerlendirmeye tabi tutulması ve topluma ayrı ayrı argümanlar, örnekler sunularak anlatılması, zihinlerden hızlı bir biçimde silinmemesine ve eleştirilerin başlıklar altında benimsenmesine neden olacaktır. Güncel konulara, sadece bir kaç saat gündemde kalacak tepkiler vermek, insanların verimli eleştirileri unutmasına neden olabilir.
 
Daha önce, sol söylemine ve CHP politikalarına önyargıların olduğunu söylemiştim. Bu durumda izlenmesi gereken en önemli yöntemin, önyargılarla yüzleşmek olduğunu düşünüyorum. Hatta Başbakan Erdoğan’ın da bu yöntemle zihinlerdeki olumsuz izleri silebildiği görülebilir. Milli Görüş siyasetinden gelen biri olması nedeniyle toplumdaki olumsuz önyargıları silmek için, “Milli Görüş gömleğimi çıkardım” ve “değiştim” ifadelerini kullanmış ve insanların algılarının değişmesini sağlayabilmiştir. CHP’nin de dine bakışı ve sol ile ilgili önyargıları, önyargılarla yüzleşerek kırabileceğini düşünüyorum. Örneğin, toplumun Kılıçdaroğlu’nun liderlik vasıflarına dair eleştirilerine, açık bir şekilde cevap vermesi yararlı olabilir. Aksi taktirde, düşünceler değişmeyecektir.
 
Ayrıca, CHP’nin bulunduğu konumda alternatif politikalar üretmesi ve bunları topluma benimsetmesi kadar önemli olan bir şey daha var. Siyasi bir parti olarak, rakiplerinin ideolojik zeminlerine zarar veremeden, onların ürettiği günlük argümanlara karşı argüman üretmektedir. Bence insanlara, neden MHP, AKP, DP, BDP ya da TKP’ye değil de CHP’ye oy vermeleri gerektiğini anlatmalıdır. Siyasi söylemler, bilimsel kuramlar çerçevesine oturtulmalıdır. Örneğin MHP’nin ideolojik duruşunun geçersiz olduğunu ya da AKP’nin ne kadar sosyal hizmetler vaadinde bulunsa da, ideolojik konumunun bunlara izin vermeyeceğini anlatmalıdır. Diğer partilerin ideolojilerindeki çelişki ve eksikleri ön plana çıkararak, kendi yöntemlerini yüceltmek yolunu seçebilir.
 
Kuşkusuz, ulusal siyaseti etkileyen en önemli faktörlerden birisi de dış politika ve dış destektir. Ak Parti’nin başarısında, bu faktörlerin etkisi göz ardı edilemez. Bu yüzden iktidara aday olan bir partinin, Amerika Birleşik Devleti ve Avrupa gibi dış etkenlerin çıkarlarına zıt gelen politikalar üretmesi düşünülemez. Hatta Hükümet’imize yabancı basının son zamanlarda artan övgüsünü de dış destek kapsamında değerlendirebiliriz. Tümüyle uluslararası desteği sağlamanın da bana göre iki adımı var. Birincisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin yükselen ya da engellenemeyecek halk desteğine sahip olması, ikincisi iktidara aday olacak bu partinin, NATO ya da ABD’nin çıkarlarına zarar vermeyeceği taahhüdünde bulunmasıdır.
 
Sonuç olarak, AK Parti’nin günümüzde sahip olduğu başarının sürekliliği konusunda kötümser olduğumu belirtmeliyim. Bana göre CHP gibi potansiyeli olan bir parti yönetimi devralabilir. Özellikle Tek Parti iktidarının icraatlarını ve darbe mazlumlarını siyaset malzemesi yaparak gücüne güç katan bu partinin, bu on yıllık iktidarında yaptıkları da ileriki safhada çok konuşulacaktır. Sistemli bir propaganda eksikliği çeken CHP’nin kullanabileceği argümanlar, her gün daha da artmaktadır. ÖSYM skandalı, Kaset Komploları, Hızlı Tren kazası, tutuklu gazeteciler, faili meçhuller ve eğitim sisteminin ağlanası hali, asker ve siyasetçilerin itibarsızlaştırılması konuları derken bir de Sivas Katliamı Davası’nda zaman aşımı uygulandı. Maalesef bunlar sadece muhalefetin kullanabileceklerinin bazılarını oluşturur. Hükümet tüm bu malzemeleri siyaset sahnesine sunarken, muhaliflerden sadece analitik ve stratejik kabiliyetlerini göstermeleri beklenmektedir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums