- 12.06.2017 00:00
Batman’daki PKK saldırısı sonucu şehit olan öğretmen kardeşimiz Şenay Aybüke Yalçın ve Uzman Çavuş Soner Fazıloğlu bizleri büyük üzüntüye boğdu. Kendilerine Allah’tan rahmet, ailelerine de başsağlığı diliyorum.
Şenay Öğretmen henüz 22 yaşındaydı ve Batman’a yedi ay önce atanmıştı. Ataması yapıldığındaki sevincini nasıl paylaştığını çoğunuz görmüşsünüzdür. Öte yandan ailesinden uzak olmaktan ötürü nasıl tedirgin olduğunu da kendi satırlarından okumuş olmalısınız. Ama o yine de görev yerini asla terk etmedi. Nur içinde yatsın.
Gerçekten büyük sınavlar veriyoruz. 15 Temmuz’da nasıl bir millet olduğumuzu tüm dünyaya bir kez daha gösterdik. Terör örgütlerine karşı amansız bir varoluş mücadelesi verirken, askerimiz, polisimiz ve sivil vatandaşlarımız şehit oluyor, evlere ateş düşüyor. Sınır ötesinde askerlerimiz var. Orada canlarını ortaya koyarak tehditleri ileri noktada bertaraf ediyorlar. Eğer Fırat Kalkanı harekatı olmasaydı, çok daha büyük insan kayıplarına yol açacak tehlikeler kaynağında bertaraf edilemeyecekti.
Bir kez daha tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Onların hatırasını yaşatmak, yakınlarına sahip çıkmak da kalanların boynunun borcudur.... Devletimiz bu konuda elinden geleni yapıyor.
Gerçekten de bir ülkenin ayakta kalabilmesi için güçlü bir ekonomiye, orduya, siyasete ihtiyacı vardır. Ama tüm bunların güçlü olması için evin içinde birlik ve beraberliğin olması gerekir. Sömürgecilerin keşfettiği kötücül yöntem ise, önce içerideki muhabbeti bozmak ve sonrasında ülkeyi teslim almaktır.
Bu yöntemle Osmanlı’yı önce zayıflatıp, sonra da yıkabilmişlerdi. Bu kirli yöntemleri kullananlara, terör örgütlerine destek verip silahlandıranlara söylenmenin faydası yok. Güçlü olmak zorundayız. Güçlü olmak için de teröre ve her türlü tehdide karşı tek yürek olmak durumundayız.
Bir süredir, ülkenin toplumsal yapıları arasına husumet sokmaya çalışan bir operasyona maruz kalıyoruz. Daha doğrusu bu çaba hep vardı, ama 2013’ün başından beri daha ciddi bir boyuta ulaştı. Tüm bu çabaların 15 Temmuz’da nasıl boşa gitmiş olduğunu da gördük. Çünkü bu aziz milletin derin bir irfanı ve hafızası var.
Ancak, ana muhalefet partisinin tavrını bir türlü içime sindiremiyorum. Katar’a yapılan oprasyonu adeta Türkiye’ye taşıma gayretiyle Rabia’ya dönük o akılalmaz saldırı anlaşılır gibi değil. “Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” şiarından kim neden rahatsız olur ki? Kaldı ki, bu geçmişin dışlayıcı vatandaşlık pratiklerinden çok farklı, tüm kesimleri içine alan birleştirici bir söylem. Bir söylemden de öte, bizim beka mücadelemizin olmazsa olmazı…
Şenay Öğretmen şehit edildikten sonra bir ana muhalefet partisi lideri nasıl olur da “Demokrasi olan ülkede terör olmaz” türünden gayrıciddi, yine ülkeyi suçlayan bir beyanatta bulunur ki?
15 Temmuz’a “kontrollü darbe” demek, darbenin siyasi hedefi olan Cumhurbaşkanı ve AK Parti’yi “siyasi ayak” üzerinden yıpratmaya, FETÖ’ye karşı verilen beka mücadelesini sulandırmaya çalışmak, bunlar bir ana muhalefet partisinin görev tanımı içinde yer alabilir mi?
Milleti bölemedikleri ortada ama, bazı alanlarda belli ki tarlaları epey derinden sürmüşler.
Yorum Yap