Şikenin birincileri ve ikincileri...

  • 10.05.2012 00:00

 Sonda edeceğim sözü baştan söyleyeyim; iki Etik Kurulu Raporu arasındaki fark, hangi raporun doğru olduğundan bağımsız olarak, sadece “bu farkın oluşturulması” şikenin kendisinden daha büyük bir suç ve ahlaki düşkünlük olarak görünüyor bana...

Geçen senenin temmuz ayında Meclis’te yasalaşan Birinci Şike Yasası’nın, futbolda şike operasyonlarının başlamasından sonra müdahalelerle “ıslah” edilmesi ile skandallar perdesi açıldı.

Tribünleri –sıradan vatandaşları– cezalandıracağı düşünülen yasanın ilk hali, cömert bir anlayışla hazırlanmıştı. Amaç tribünlerdeki küfrü, şiddeti önlemekti, imtiyazlılara dokunmak değildi ki!

Böylelikle birbiri ile taban tabana zıt Birinci Şike Yasası ile İkinci Şike Yasası ortaya çıkmış, skandallar tarihimize geçmişti. Durum UEFA’nın müdahale edeceği hale çoktan gelmişti. Bir şeyler yapılmalıydı...

Platini görüşmesinden hemen sonra Başbakan’ın ortaya attığı “şahısların yaptığı suçlar yüzünden tüzel kişiliklerin (takımların) cezalandırılmaması gerektiğine” yönelik içtihat teklifi, takımların aklanmasına yol verecek 58. Madde’nin Mehmet Ali Aydınlar engeline takılması ve Aydınlar’ın şeytanlaştırılması geldi arkasından...

Adeta bir taşla iki kuş vurarak, enkaz halindeki Beşiktaş’ın başkanlığını bırakan Demirören’in “makul” bulunmayan Mehmet Ali Aydınlar’ın yerine Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı seçilmesi, derken yeniden yazılan İkinci Etik Kurulu Raporu ve buna uygun kararlar alarak takımları şikeden aklayan PFDK kararları ile süreç devam etti.

Birinci Şike Yasası, İkinci şike Yasası...

Birinci Etik Kurulu Raporu, İkinci Etik Kurulu Raporu...

Dikkat çekici demeyeceğim, görmek istemeyecek bir insanın bile gözünün içine sokularak yapılan bir harekâttı bu...

UEFA’dan gelecek cezalar için de söylenecek sözler hazırlanmış oldu böylelikle: “Biz elimizden geleni yaptık, ama UEFA’ya gücümüz yetmedi, bizim bir kabahatimiz yok.”

Kim tersini söyleyebilir ki!

İnsan aklıyla adeta alay ediyorlar. Tam on iki maçta, ilk Etik Kurulu Raporu ile ikincisi arasında 360 derece fark var. On iki maç için de ilk raporun değerlendirmesinde şu mutat cümleler var: “Aziz Yıldırım’ın şike yaptığı”, “Aziz Yıldırım’ın teşvik primi teşebbüsünde bulunduğu”, “Aziz Yıldırım’ın teşvik primi verdiği...”

İlk raporda diğer isimler için de benzer kesin ifadeler var, şikeye ve teşvik primi verildiğine dair...

İkinci rapora geliyorsunuz ve aynı on iki maç için ifadeler dikkati çekecek biçimde Aziz Yıldırım odaklı olarak aynen şunlara dönüşüyor:

“Aziz Yıldırım’ın şike fiilini işlediği veya buna teşebbüs ettiği kanaatini oluşturacak yeterli kanıt bulunmadığı...”

“Aziz Yıldırım’ın şike fiilini işlemediği veya buna teşebbüs etmediği...”

Ancak buna rağmen, Aziz Yıldırım dışında bazı isimlerin ikinci raporda bile şike yapmak ve teşvik primi vermek veya teşebbüs etmekten aklanmadığını görüyorsunuz. Yani TFF Başkanı Demirören’in İkinci Etik Kurulu Raporu’na dayanarak “şike de, teşebbüs de, teşvik primi de yok, futbolumuz bir gül bahçesi” açıklamasının doğru olmadığı ortaya çıkıyor.

Kaldı ki, iki rapor da aynı ses kayıtları üzerinden giderek oluşturuldu. Bu ses kayıtlarını art arda okuyan normal bir akıl, en azından şike yapıldığı ve teşvik pirimi verildiği veya bunlara teşebbüs edildiği “şüphesine” düşer. TFF, PFDK ve Etik Kurulu birer adli mahkeme değiller. Onlar futbol için karar verecekler. UEFA da, “Şike konusunda en küçük bir şüpheye düşersen bile gereken cezayı verecek ve takımı küme düşüreceksin” diyor. Onların ölçütü bu; “beş yıl Avrupa’ya gitmeyiz olur biter” ise başka bir zihniyetin ölçüsü.

Ortada büyük bir rezalet var. İki türlü de büyük bir skandal bu. İlk raporda hata varsa, Aziz Yıldırım’a ve takımlara, ikinci rapor sorunluysa, takım bağlantısını koparmak için suçun yıkıldığı İbrahim Akın gibi kişilere, ama daha çok adalet ve vicdana...

Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe’ye yönelik hiçbir önyargım yok. Birinci Etik Kurulu Raporu yanlışsa, bu insanlara büyük bir haksızlık yapılıyor demektir. Mahkemenin yerine geçecek değiliz.

Ama birinciler ve ikinciler arasındaki fark, bu ülkeye büyük zarar verecek bir zihnî çürümeyi ima ediyor. Beni ilgilendiren de sadece bu.

Futboldan çoktan soğuduk zaten!

 


1 Mayıs 1977 konusu


Taraf
’ın bu konuda çok değerli bir iş yaptığını düşünüyorum. Hangi tabuya dokunsak kıyamet kopuyor ve bir linç güruhu ortaya çıkıyor. Her kesimle neredeyse yaşadık bunu.

Yapılan işin değerini, Taraf’tan ölesiye nefret edenlerin bizim gazeteye, “gazete ötesi” bir anlam yüklemiş olmasından anlıyorum. Bunu biz tercih etmedik. Yaptığımız cesur işler ahlakını yitirmiş bir ülkede yeni bir ahlakı temsil etti ister istemez. Hatta bu işleve NTV haberi gibi yaptığımız hatalı bir işi manşetten kendimize çakarak ve özür dileyerek devam ettirdik. Değişim ve yüzleşmenin yalnızca “karşı tarafın” işi olduğunu düşünenler bizi ilk önce çılgınca destekledi. Ama Taraf ilkesel duruşunu muhafaza ettikçe bunun bir “taraf”ın işi olmadığı, Taraf’ın aslında kimsenin tarafında olmadığı ortaya iyice çıktı.

Bunun yarattığı şaşkınlık ve öfke hayırlıdır. Tek üzüntüm, ne gidenler doğru dürüst gidebildi, ne de kalanlar doğru dürüst kaldı.

Ederi budur, bundan fazlasını da yazmayacağım.


mesayan@markaresayan.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums