- 24.03.2014 00:00
Niğde’nin Ulukışla ilçesinde bir polis, bir asker ve bir vatandaşın öldürüldüğü saldırı eylemi, yoğun seçim gündemi içerisinde yeterince tartışılmadı. Atamayla göreve getirilen İçişleri Bakanı Efgan Ala, saldırganların, Hatay’dan bir ticari taksi ile İstanbul’a gitmek için anlaştıklarını söyledi. Hedef İstanbul’muş ama yolda jandarma kontrolü ile karşılaşınca plan akamete uğramış.
Bu açıklamaya rağmen akla takılan bazı sorular var; Eylemin planlayıcısı kim? Siyasi amacı ne? Türkçe bilmeyen teröristler, yanlarına bir kılavuz almadan Hatay’dan kalkıp İstanbul’a nasıl eyleme gidiyorlar? Eylem, Türkiye’yi bekleyen zor günlerin işaret fişeğini mi ateşleyecekti? Daha da önemlisi, yakalanan eylemciler dışında, yakalanamayan ve şu an kanlı eylem planları yapanlar var mı?
Bu olay, Suriye’ye silah taşıyan MİT TIR’larının jandarma engeline takılmasına ilginç bir şekilde benziyor. Suriye’deki ateşe odun taşıyan MİT’e mukabil, Türkiye’yi yangın yerine çevirmeye çalışanların kanlı planları. Biri Suriye’ye gidiyor, diğeri Suriye’den geliyor.
Hatay’ın, Suriye sınırından giriş yaptıkları öğrenilen ve El-Kaide’ye bağlı, Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) adlı terör örgütüyle bağlantılı oldukları tahmin edilen saldırganlardan 18 yaşındaki E.S. ve aynı yaştaki E.A. Arnavutluk, 23 yaşındaki Ç.R’nin ise Kosova vatandaşı olduğu anlaşıldı. Üzerlerinde üç Kalaşnikof tüfek, iki tabanca ve yedi tane de el bombası çıktı.
El Kaide bağlantılı IŞİD, Ortadoğu’da taşeron bir örgüt. ABD’nin, Irak’a müdahale etmesi sonrasında Irak’ta kurulan Irak El Kaide’si, Sünnileri koruma kılıfı altında Irak’taki Sünni grupları terörize etti. Şii siyasi kazanımların ardından, 2012’nin yaz aylarında Suriye’ye transfer edildi. Suriye’deki El Kaide bağlantılı IŞİD ve El Nusra cephesi gibi radikal gruplar sayesinde ılımlı Suriye muhalefeti yok edildi.
Eylül 2013 ayından bu yana IŞİD denen yapı, Hatay sınırı yakınlarındaki Afrin Kürt mıntıkası civarında bulunmaktaydı. Yani TIR vakaları olduğunda bu örgüt, Reyhanlı sınır bölgelerine yakın bir konumdaydı. MİT’in silah yardımlarının kendilerine ulaşmadığının Türkmen gruplarca açıklanması sonrasında bu silahların bölgedeki radikal gruplara ulaşmış olabileceği tartışmaları yapılmıştı. Ulukışla olayında kullanılan silahların, mermilerinin Türkiye üzerinden Suriye’ye taşınmış olma ihtimali çok yüksek.
Ocak 2014’te, TSK sınıra yakın bir bölgede IŞİD konvoyunu vurdu. Bu bir uyarı mahiyetindeydi. Ancak kimi çevrelerce bu adım TSK’yı Suriye’ye angaje ederek, AKP hükümetinin üzerinde yolsuzluklar nedeniyle oluşan siyasi ve hukuki baskıları azaltmayı hedefliyordu. O günden bu yana TSK’yı Suriye’ye müdahil kılmaya yönelik senaryolar geçerliliğini kaybetmedi. IŞİD ise hâlâ AKP’nin aradığı ortamı hazırlamaya aday en güçlü taşeron aktör. Son olarak, ne olduysa Afrin- Azez mıntıkasını terk ederek faaliyetlerinin odağını Fırat’ın doğusuna Ayn El Arap (Kobani) bölgesine kaydırdı IŞİD. Burada Türkiye’nin yurtdışındaki tek toprak parçasını tehdit ederek provokasyonlarını sürdürdü.
IŞİD örgütü, dün gece yayınladığı bildiride, Süleymanşah Türbesi’nin üç gün içinde boşaltılıp Türk bayrağı indirilmediği takdirde türbeyi yerle bir edecekleri tehdidinde bulundu.
Yerel seçimlerde oy kaybedeceğini anlayan Başbakan Erdoğan, tansiyonu yükseltmek istiyor. Twitter yasakları, İstiklal Marşı’nın istismarı, meydanlardaki söylemleri, önümüzdeki günlerde “beklenen kasetin/ korkunun” sanki işaretleri gibi. Öyle ki; AKP’liler seçime kadar internetsiz bir on günü uygun görüyorlar.
Niğde’de yaşanan olayın aslında böylesi bir siyasi derinliği var. Ulukışla eylemcileri seçime kadar olan dönemde gerçekleştirilecek provokasyonların yakalanan ilk ancak yurtiçine giriş yapan bilinmez hücrelerinden sadece biri. Başbakan icraatlarıyla şuursuz kalabalıkları sokağa çekmek istiyor ve anlaşılan taşeron IŞİD’in cinayetleri için bu bulunmaz bir fırsat.
PKK’nın kuruluşu aşamasında da MİT rol almış ancak sonradan inisiyatifi kaybetmişti. MİT’in, Suriye’de kurgulamaya çalıştığı silahlı muhalif gruplar da paradoksal bir şekilde PKK örneğine benziyor. Kontrol içi veya kontrol dışı olarak Türkiye vuruluyor. Bölgemiz yeniden şekillendirilirken, MİT önemli bir taşıyıcılık görevi üstleniyor. Ancak teşkilatın adının başında “milli” kelimesinin bulunması bu planın gerçekten milli olduğu hakkında akıllarda soru işaretleri bırakıyor.
Türkiye’nin sancılı demokrasi tarihi, kanlı 1 Mayıs eylemlerini, Pazarcık, Madımak gibi olayları henüz aydınlatamadı. AKP’nin istihbarat aparatı hâline gelen MİT’in, Suriye denklemindeki en şaibeli örgüt olan IŞİD ile olan ilişkisine dair önümüzdeki günlerde ortaya çıkabilecek bilgi ve bulgular, PKK belasını başından iyi analiz edemeyen Türkiye’nin, bu sefer hazırlıklı olmasını ve belayı baştan defetmesini sağlayacak. Bekleyelim, görelim.
Yorum Yap