Yol ayrımında

  • 10.11.2011 00:00

 Doğrudan söze girelim: hükümetin PKK ile kurduğu ilişki yeni bir paradigmaya yerleşmiş durumda. Hükümet PKK ile müzakereleri eski haliyle sürdürmeyecek. Artık ateşkes tek başına yeterli bir parametre olmayacak gibi gözüküyor. Çünkü KCK soruşturmaları ile Başbakan, ateşkesin örgüt tarafından bir Kürt Baharı’nın zeminini döşemek için gerekli şartların hazırlanması olarak kullanıldığına ikna olmuş/ edilmiş durumda. Erdoğan, süreçteki eksikler ve hatalar üzerine yoğunlaşmak yerine aldatıldığını düşünerek öfkelenip duygusal davranıyor.

Öte yandan PKK’nın aldığı son darbe, moral üstünlüğü tamamen Türkiye’nin safına taşıdı. Örgütün en büyük sorunu, hem Kandil’deki politbüronun hem de İmralı’daki Öcalan’ın Türkiye’deki son dokuz yıldaki değişimi anlayamamış olması. Türkiye’yi hâlâ 1990’lar üzerinden okuyor, stratejilerini buna göre kuruyor ve Türkiye’nin buna göre cevap vereceğini öngörüyorlar. Bu hatayı basındaki birkaç romantik yaptığında çok sorun değil, ama örgüt yaptığında savaş bitmiyor ve gençler ölmeye devam ediyorlar.

Örgüt şu haliyle köşeye sıkışmış durumda. Şiddeti bu kadar tırmandırdıktan sonra aldığı ağır darbe sonrasında iki şey yapabilir: Ya verdiği kayıptan daha fazla kayıp verdirerek savaşı uzun süre sürdürebileceğini gösterecek –ne de olsa ölen ve ölecek Kürt gençler için bir gerekçe üretmek zorundalar– ya da silah bırakmanın zeminin hızla oluşturmanın yoluna girecekler.

PKK çok ciddi hatalar yaptı. Türkiye ve Ortadoğu’da yaşanan hiçbir gelişmeyi –neredeyse hiç– ıskalamadan yanlış okudular. Suriye’nin polisliğine soyundular. İmralı’yı bitirerek ve örgütün askerî gücünü –Muhaberat’ın tuzağına düşerek– devaynasında görerek devrimci halk savaşına başladılar. Hesaba göre yükseltilen şiddet Arap Baharı’nı Doğu ve Güneydoğu’ya taşıyacak, bir Kürt ayaklanması çıkacak, onlar da 28 ilden oluşan Kürdistan’ın yeni yönetenleri olacaklardı.

Bu nedenle savaşçı PKK Ceo’larının kararı ile PKK’lılar her zaman olduğu gibi kış öncesi kamplara çekilmek yerine ülke içinde tutuldu. Çukurca’dan sonra Türkiye’nin misillemesinde ciddi kayıplar verildi ve anlaşıldı ki, Kandil daha hangi müfrezelerinin nerede konuşlandığını dahi bilmiyor. Şimdi bu güçlerin büyük kısmı yetersiz erzak ve cephane ile serseri mayın gibi kış şartlarında ortalıkta kaldılar ve bir ateşkes yaşanmazsa bordo bereliler ve hava bombardımanları ile imha edilecekler.

Yani çoğu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından mürekkep Kürt gençlerinin öldüklerine tanık olacağız...

Hükümet de başka bir açmazın içerisinde. Çünkü bu imhalar Kürt sorununu daha çözülebilir bir hale getirmeyecek.

Çok ama çok riskli bir durumdayız. Karşılıklı ikircikli tutumlar işleri bu raddeye getirdi. Şimdi bir şekilde sahneye bir ‘deus ex machina’nın inmesi ve “durun siz kardeşsiniz!” demesi gerekiyor.

Bu Mesut Barzani olabilir mi? Şu anda en anlamlı çabayı sanırım Barzani yürütüyor. PKK, ya Barzani’nin silahları bırakın teklifine evet diyecek ve süreç yeniden başlayacak, ya da Duran Kalkan’ın çağrısına kulak verilecek ve BDP’nin Meclis ve siyasetten tamamen çekilmesiyle savaş şartları tüm coğrafyaya mal edilmeye çalışılacak.

Şimdi tam burada, örgütün hiper-gerçeklik dünyasından sıyrılarak gerçekleri görmesini sağlamak gerekiyor. Mağduriyet romantizmi veya PKK goygoyculuğu yapmak yerine, PKK’nın imhasına varacak bu yanlışları örgütün gözüne sokmak, silah bırakılması için çağrı yapmak için artık bu son şanslar. Şu an cesetler üzerinden prestij üretmenin zamanı değil, inanın değil.

Başbakan Erdoğan’ın da, ölecek PKK’lıların, onların anne, baba ve çocuklarının bu ülkenin evlatları, bu sorunun asıl kaynağının bugün yönettikleri devlet olduğunu hep hatırda tutması gerekiyor. Açılım başından itibaren Kürt sorunu = PKK sorunu formülüyle gitti ve Kürtlerin ana sütü gibi helal olan talepleri –anadil gibi– hâlâ kendilerine verilmedi. Söyleye yaza dilimde tüy, kalemimde mürekkep bitiren Mustafa Muğlalı Paşa Kışlası’nın adı daha yeni değişti. PKK’nın yanlışları, döktüğü kan, eski ceberut devlet anlayışını sahiplenmeyi meşru kılmaz. Otuz yıl süren, kırk bin insana mal olan böyle büyük bir sorun, AK Parti’nin pragmatik, dağınık, özensiz açılım siyasetinden daha fazlasını hak ve talep ediyor.

Bu sorunu 1993’te, Özal döneminde çözseydik, 30 bin kişi daha az kayıp verecektik. Bugün çözmezsek yarın Allah korusun belki 100 bin ölüden bahsedeceğiz. Ve emin olunuz ne devletin güvenliği sağlama teminatı, ne de Kürtlerin mağduriyetini cilalamakla bunu Türklere ve Kürtlere anlatmak mümkün olacak artık.


markaresayan@hotmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums