- 21.01.2018 00:00
Hrant Dink’in aramızdan hain bir suikastla alınmasının üzerinden 11 yıl geçti. Babam ve annem dahil, hiçbir ölümden etkilenmediğim kadar sarsıldığım 19 Ocak 2007 tarihinde yaşadığımız bu suikast, kişisel hayatımızı değiştirdiği gibi Türkiye için de önemli bir kırılma anı oldu. Tıpkı Uğur Mumcu, Musa Anter ve Hasan Fehmi’den beri yaşanan tüm siyasi cinayetlerde olduğu gibi…
Eğer bir yerde, faili bulunmamış siyasi bir cinayet işleniyorsa orada ülke dizayn ediliyor demektir. Bu dizaynın da dış yönü olmaması mümkün değildir.
Geçen perşembe günü TBMM’de bu cinayet hakkında konuşan CHDP’li vekillerin ortak vurgusu bunun bir devlet cinayeti olduğu yönündeydi. Onlar, bu devleti AK Parti yönettiği için cinayetin sorumluluğunu da hükümete yüklüyor, hatta cinayetten doğrudan sorumlu tutuyorlardı.
Öncelikli derdim üyesi olduğum partiyi savunmak değil burada. Bunun nasıl çirkin bir iftira olduğunu kolayca kanıtlamak mümkün çünkü. Derdim, cinayet davasının geldiği son noktanın nasıl olup da ve neden bu kadar değersizleştirildiği…
Bu soruşturmanın ciddi sorunlar içerdiğini, gerçek failin davanın ilk safhalarında ortaya çıkarılmadığını, çıkarılmamak için her şeyin yapıldığını biz zaten yıllarca söyledik.
Ancak, bu davanın savcısı Muammer Akkaş’ın, 17/25 Aralık’ın başaktörlerinden olduğunu, 17/25 ve 15 Temmuz’la ortaya çıkan yeni delillerle FETÖ’cü polis müdürleri ve asker kişilerin bu davada yargılanmaya başladığını, ByLock yazışmalarıyla irtibatların netleştiğini özellikle görmemek de ne demek oluyor?
FETÖ’nün gadrine uğrayan gazeteci Nedim Şener’in bir tespiti vardı. Kendisi bu işe bizden çok önce uyanmış ve bedelini ödemiş birisi.
Dönemin Başbakanı Erdoğan, Rakel Dink ile görüşmesinden sonra Başbakanlık Teftiş Kurulu’nu devreye sokmuş ve dönemin kudretli polis müdürlerinin de soruşturulması gerektiği rapora “olur” vermişti.
Şener, Erdoğan’ın FETÖ tarafından hedefe konmasında 2009 tarihli bu gelişmenin çok önemli olduğunu ifade etmişti. Raporu düzenleyen müfettişlerin akıbeti de burada önemli.
Şimdi buradan geçmişe baktığımızda, Santoro, Dink ve Malatya cinayetlerinin FETÖ’nün devlet yapılanmasında önünün açılması ve meşruiyet kazanılması için ne kadar işlevsel olduğu anlaşılıyor.
Eğer Hrant’ın paraziti değil de, gerçek arkadaşıysanız, ortaya çıkan tüm delil ve bilgileri içeren bir analiz yapmanız beklenmez mi?
Ne yani, katil istediğiniz kişi/ler çıkmayacak diye, Hrant’a ve hakikate ihanet etmek bu kadar mı kolay?
Yorum Yap