- 31.10.2012 00:00
Galatasaray yönetiminin küçük yatırımcıyı dolandırdığı iddiasını geçen hafta Başkan Ünal Aysal ve profesyonel yöneticilere sormuş, aldığım cevapları buradan sizlerle paylaşmıştım. Aynı yazımda borsa, hisse senedi gibi içeriğinde teknik konuların olduğu bu alanı fazla bilmediğimi de not olarak düşmüştüm. Konuyla ilgili bilgim olmamasına rağmen, yazı yazmamın nedeni ise dolandırıldığını söyleyen isimlerin ısrarla bu konuyu gazeteci olarak gündeme getirmemi istemeleri.
İşte bu nedenle, geçen hafta Başkan Ünal Aysal’la konuşmuş ve iddialara verdiği cevapları sizlerle paylaşmıştım. Aysal’ın sözlerinin ardından yine onlarca isimle biraraya geldim. Aysal’ın, sözleriyle kamuoyunu yanılttığını söylüyorlar. Konuyla ilgili de hayli malzeme, doküman ve belge toplamışlar. İçlerinden bazıları da kulübün kendilerinden bazı gerçekleri saklayıp zarar etmelerine neden olduğu için yöneticileri ve şirketi mahkemeye vermiş.
Zarar eden yatırımcıların iddialarından önce şunu belirteyim. Ellerinde onlarca resmî belge var. Bu konuda haklı olduklarını gösteren yüzlerce belgeyi de benimle paylaştılar. Konu da zaten mahkemeye intikal etmiş durumda. Bugün itibariyle 15 kişi bilerek, organize bir şekilde zarar ettirildikleri gerekçesiyle mahkemeye müracaat etmişler. Aslında sayı bir hayli kabarık. İçlerinden bazıları asker, memur ya da işadamı oldukları için mahkemeye gidemiyorlar. Kulübün etkili çevrelerinden ve bu konuda iddiaları araştırmayan devlet ve SPK’dan korkuyorlar. Kendilerine dolaylı baskı gelmesinden, ticari ve kamu hayatlarının zora gireceğinden, ihale alamayacaklarından dem vuruyorlar. Korkularının nedenleri bu.
Görüştüğüm isimlerin Başkan Ünal Aysal’a cevaplarıyla başlayayım. Başkan’ın bana söylediği “göreve geldiğimizde şirket iflas etmişti, ölmüştü” sözlerine resmî bilançodaki rakamlarla cevap veriyorlar; “Başkan göreve gelir gelmez bilanço düzenletmiş ve bu bilançoda şirketin 57.298.324 TL artı öz sermayesi olduğunu halka duyurmuştur.”
Stadın gişe gelirlerinin 16 yıllığına şirketten derneğe geçirilmesinin de hukuk dışı olduğunu belirtiyorlar. Kulübün bütün harcamalarını şirket yani kendileri yüklenirken, gelirlerden pay alamıyorlar. Para derneğe aktarılıyor.
Borç ödeyeceğiz diye sermaye arttırımına giden kulübün, yönetim ve yönetici maaşlarını 80 bin TL’den, 340 bin TL’ye çıkartmalarını, ayrıca danışman şirketlerine ödenen paraları ve bu çelişkinin nedeninin cevabını da haklı olarak bekliyorlar. Konuyla ilgili son bilançodaki resmî rakamlarda da bu artış dikkat çekiyor.
Küçük yatırımcılar yüzde 11 hisse senedi satılacağı hissi uyandırılıp, yüzde 25,66 oranında satış gerçekleştirildiğini, bu arada kendilerinin zarara uğratıldığını söylüyor. Yüzde 11’lik satış hesabının dolduğu gün, hisseye yeni alımların geldiğini, aynı günün sonunda sert satışla hisselerin düştüğünü belirtip, kendilerinin bu aşamada birileri tarafından manipülasyonla zarara uğratıldıkları da diğer iddiaları.
Başkan Ünal Aysal’ın “biz küçük yatırımcıyı düşündük ve zarar etmesinler diye yüzde 10 rüçhan bedeliyle hisselerini alabileceğimizi garanti altına aldık” sözlerinin de kamuoyunu yanıltmaya yönelik olduğunu belirtiyorlar. Gerekçeleri ise şu: “Yatırımcıdan gelen tepkiler üzerine yüzde 9,900 lük arttırım kararı iptal edildi. Eğer iptal edilmeseydi, o dönemde 160 TL eden her bir hisse için ödememiz gereken tutar 99 TL idi. Ancak başkanın o dönemki yeni sistem üzerine çalışıyoruz, zarar olmayacak açıklamalarına güvenerek insanlar hisselerini satmadı. Bu açıklamaya güvenen bizlerin karşısına bu kez 100 TL taleple gelindi. Kamuoyuna yüzde 400 olarak lanse edilen arttırım kararı, aslında rüçhan hakları 25 TL’den kullandırılacak şekilde alındı. Dolayısıyla her bir hisse için 100 TL ödedik. Eylül ayında yeni bir arttırım kararı daha alındı. Buna göre artırım yüzde 300 gözükse de bu sefer de rüçhanlar 10 TL’den satılmaktaydı. Bugün değeri 38 TL olan bir hisse için bizden üç ay içerisinde 250 TL talep edildi.
Başkan yüzde 10’luk bir karla hisselerimizi alma teklifinde bulunduklarını söylüyor! Külliyen yalan. Şirket açıklamasında da kulübün böyle bir taahhüdünün olmadığını herkes görebilir. O dönem yüzde 10’luk bir değer artışı olmuş olabilir ancak 400 TL’si 160 TL’ye düşen bir yatırımcı için yüzde 10’luk bir artışın hiçbir önemi olamaz. Zarar ettirilmiş zaten.”
Galatasaray yatırımcılarının anlattıkları, gösterdikleri belgeler bu sayfalara sığmayacak kadar uzun. Hem yönetim, hem zarara uğratılan yatırımcıdan hem de kulüp çevresinden aldığım izlenim bu olayların perde arkasında daha büyük bir ekonomik rantın olduğu yönünde.
Galatasaray’ın gelirlerinden en büyük payı alan, bir yıl öncesine kadar Galatasaray aleyhine davalar açan QVT Fon’un üst düzey yöneticilerinden bazı isimlerin, bugün mevcut Galatasaray yönetiminde yer alması kafaları karıştıran en önemli nokta. Bir de Riva arazisi konusu var. Aslında tüm yaşananların arkasında Riva rantını kimin paylaşacağı konusu yatıyor gibi. Gelirler derneğe devredilerek, Riva’dan gelecek rant da böylece birileri arasında paylaşılacak. Konuşulan konu bu. Küçük yatırımcıdan bazı gerçeklerin saklanması da bu kavganın en önemli nedenlerinden biri gibi.
Olayın en vahim yönü ise bu halka açık bu şirketi kontrol etmekle görevli SPK’nın spekülasyon kokan bu olaylarla ilgili hiçbir inceleme ve soruşturma açmaması. Kulağının üzerine yatması. İddialar vahim; Borç ödeyeceğim diyen şirket, çeşitli dolambaçlı yollarla yatırımcısının cebinden para aşırıyor ve SPK bu olaya sessiz kalıyor.
Bu konu artık mahkemede ve Galatasaray- yatırımcılar meselesi uzun bir süre daha gündemimizde kalacak. Olayı soruşturmayan, kulübe yaptığı hatalar nedeniyle uyarı yazısı bile göndermeyen SPK’ya rağmen, konu kapatılacak gibi görünmüyor.
mbaransu@gmail.com
Yorum Yap