- 19.05.2018 00:00
CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce geçen günlerde malum bir televizyon kanalında Cumhurbaşkanı Erdoğan için “Kazanırsa nasıl gitmeyecek? Demirel nasıl 6 kez gittiyse gidecek. Özal nasıl gittiyse gidecek” diyerek büyük bir infiale neden oldu.
Bir kere sorunun kendisi art niyetli… Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti her zaman milli iradeyi savunmuş ve buna göre hareket etmiştir. Demokrasilerde sandık, yani seçimler esastır. Seçim sonuçları herkesi bağlar ve bu sonuçlara riayet etmemek gibi bir tavır ancak CHP’nin meşrebinde vardır. Kaybettikleri her seçim sonrasında, hatta kaybedeceklerini gördükleri her seçimin öncesinde sonuçları şaibeli hale getirmek için özel strateji uygulayan bir partidir CHP.
İddia ediyorum ki, dünyada seçimlerin en güvenli ve tertipli şekilde yapıldığı ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Ama CHP aylardır seçim güvenli değil algısını yaymak için elinden geleni yapıyor. Sonuçları şimdiden gayrimeşru göstermenin derdindeler. Sonra da hiç sıkılmadan muhataplarını bu şekilde önce itham, sonra da tehdit edebiliyorlar.
Merhum Özal seçimle mi gitmiş de Sayın İnce bu örneği Sayın Erdoğan için verebiliyor? Turgut Özal cumhurbaşkanlığı görevini sürdürürken şüpheli bir biçimde vefat etti. Demirel darbeyle de gitmedi mi? Eğer bunlar gaf idiyse, hızla düzeltilmesi ve özür dilenmesi gerekmez miydi?
Sayın İnce ister kasti, ister gaf şeklinde bu skandal açıklamayı yaparken, bir başka haber daha internette dolaşıyordu. Sayın Erdoğan’a dönük bir suikast timinin ülke içine girdiğine dair bir haberdi bu. Maksadı nedir, doğruluğu var mıdır bu ayrı bir tartışma konusu. Ancak şu bir gerçek ki, Sayın Erdoğan sürekli tehdit edilen birisi.
Yıllardır Erdoğan’a verilen mesaj hep aynıdır: Teslim ol!
Yani dünya hegemonlarının siyasi ve ekonomik dizaynlarında Türkiye’yi bir piyon gibi kullanmasına izin ver. “One minute” “Dünya beşten büyüktür” deme, Gazze için, Filistin için, Suriye ve Arakan için sesini çıkartma. Suriye’deki dizayna karşı çıkma. Faizleri yüksek tut.
Cumhurbaşkanı Erdoğan önce Allah, sonra milletine güvenerek hem akılcı politika izledi, hem de ülkesinin menfaatlerini her türlü riske karşı korudu. Sırtını milletine dayadı ve mahcup olmadı. Her sabah ölümü milletiyle birlikte öldürdü, korkuyu korkuttu. Çünkü Türkiye’yi muasır medeniyetlerin de üstüne çıkarmak ve tarihsel kapanı kırmanın başka bir yolu yoktur. Yol bulamıyorsak, yol açmak zorundayız.
İşte 24 Haziran, milletin bağrından çıkardığı, korumasına aldığı, güçlü liderliğin güvencesi altında ölümü yendiğimiz, korkuyu korkuttuğumuz bir milat olacaktır.
Yorum Yap