Uludere ‘Devlet’ demek

  • 7.02.2015 00:00

 Sanırım dört yıl önceydi. Saatler gece yarısına yaklaşıyordu. Twitter hesabıma bir ileti düştü. Adını şu an hatırlayamadığım “Encü” soy isimli bir genç, “Uludere’de bir saat önce Türk jetleri ailelerimizi çoluk çocuk demeden bombaladı. Onlarca ölü var” diyordu.

Tam uyumak üzereyken gelen bu mesaja inanmak istememiştim. Yine de bu mesajı RT yaptım. Başına da şu notu ekledim: “Eğer bu iddia doğruysa sabah yer yerinden oynar.

Yastığa başımı koydum. Uyuyamıyordum. Aklımda gelen mesaj, doğru olma ihtimali… Sabahı zor ettim.

İlk işim, konuyu araştırmaktı. Sosyal medyada da olay doğrulanıyordu. Hattâ katliam fotoğrafları tweetlere düşmüştü. 2. Ordu Komutanlığı, Diyarbakır Kolordu, Uludere’deki askerî birlik derken son olarak kaymakamlıkla görüştüm. Haber doğruydu, ölü sayısı 35 olarak bildiriliyordu.

Asker, sivil tüm görüştüğüm isimler olayı kabul ediyor. Açıklama için Ankara’yı, hükümeti işaret ediyorlardı. Hükümet sessizdi.

Genelkurmay’la da temasa geçmiştim. Tüm kapılar kapanmış, telefonlarımıza çıkan olmamıştı. Belli ki onlar da sessizlikle olayı doğruluyordu.

Katliamın üstünden 20 saat geçmiş hükümet, medya sessizliğe bürünmüştü. Hüseyin Çelik partisi adına medyanın karşısına çıktı. Katliamı kabul etti, “hata” dedi. Penguen yayını yapan medya Çelik’in kabulüyle Uludere’yi görmeye başladı.

Herkes rutini konuşurken, ben “bu nasıl bir hata ki içinde 20 çocuğun bulunduğu 34 kişi öldürülmüştü” detayının peşine düştüm. Saatler içinde onlarca askerî, sivil isimle konuştum. Tüm öğrendiğimiz bilgilerin detaylarını gazetedeki okurlarımızla paylaştık.

Özellikle Genelkurmay ve 2. Ordu Komutanlığı’ndaki kaynaklarımız istihbaratta MİT’i işaret etmişlerdi. Ayrıntıya gerek yok, üç buçuk yıl önce tüm bu gelişmeleri Taraf’ta yazmıştık.

Haberin çıktığı gün bir haftadır hasta olan dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Cuma namazı için camiye gitmiş, namaz sonrası kameralar karşısına geçmişti.

Haberimi sert sözlerle yalanladı. Şahsıma “böcek, cambaz” türü hakaretlerde bulundu. Ardından da MİT’in olayı yalanlayacağını söyledi. Birkaç saat sonra MİT açıklama yapıp haberi yalanladı. “İstihbarat bizden gitmedi. Taraf’ın istihbarat notları doğru değil” denildi.

Sonrasını hepimiz biliyoruz. Özür için Sayın Emine Erdoğan Uludere’ye gönderildi. Ölenlerin yakınlarına tazminat kararı çıkartıldı. Sivil savcılık olayı soruşturmaya başladı. Önemli bilgi belgeye ulaşılınca dosya ellerinden alınıp askerî savcılığa verildi. “Devletin âli menfaatleri gereği” sorumlular ortaya çıkmasın diye askerî savcılık dosyayı kapattı.

Sonrasında TBMM’de Uludere komisyonu kuruldu. Komisyon önemli işlere imza atacağı sırada “devletin gizli belgeleri” denilerek belgeler saklandı. AKP’nin çoğunluğuyla da “sorumluları bulmak namus borcumuzdur” denilen dosya komisyonda kapatıldı.

Komisyon üyelerinden bazıları kendilerinden gizlenen belgelerle ilgili Radikal’den Ezgi Başaran’a konuştular. CHP’li ve MHP’li üyeler; “Gizli denilip sadece okunan ve bize verilmeyen belgeler Baransu’nun yazdıkları ile aynı idi” diyerek Uludere’nin kapatıldığını söylediler.

Komisyon, raporunu kamuoyuna açıkladı. İsim vermeden bir istihbarat kurumundan bahsediliyordu. CHP bu rapora ek ikinci bir rapor yazıp kamuoyu ile paylaştı. Taraf’ın ve benim yazdıklarımdan daha fazlası bu raporda yer aldı.

Bu kadar ayrıntıyı neden mi yazdım? Türkiye’nin gözü önünde gerçekleşen bu katliamın da sorumlusu olarak beni suçladılar. 34 insanın katili devlet eli ile korunurken, katiller adaletten kaçırılırken gerçekler ortaya çıksın diye yazı yazan bir gazeteci suçlanıyor.

MİT, hakkımda üç sayfalık suç duyurusunda bulunmuş. Geçen hafta savcılığa gittim. Savcı Bey, MİT’ten gelen yazının tamamını okudu. Son iki satırı hariç MİT olaydaki sorumluluğunu kabul etmiş. Ya savcılığa gönderdikleri belgenin farkında değiller ya da birileri Hakan Fidan’a çok fena komplo kurmuş.

Savcı Bey’e “Başka belge var mı” diye sordum, “Hayır hepsi bu” dedi. Savcı Bey’e; “MİT’in yazısında son iki satırı hariç yazdıklarım doğrulanıyor. Son iki satırda böyle bir istihbarat yok haber yalan deniliyor. Önce karar vermeliler, haberim doğru mu, değil mi? Son iki paragraf doğru ise ben niye buradayım? Demek ki yazdıklarım gizli bilgi, belge değilmiş” dedim.

Savcı Bey’de duruma bir anlam veremedi. Uludere ile ilgili bugüne kadar yaşananları Savcı Bey’e anlattım. Meclis komisyon raporunu gösterdim hakkımda suç duyurusunda dahi bulunulamayacağını söyledim.

Savcı Bey dakikalarca düşündü. Bir MİT yazısına baktı, bir bana bir de MİT’in suç duyurusunda yazdığı son iki satıra. Düşündü, düşündü, düşündü.. dakikalarca düşündü, işin içinden çıkamıyordu. Sonra dalıp gitti. Ağzından “Sizi dışarı alayım” cümlesi çıktı.

Dışarı çıktık. Yirmi dakika sonra cezaevi görevlisi, askerler aracılığıyla tutuklanma istemi ile mahkemeye sevk edildiğim bilgisini iletti. Gözlerime bakacak cesareti yoktu sanırım. Hukukun olmadığı bir ülkede şaşırılmayacak bir durumdu.

Mahkemede benzer ifade verdim. Tutuklama istemi reddedilip “yurtdışına çıkış yasağı” ile bu dosya kapsamında serbest bırakıldım.

Düşünün, çoğu çocuk 34 insan hata denilerek katlediliyor. Katiller devletin içinde. Devlet katliamı yapanları koruyor, dosyalarını kapatıyor. 34 insanın katili ile ilgili haber yapan ve kamuoyunu bilgilendiren, sorumluların bulunabilmesi için yargıya ışık tutan bir gazeteci tutuklanmak isteniyor. Hukuk cinnet hâlinde…

Bu kadar ayrıntıya neden mi girdim? Bir önceki Meclis Uludere Komisyonu’unda katliam AKP eliyle kapatılmıştı. CHP, MHP ve HDP sorumlular ortaya çıksın diye mücadele etmişlerdi. Şimdi onlar için görev zamanı. MİT hakkımda suç duyurusunda bulunmak için savcılığa üç sayfalık “Gizli” damgalı rapor göndermiş. Ne gönderdiklerinin, belgede ne yazdıklarının farkında bile değiller. Uludere katliamındaki sorumluluklarını kabul ediyorlar.

CHP, MHP ve HDP’li sayın vekiller, savcının bana gösterdiği ve tamamını okuduğu bu üç sayfalık “Gizli” damgalı MİT suç duyurusu, ifade verdiğim dosyadan asla kaybolmamalı. Bu rapor muhalefetin namusu. Uludere’yi ifşa eden ama neyi ifşa ettiklerinin farkında bile olmayan insanların tekrar soruşturulması için bu rapor Meclis gündemine taşınmalıdır.

Katliamda yakınlarını kaybeden HDP Milletvekili Sayın Ferhat Encü’nün de bu raporun peşini asla bırakmaması gerekiyor.

Uludere demişken… Sayın Abdullah Gül, başdanışmanınıza bir kitap yazdırmıştınız. Kitabı okudum. Selam çakmadığınız hiç kimse kalmamış. Uludere ile ilgili kitapta tek satır yok. Sahi o gece, o hafta neler oldu?

Merak işte, insan hayret ediyor…

Uludere demek “Devlet” demek…

mbaransu@gmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums