Cuma akşamı Türkiye-İspanya maçını seyretmeye oturduğumda farklı bir beklenti ve umut içindeydim.

Ama Milli Takım'ın ilk hücumu maçın ancak 23'üncü dakikasında gerçekleşince, işin tadının kaçabileceği endişesine kapıldım.

Nitekim Euro 2016'nın bugüne kadarki müsabakalarında en fazla gol yiyerek yenilen takım olduk.

* * *

Maç bitince, İspanyol Milli Takımı'nın efsane hocası Vicente Del Bosque'un yaşam öyküsüne yeniden göz atmak için Vikipedi'ye girdim.

İlk satırda 2004-2005 sezonunun ilk yarısında Beşiktaş'ta görev almış olduğu yazılıydı… İkinci yarıda kovulmuş.

* * *

Del Bosque'un bu tarihten sonraki meslek yaşamını çok merak ettim.

2008 Avrupa Futbol Şampiyonası sonrası Del Bosque, İspanya Futbol Federasyonu tarafından İspanya Millî Futbol Takımı'nın başına getirilmiş.

Vicente Del Bosque'lu İspanya, Dünya Kupası elemelerinde Bosna-Hersek, Türkiye, Belçika, Estonya ve Ermenistan'dan oluşan gruba düşmüş… Türkiye'yi o zaman da yenerek, ilk altı maçının altısını da kazanan Del Bosque'un İspanya'sı, 2009 FIFA Konfederasyon Kupası'na katılmış.

Kupa öncesi hazırlık maçları yapan İspanya, 9 Haziran 2009'da Azerbaycan maçını da kazanmış. Böylece ilk 10 maçını da kazanan Del Bosque, Brezilya'nın eski teknik direktörlerinden João Saldanha'nın ilk 9 maçının dokuzunu kazanması rekorunu kırmış.

* * *

Del Bosque, ilk turnuva sınavını Konfederasyon Kupası'nda vermiş.

İspanya, Güney Afrika, Irak ve Yeni Zelanda'nın grubunda üç maçını da gol yemeden kazanarak yarı finale çıkmış.

Bu sonuçlarla Del Bosque, arka arkaya 13 galibiyetle millî takımlar bazında bir dünya rekoru kırarken, Brezilya'nın 35 maçtır yenilmeme rekoruna da ortak olmuş.

* * *

İspanya 10 maçta 28 gol atıp 5 gol yiyerek ve tüm maçlarını kazanarak 2010 FIFA Dünya Kupası'na katılma hakkını da elde etmiş.

Dünya Kupası öncesi İspanya, millî takımlar dünya sıralamasında ikinci sıraya çıkmış.

Dünya Kupası'na 1-0'lık sürpriz İsviçre mağlubiyetiyle başlasa da İspanya Honduras'ı 2-0, Şili'yi ise 2-1 yenerek averajla grup birincisi olmuş.

Portekiz'i de 1-0'la geçip çeyrek finale kalmışlar. Andrés Iniesta'nın golüyle Paraguay'ı 1-0 ile geçince, 1950'den bu yana ilk kez son dörde girmişler.

Almanya'yı da Carles Puyol'un kafa golüyle 1-0 yenen İspanya, tarihinde ilk kez finale kalmış. Finalde Iniesta'nın uzatma dakikalarındaki golüyle Hollanda'yı 1-0 yenerek tarihinde ilk kez Del Bosque yönetiminde Dünya Şampiyonu olmuşlar.

* * *

Del Bosque, Marcello Lippi'den sonra hem Şampiyonlar Ligi hem de Dünya Kupası'nı kazanan ikinci teknik direktör unvanını elde etmiş.

2012 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda da İspanya Millî Takımı kupayı kazanmış.

Burada küçük bir parantez açıp şunu da hatırlatmalıyım:

2014'de Dünya Şampiyonu olan Almanya'nın teknik direktörü Joachim Löw de 1998'de Fenerbahçe'yi bir sezon çalıştırdıktan sonra gönderilmişti.

* * *

Böylesine değer bilmez, nitelikten anlamaz bir zihniyetin hâkimiyetindeki bir ülkenin herhangi bir yerde başarı kazanması çok zor gözüküyor.

Beşiktaş'ın birinci yarıyılda kovduğu antrenör bir dünya efsanesi ise, Fenerbahçe'nin yolladığı teknik adam Dünya Şampiyonu oluyorsa, buradaki çok temel çarpıklık giderilmeden Türkiye uluslararası arenalarda nasıl başarı sağlayabilir?

Del Bosque örneğinde olduğu gibi, değer ve önem hassasiyeti gelişmemiş bir ülke olduğumuz için Del Bosque kazandı, Türkiye kaybetti.

Bu vahim çelişki düzelmedikçe de benim gibi maçları umut içinde seyretmeye koyulup, hüsranla bitirmekten kurtulamayız.

Benim anladığım bu, futbolu benden çok daha iyi anlayanlar ne der bilmiyorum.