“Alçakları tanıyalım!”

  • 16.05.2011 00:00

"Ergenekonculuk denilen faaliyet alanı hakkında tam bir bilgi sahibi olmak için bu alanı yalnızca ‘teşkilat’ tarafıyla değil, ‘zihniyet’ tarafıyla da irdelemeliyiz. Ergenekon şebekesiyle hiçbir örgütsel bağı olmamış, onun kriminal faaliyetlerine hiçbir biçimde katılmamış, dolayısıyla yasal bir suçlamaya maruz kalmamış ve kalmaması gereken, fakat oynadıkları rol itibariyle Ergenekonculuğun zihni temelinin oluşumuna katkı sunan kimi siyasi-medyatiktoplumsal aktörler de mutlaka analizin içine alınmalıdır. Bu çerçevede başrolü Türkiye’nin Büyük Medyası’nın oynadığı açık.”

Bu satırlar Taraf Yazarı Alper Görmüş’ün Etkileşim Yayınları’ndan çıkan 2 ciltlik “Büyük medyada Ergenekon Haberciliği” kitabından. Adından da anlaşılacağı gibi kitap, Türkiye’nin son dört yıldır tartıştığı darbeler, darbe planları ve Ergenekon sürecinde, Görmüş’ün adına “Büyük medya” dediği, bazılarının “merkez medya” (Bu tanımın ne anlama geldiğini doğrusu hiç anlamadım.) olarak adlandırdığı yapının, olaylar karşısında verdiği tepkiyi ve durduğu yeri ele alıyor.

Kitabı okudukça, sayfalarını çevirdikçe, adına “merkez medya” denen bu yapının günahları ve suçlarıyla yüzleşiyorsunuz. Ahmet Altan’ın deyimiyle, “Histerik öfke nöbetine tutulmuş”, “Darbe planları karşısında Genelkurmay’dan daha fazla acı çekerek kıvranan ve ‘yalanlasana bu haberleri’ diye yalvaran”, medyanın aciz kalemlerini buluyorsunuz kitapta. Mangalda kül bırakmayacak kadar demokrat, cesur araştırmacı-soruşturmacı gazetecilerin, konu asker ve darbeler olunca nasıl da “sıvışmacı gazeteciliği” tercih ettiğini, akıl ve düşüncelerini tankların gölgesine bırakıp, rütbelere esaretlerini, bu esaretin kabullenişini görüyorsunuz.

Sadece bu isimlerle değil, ortalıkta demokrat olarak dolaşan, geçen ay yazdığı bir kitapla, “Balyoz’u, Sarıkız’ı, Ayışığı’nı biliyorduk. Günlüklerden haberimiz vardı” diyen “korkak aynı zamanda da sahte demokrat” kalemlerin, Nokta Dergisi’nin günlükleri yayımlamasının ardından nasıl silahşörlük yaptığıyla karşılaşıyorsunuz. Tıpkı İlker Başbuğ-Osman Paksüt’ün kameralrı karartıp Karargah’ta görüştükleri haberimin ardından Ankara temsilcisiyle ortak attığı manşet gibi; “Hükümet yanlısı gazeteden sığ bir kampanya. Ankara’da acemice psikolojik savaş.”

Lafı fazla uzatmaya gerek duymadan, bu köşeyi takip edenlere “Acemice psikolojik savaş yapan sığ kafaları“ ve kendi deyimleriyle “alçakları daha yakından tanımak“ için Alper Görmüş’ün kitabını şiddetle, hararetle tavsiye ediyorum. Yaz sıcaklarına adım attığımız şu günlerde kitabın yüreğinize serin bir esinti bırakacağını, su serpeceğini göreceksiniz.

AÇIKLAMA

9 Mayıs 2010 tarihli “Otobüs” başlıklı yazımda CHP Milletvekili adayı Aydın Ayaydın’ın kullandığı seçim otobüsünün Mustafa Sarıgül’e ait olduğunu yazmış, otobüsün üzerinde görev yapan isimlerin de Şişli Belediyesi’nin çalışanları olduğunu belirtmiştim. Buradan hareketle de Zafer Mutlu’nun CHP’nin seçim listelerine etkisini irdelemiştim. Mutlu ve Ayaydın konuyla ilgili bir açıklama yaptılar.

Zafer Mutlu: CHP’nin her dönem aday listelerinin açıklanmasından sonra çıkan kıyamete ve yapılan spekülasyonlara kamuoyunun alıştığı ortada. Bu seneki hedeflerden birisi de iradem dışında ben oldum. Önce beni ‘aklayan’ savcı meselesini ele alalım. Sayın Ercan Cengiz’in (CHP İstanbul milletvekili adayı, M.B.) DGM’de görevliyken Etibank iddianamesini hazırlayan savcı olduğu ve aralarında benim de olduğum 23 kişi hakkında takipsizlik kararı verdiği doğrudur. Sadece benim takipsizlik kararımdan neden söz ediliyor. 23 isim elinizde tek tek bakın. Bir TV ve gazete sahibi de o listede. Takipsizlik kararı DGM savcısı tarafından verildikten sonra itiraz üzerine Ankara 1. Nolu DGM Başkanlığı’na gönderildi. O mahkeme takipsizlik kararını onayladı. Daha sonra bizimle ilgili başka dosyalarla takipsizlik kararı verilince, itiraz üzerine bu kez Beyoğlu 2. Ağır Ceza Mahkemesi konuyla ilgili takipsizlik kararını onayladı. Yani sizin yazdığınız gibi Ercan Cengiz tarafından aklanmadım.

Aydın Ayaydın’ın CHP’den aday olması konusunda en ufak dahlim olmadı. Mustafa Sarıgül olayında kastınız arkadaşlık, ahbaplık ise evet çok uzun yıllardır tanıdığım bir siyasetçidir. Eğer kastettiğiniz akçeli işlerse, Sarıgül veya Şişli Belediyesi’yle bir liralık iş yapan şerefsizdir.

Aydın Ayaydın: Yazınızda bahsettiğiniz otobüsün Mustafa Sarıgül’e ait olduğu bilgisi doğrudur. Otobüsün üstündeki isimler de doğrudur. Ancak, Sarıgül kendisi aday olmadığı için otobüsü kendisinden ben istedim. Otobüsün üzerinde bahsettiğiniz kişiler ise 30 yıllık arkadaşımdır. Şişli Belediyesi’nde çalıştıkları doğrudur. Bu isimlerden bazıları daha önceki yıllarda da benim seçim çalışmalarımda çalıştılar. Hatta bahsettiğiniz bir ismin kayın pederinin bürosunu 1999 seçimlerinde seçim ofisi olarak kullandım. Adaylığımda ne Zafer Mutlu’nun ne de başka bir ismin etkisi olmadı. Kemal Kılıçdaroğlu’nu yıllardır tanırım ve kendisinin teklifi üzerine adaylığı kabul ettim. Siyasi hayatımı da Kemal Bey’le birlikte noktalayacağım.”

mbaransu@gmail.com
 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums