Okuyun ama gülmeyin!

  •  

 Nur topu gibi bir davam daha oldu. Bir haber yapıp, hükümeti devirmeye teşebbüs etmişim. Silahlı terör örgütü üyesiymişim. Ülkenin, hukukun geldiği duruma üzüleyim mi güleyim mi bilmedim. “Darbe” girişiminin ayrıntısını Taraf’ta okuyacaksınız.

Darbe hikâyesini” en baştan anlatayım. Yorumu sizlere bırakayım.

2013 yılı yaz aylarıydı.. “İstikşafi” görüşmelere de katılan bir isme yakın bir AKP’liyle evinde buluşmuştuk. Başbakana ekonomik konularda da yakın olan bir isim.

Evinde, Ankara’dan, siyasetten konuşunca bana GDO’lu pirinç operasyonundan bahsetti. “O da ne,” dediğimde benimle dalga geçti. “Senin gibi biri nasıl bu konuyu atlar” demeyi de ihmal etmedi.

Dört ay önce, HürriyetVatan gazeteleri dâhil, medyaya yansıyan operasyonu anlattı. 10 gün boyunca gazetelerde çarşaf çarşaf yer alan haberi atlamıştım. Haberlerin ekonomi sayfalarına yansımasından olsa gerek.

Operasyonun nasıl kapatıldığını anlattı. “Reisi”, yani dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ı bazı bakanların yanıltıp, yönlendirmeye çalıştığını söyledi. Söylediği bakanları sevmiyordu. Aynı isimler, 17-25 Aralık soruşturmasında da karşımıza çıktı.

Bu ismin anlattıkları, “Ankara’da yine Bizans oyunlarının” sahnelendiğini gösteriyordu.

Danışmanın” evinden ayrıldıktan sonra, internette küçük bir araştırma yaptım. GDO’lu pirinç haberiyle ilgili tüm ayrıntılar, Hürriyet ve Vatan gazetelerinde Nisan 2013’te kamuoyuna duyurulmuştu. Geriye yazılacak iki ayrıntı kalmıştı.

İşte bu ayrıntıları 30 Temmuz 2013 günü, Taraf’ta haberleştirdim. “Sayın Başbakan, dört ay önceki GDO’lu pirinç operasyonuyla ilgili bazı bakanlarınız yanlış bilgi veriyorlar” dedim. Konuyu, Hürriyetgazetesi haberleştirdiği için “olaya Aydın Doğan ismini karıştırıp, bakanlar, işadamlarıyla ilişkilerini perdeliyorlar” dedim.

Bir gün sonra da eski bakan Hüseyin Çelik’i arayıp “danışmanın” onun hakkındaki iddialarını kendisine sordum. Çelik, pirinç operasyonuyla ilgili bazı bakanları aradığını doğruladı. “Savcılık bir hata yapmış, haksızlık yapmış, işadamlarını tanıyorum bu kişilerin suçlu olduklarına inanmıyorum” dedi. Bunu da 31 Temmuz 2013’te haberleştirdim Zafer Çağlayan ve Muammer Güler ismi bu soruşturmada da geçiyordu.

GDO’lu pirinçle ilgili yaptığım haber, bundan ibaretti.

Haberdeki bir isim, hakkındaki iddiaları yalanlayıp, beni mahkemeye verdi. İstanbul’da dava açılmasını beklerken Mersin’de açıldığını duyduk. Bu da hukuksuzdu. Uzatmayayım. Davaya çağrılmayı beklerken mahkemeye gidemeden, davayı kaybettiğimi öğrendik.

İftiradan beraat vermiş mahkeme. Hakaret gerekçesiyle para cezasına çarptırmış beni. Bu ayarlanan mahkemenin kararını hemen anladık. Ertelenen davalarım vardı, alelacele kararla onların önünü kesmiş.

Mahkeme kararına göre, hakaret gerekçesi ise şu; “İşadamı soruşturmada dinlenmemiş ama ben dinlendi diyerek hakaret etmişim. İftira ise yokmuş.

Mahkemenin bu kararına itiraz ettik. O işadamının mahkeme kararıyla dinlendiğinin belgelerini dilekçeye ekleyip, Yargıtay’a gönderdik.

İşte Yargıtay’a gönderdiğimiz o belgeler ve haberim “terör örgütüne üye olmak, hükümeti devirmeye teşebbüs etmek” suçlaması olarak iddianameye dönüştü.

Kansere neden olan GDO’lu pirinç haberi yapmak mahkemenin yanlış karar verdiğiyle ilgili Yargıtay’a itiraz için belge sunmak, “darbe” suçu olmuştu.

Savcılık, 435 sayfalık iddianame hazırlamış. Savcıya göre haberimle hükümeti zor durumda bırakmışım. Haber dünya basınında yer alıp, eleştiriler sonucu hükümet istifa edecekmiş ve darbe tamamlanacakmış.

Gülmeyin… Vallahi aynen böyle diyor savcı. Benden aylar önce GDO haberini yazan Hürriyet ve Vatangazetelerini ise atlamış savcı. Örgüt arkadaşlarım olarak, onları da mahkemede ben ihbar edeceğim!

GDO’yla ilgili fazla bilgim olmamasına rağmen, hakkımda açılan dava ve okuduğum iddianame ile fazlaca bilgi sahibi oldum. 17-25 Aralık sonrası, Mersin’deki soruşturma dosyası imha edilmiş. Kapatılmış. Savcısı değiştirilmiş. Üç bakanın da ismi geçiyor.

AKP iktidarı benden intikam almak için bu davayı açtırsa da güvendikleri savcı, kendilerini “ipe” götürecek, o imha edilen belgeleri “delil” diye iddianameye koymuş. Sanırım Ankara, savcının bu dikkatsizliğinin hesabını kendisinden soracaktır.

Savcı acele edip iddianameyi hazırladığı için, iddianameden sonra kamuoyuna yansıyan bir gerçeği de atlamış. Savcıya göre GDO’lu pirinç palavra… Ancak geçen hafta MHP’li bir vekilin soru önergesine cevap veren bakanlık, GDO’yu da, soruşturmayı da kabul etti.

Yine savcının müşteki diye ifade aldığı işadamının diğer mallarına MASAK tarafından geçen hafta el konulduğunu hücremde, gazetelerden okudum.

Hakkımda hazırlanan iddianame evlere şenlik. 17-25 Aralık, MİT TIR’larını soruşturması Dışişleri Bakanlığı’ndaki skandal Suriye toplantısı kaydı gibi onlarca olay, örgüt eylemlerim olarak dosyaya konmuş.

Savcı aynen şöyle demiş iddianamede; “Baransu, 17-25 Aralık sonrasında yapılan birçok operasyonda, destek mahiyetinde açıklamalar yaptığı için örgütün hiyerarşik yapısı içerisinde bulundu…

Gülmeyin… Aynen böyle.

Savcıya göre, “17-25 Aralık operasyonu, hükümete karşı yapılan darbe girişimiymiş”. “Sözde yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasıymış.

Elif Çakır’dan Nagehan Alçı’ya yüzlerce yandaş ismin de tweetleri, delil olarak iddianameye konmuş. Hattâ Yeni Şafak gazetesinin çay lekeli “belgeleri” de deliller arasında. Ne alaka demeyin, ben de mahkeme de soracağım.

Yerim kalmadı, buna benzer yüzlerce skandalı yazamıyorum. Bu iddianameyi Türk basınının ellerine havale ediyorum. Örgüt arkadaşlarım “Hürriyet ve Vatan” gazeteleri de bu iddialara bakabilir.

Kimbilir, GDO haberini yapan gazete patronu Aydın Doğan’ı da “darbe” suçlamasıyla bu davaya katabiliriz… Belki de amaç bu.

Unutmadan savcı atlamış, ben hatırlatayım. Haberimden sonra Tarım Bakanı Mehdi Eker bir “cevap ve düzeltme” yazısı göndermişti. Yayımladık. Eker, savcılık makamından önce harekete geçerek, soruşturma başlattıklarını, GDO’lu pirinçlere el konulduğunu söyledi. Bu durumda Bakan Eker  de “terör örgütü üyesi” olup hükümet içinde “cunta” kurarak, hükümeti devirmeye teşebbüs etmiş olmuyor mu? Benimkisi de merak işte Sayın Savcım.

Son olarak muhalefet partilerinin Mersin milletvekillerine bir sözüm var. Mersin’de en az 17-25 Aralık soruşturması kadar önemli olan bu dosyayla neden ilgilenmediniz bugüne kadar? Memlekete kanserli pirinç sokulurken, iktidar yanlısı işadamı diye soruşturma kapatılırken siz ne yapıyordunuz CHP ve MHP’nin Mersin vekilleri?

NOT: Meslektaşım Ahmet Hakan’a büyük geçmiş olsun. Tıpkı Hrant Dink gibi geliyorum diyen bir skandaldı. Allah sevdiklerine bağışlasın. Bu son olur inşallah.

(Yüksek Güvenlikli Silivri Cezaevi)

mbaransu@gmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • Mustafa uludoğan
    Mustafa uludoğan
    5.08.2013 12:18

    Keşke seninde hangi mahvilden yönetildiği görebilseydik...

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums