- 20.10.2015 00:00
Kansere neden olan GDO’lu pirinçleri ülkeye sokanların, bakanlar ve milletvekillerince korunup, bunu haber yaptın diye, hakkımda açılan “darbe” davası, nihayet başladı.
Başlar başlamaz da mahkeme “Milli Güvenliğe dokunacak beyanlarda bulunulabilir” gerekçesiyle yayın yasağı koydu.
Son yıllarda, hükümeti zor duruma düşürecek her olaya, yayın yasağı getirildiği için, bu karar da şaşırtıcı olmadı.
Yasak gereği, mahkemeye de saygımızdan, ilk duruşmada neler olduğuyla ilgili detaylara, “şimdilik” kaydıyla girmeyeceğim. Yasağı ihlal etmeden, şunu belirteyim.
İddianame okunmadan, duruşmaya geçildi. Müştekiler, yani AKP’li işadamları ve avukatları, fark etmediğimi zannettiler ama mahkeme başkanı ve hâkimleri satır arasında “üstü kapalı” tehdit etmekten de geri durmadılar.
Bir dava düşünün, AKP’li müştekiler, mahkeme heyeti karşısında bacak bacak üstüne atıp oturuyor. Kahkaha atıyorlar ama uyarılan ben oluyorum.
İddianamedeki skandal belge ve bilgiler…; Savcının telekonferans yöntemiyle ilk ifademi aldığında bana sormadığı soruları ifademe kopyalayıp yapıştırması, kumpas kurması…
“Devletin imkân ve araçlarını kullanıp hakaret ettin, emniyet teşkilatının hiyerarşisine aykırı davrandın, emniyet mensuplarını pasifize ettin, …” gibi skandal soruları ifademe “ustaca” koyması gibi yüzlerce detay…
48 saat uykusuz bırakılıp, bir gecede İstanbul’dan Mersin’e, kara yoluyla götürülmem, dinlenmeden, uyumadan hâkim karşısına çıkarılmam, 10 saat mahkemede duruşmayı takip etmem gibi detaylara da girmeyeceğim.
Daha doğrusu giremiyorum; kansere neden olan GDO’lu pirinç davasında yayın yasağı alındı.
Bugün, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve Sayın Devlet Bahçeli’ye hatırlatmak istediğim bazı konular var. Her iki partinin de Mersin vekillerinin, bu olayı genel başkanlarından saklamak için çaba içine girmeleri. Nedenini şimdilik bilemiyorum ama her iki genel başkan da bu yazımın ardından, vekillerine gerekli soruları soracaktır. Bundan eminim. Yolsuzluk ve rüşvet karşısındaki duruşları bana bu inancı veriyor.
Bilim adamlarının, “GDO’lu ürünler sonrası kanser oranları yüzde 80 arttı” dedikleri bir ortamda, Türkiye’nin güneyinden, ithalat yoluyla ülkemize tonlarca GDO’lu pirinç sokuluyor. Hükümete yakın işadamlarınca…
Sonrasında, olay 17-25 Aralık soruşturması gibi kapatılıyor. Mersin’deki GDO’lu pirinç skandalı, 17-25 Aralık’ın bire bir kopyası. Nasıl mı?
17-25’te ne olmuştu? Yolsuzluk ve rüşvet iddiaları ortaya çıkınca, Ankara ayağa kalktı. Önce savcılar değiştirildi. Sonra polisler açığa alındı. Mahkeme kararları hiçe sayıldı. Dört bakan kurtarıldı. Ardından, soruşturma yeni savcılara kapatıldı. Çikolata kutusun da ki paralara, “hediye” denilerek.
Mersin’de ne olmuş dersiniz, Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Bahçeli? Hakkımda dava açıldığı için iddianameyi okuyarak, çok bilgiye sahip oldum. Savcı kaş yapayım derken göz çıkarmış ve farkında olmadan tüm suçları iddianameye koymuş. Mahkeme de bunu kabul etmiş.
17-25 Aralık öncesi Mersin’de de bir yolsuzluk soruşturması yapılıyormuş. Burada da dört bakanın ismi geçiyor. 17-25 Aralık ortaya çıkınca, iktidar tüm Türkiye’de olduğu gibi, buradaki olay da ortaya çıkmasın diye harekete geçmiş. Önce Mersin’de ki savcı değiştirilmiş. Sonra polisler görevden alınmış. Sonra ihraç edilmişler. Sonra yeni savcı gelip, bakanların da ses kayıtlarının olduğu soruşturmayı, “suç yok” diye kapatmış. Deliller imha edilmiş, “suç var” notuna rağmen.
Bu soruşturmayı yapan polisler hakkında “darbe” davası açılmış. Savcı ve hâkimleri de HSYK şuan inceliyormuş. Bir haber yaptığım için de, benim adım da bu “darbe” davasına eklenmiş.
Tüm bunlar sizlere çok tanıdık geldi değil mi? Tıpkı 17-25 Aralık’ta yaşananların bire bir aynısı.
Sayın Bahçeli… Sayın Kılıçdaroğlu…
Mersin’in 17-25 Aralık’ı, GDO’lu pirinç dosyasıyla ilgili Mersin vekillerinizin sizlere bugüne kadar bilgi vermeyip, konuyla ilgilenmemeleri sizlere de enteresan geldi mi?
Türkiye’de, GDO’lu ürünler nedeniyle kanserin yüzde 80 arttığı açıklamalarının yapıldığı bir ortamda, Mersin vekillerinin sessizliği, beni düşündürüyor. Umarım bilgisizlik ve dikkatsizliktir nedeni.
Bu skandaldan, haberinin olmadığını düşündüğüm Sayın Fikri Sağlar’a ise Mersin milletvekili olarak büyük bir görev düşüyor.
Susurluk ve Dolmabahçe görüşmesindeki cesur çıkışını, toplumun sağlığıyla oynayan bu dosyada da göstermeli. Çıkıp tüm gerçekleri kamuoyuyla paylaşmalı. Bu davada istemediği kadar bilgi ve belge var. Cumhuriyet tarihinin en büyük skandallarından biri Mersin’de çünkü.
Dikkatinizi çekmiştir. HDP yetkililerine bir çağrım olmadı. Çünkü bu olayın müştekilerinden biri HDP Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat. Hakkımda savcıya suç duyurusunda bulunmuş. Savcı da suç duyurusu üzerine, “darbeye teşebbüs etti” diye dava açmış.
Ne alaka dediğinizi duyar gibiyim. Bu konuyu uzun uzadıya konuşacağız.
Davanın ileriki duruşmalarında Fırat’la yüz yüze gelmeyi çok istiyorum. Birilerinin bazı konularda kendisine nasıl yanlış bilgi verdiğini öğrenmesi açısından. Şimdilik GDO’ya birazcık ara.
(Yüksek Güvenlikli Silivri Cezaevi)
mbaransu@gmail.com
Yorum Yap