Başbakan’a istem dışı bir mektup

  • 8.12.2011 00:00

 Aklım, Başbakan Erdoğan’ın –geçmiş olsun temennisiyle– rahatsızlığı ve şu şike meselesini sürekli birleştiriyor son günlerde...

Yarılma mıdır, çatlama mıdır, yoksa mahcubiyet kaynaklı mıdır bilmek zor, ama işte Sayın Gül’ün vetosu ile Sayın Bülent Arınç, Şamil Tayyar ve Hayati Yazıcı’nın Şike Yasası’nın kabul edilemezliği üzerine yaptıkları çıkışlar sonrası, AK Parti bugün yasayı “aynen” Cumhurbaşkanı’na geri göndermeye hazırlanıyor.

CHP ve MHP, doğal olarak Başbakan’ın eksikliğinde AK Parti’de yaşanabilecek bir çatlağa oynuyorlar.

Yazı yazılırken henüz Başbakan’dan o ilahi müdahale gelmiş değil. Yani son sözü söyleyen kişi olarak henüz sahneye inmiş değil. Ancak, herhalde yasaya karşı olsaydı, Elitaş ve Canikli gibi yetkili isimler bu konuda bu kadar keskin tavır “alamazlardı.” Umarım yanılırım.

Sorun da, benim bu saptamayı bu kadar kolay yapabilmem, muhtemelen sizlerin de bunu normal karşılamanız zaten.

Erdoğan tek, en güçlü ve tartışılmaz lider. Ülkenin geleceği onun varlığına doğrudan iliştirilmiş vaziyette. Taha Akyol, Başbakan’ın bu son Meclis döneminden sonra rolünü nasıl sürdüreceğini yazmıştı geçen günlerde. Senaryoya göre 2014’te Erdoğan Cumhurbaşkanı oluyor, Arınç’lı ara dönemden sonra da Gül partinin başına geçiyor.

Kabul edelim, Kılıçdaroğlu’nun başbakan, Bahçeli’nin başbakan yardımcısı, Muharrem İnce’nin dışişleri bakanı, Emine Ülker Tarhan’ın adalet bakanı olacağı bir korku filminin yanında, bu, çoğunluğun onay vereceği bir formül.

Ama bu tam bir demokrasi değil.

Arap toplumlarında, kolonyalizmden milliyetçi Arap yönetimlerine veya diktatörlüklere geçişte, demokrasiden anlaşılan hükümdarın adil bir yönetici olmasıydı. Hükümdar adil olmayı seçebilir veya seçmezdi. Çünkü birey devlete müdahale edemiyordu. Demokrasi kurumsallaşamamış, mülkiyet hakkı tesis edilmemiş, bilgi toplumuna geçiş sağlanamamıştı, hâlâ da öyle...

Arap Baharı’nın yaza ulaşması için de daha uzun bir yol var önlerinde. Çünkü Arap halkları özgür değiller. Dışarıya sürekli beyin göçü veriyorlar. Üretimleri düşük, petrol ile birlikte hepsi de rant ekonomisine yaslanmış vaziyetteler. Bu da üretimi değil, hazırı satın alma yoluna itiyor onları, fakirler.

Türkiye kıyas kabul edilemez denli ileri bir noktada. Kurucu diktatörümüz adil değildi ama, bireyin baskılandığı, yönetime katılmadığı türden bir Batılılaşma projesi kendi iddiasıyla çeliştiği için –askerin AB üyeliğini destekler görünmesi gibi– bu çelişkilerden halk faydalandı, kemalizmi dönüştürdü. Son 10 yılda yaşanan sivilleşme bu bagajın bir ürünü ve sadece son 10 yılı değil, 88 yıllık bir mücadeleyi de ima ediyor.

Dokuz yıldır Erdoğan gibi zeki ve pragmatik bir başbakan tarafından yönetiliyoruz. Bireyin yönetime müdahalesini kolaylaştıran pek çok çatlaklar açtı Erdoğan. Ama bireyin devlet üzerinde tam kontrolünü sağlayacak kurum dönüşümleri hakkıyla yapılamadı. Sayıştay yönetmeliği skandalı, militarist vicdani ret tavrı, 12 Eylül kanunlarının taş gibi yerinde duruyor olması, anayasa çalışmalarındaki yavanlık ortada.

Öte yandan Gül’ün kamunun sesine kulak vermesi, Elitaş ve Canikli’nin eleştirilerinin aksine, tam da sivil toplumun güçlendiğinin bir göstergesi. Gül’ü bunun için eleştirmek, “işini yapma, halkı hor gör” demekle aynı şey; ne dediklerini bilmiyorlar. Bence yasanın doğru dürüst çıkması için altın bir fırsat bu ve bunu tepmek, ikinci bir Şemdinli skandalını partinin tarihine yazmak demek, dikkatli olsunlar.

Meclis, şike düzenlemesi ile halk tarafından suçüstü yakalandı. AK Parti –bilmediğimiz başka bir uzlaşma yoksa– karizmayı çizdirmemek, CHP ve MHP ise, üstünlerin hukukunu tahkim etmek için yasaya destek veriyorlar. Çünkü üstünlerin hukukuna geçit verecek bir çatlak yaratmak, Ergenekon, Balyoz, Andıç, OdaTv davalarının ve Mehmet Eymür’ün ifadeleri ile önemli bir aşamaya giren Cinai Devlet’in deşifresinin altının oyulması demek. Bir kişi için yasa değiştiren partiler, şüphesiz diğer üstünlerin de “hakkını” koruyacaktır. Hele Ergenekon lobisi dışta ve içte bu kadar etkili propaganda yapar, AK Parti bu propagandalar karşısında bu kadar zayıf dururken...

Kurumlarımız hâlâ demokratik olmadığı için, Şike türünden krizlerde –Dersim özründe olduğu gibi– birden bire sahneye inecek ve her şeyi hâl yoluna koyacak adil bir kahramana ihtiyaç duyuyoruz hâlâ... Sistem kendi kendine çalışmıyor zira.

Bizler de, “Başbakan’a mektup” başlıklı yazıları bu yüzden sıklıkla yazma ihtiyacı duyuyoruz. Aslında kendimizi de, parlamentoyu da aşağılamış oluyoruz.

AK Parti’nin Türkiye’nin bir ara döneminin görece farklılaşmış bir partisi değil de, yeni Türkiye’nin bir siyasi geleneği olabilmesi için, güçler ayrılığının üzerine oturmuş, kurumsallaşmış, devlete karşı bireyin güçlendiği, biat kültürünün etkisizleştiği bir demokrasi talebini karşılaması şart.

Bu yazı da Sayın Erdoğan’a yazılmış oluyor haliyle.


mesayan@markaresayan.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums