Yüz yıl önce, yüz yıl sonra…

  • 22.02.2016 00:00

Bir  yüz yıl sonra, Osmanlı'nın paylaşılması amacıyla yapılan anlaşmaların oluşturduğu statükoların (Sykes-Picot'dan Sevr'e uzanan bir kısmı gizli beş anlaşma yapılmıştır) ve doldurulamayan boşlukların çatladığı günleri yaşıyoruz.


Boşluklar kaldı çünkü çarlığın yıkılmasıyla Rusya Sykes-Picot'yu ifşa ederek Fransa ve Britanya'dan ayrı bir yola girdi. Daha çok kendi içine dönerken, Anadolu'daki Milli Mücadele'yi destekleyerek, kendince buraların Britanya veya ABD mandasına girmesini önlemiş oldu.

Mustafa Kemal, Rusya-Fransa ittifakının çöktüğünü gördü ve İsmet İnönü'yü Rusya'ya göndererek destek aradı ve buldu. Bu oldukça akıllıca bir diplomatik hamleydi. Çünkü yorgun Britanya savaşa devam konusunda iç kamuoyundan destek alamıyordu.

Rusya'ya Türkiye'nin sosyalist eğilimli olacağına dair göndermeler, ABD ve Avrupa'ya dönük ise Batı'ya benzer bir ülke kurulacağına dair vaatler, diğer tüm parametrelerle birlikte momentumu değiştirdi ve Kurtuluş Savaşı'nı gittikçe bir Türk-Yunan savaşına çevirdi.

Büyük Savaş'ın ikinci devresinde İsmet İnönü'nün, İttihatçılara benzer bir çılgınlığa yeltenmemesi her halükarda önemli bir diplomatik başarıdır. Ülkede Varlık Vergisi gibi Nazizm'i andıran pratiklerle Hitler'e mavi boncuk gönderilirken, savaşın son günü Almanya'ya savaş ilan edilerek kapağı Batı dünyasına atma konusunda manevralar yapıldı.

Bu dönemdeki ahlaki sorunlar ayrı bir mesele tabii.

Eğer Türkiye Hitler'in yanında savaşa girseydi, bunun sonuçları ne olurdu sorusunun cevabı gayet açık. Ancak, müttefikler yanında savaşa girilmesi durumunda da, kazanan tarafta olmak bir Pirus zaferini ifade edecekti. Çünkü yüksek olasılıkla Nazi işgalini sona erdirmek adına Kızılordu'yu Doğu'da “misafir” edecek, aslında bunun bir işgal olduğu ABD kontrolüne giren Batı Türkiye ve SSCB kontrolüne giren Doğu Türkiye ortaya çıktığında anlaşılacaktı. Tıpkı Doğu Avrupa'nın başına geldiği gibi…

Ancak Türkiye, ikinci savaştan minimum etkilenmiş olma avantajını maalesef hiç kullanamadı. Bunu anlamak için 1945 yılındaki Almanya, Japonya veya Güney Kore'nin karşılaştırmalı ekonomik verilerine bakmak kafi. Bunun nedeni ise Kemalist rejimin kendi halkına açtığı savaşta ve potansiyellerin boşa harcanmasında aranmalı.

Bir yüzyıl sonra, önce SSCB'nin yıkılışı ve Soğuk Savaş'ın bitişi, Çin, Hindistan, Brezilya, Meksika, Endonezya gibi ülkelerin hamleleri, Türkiye'de sessiz devrimin başlaması, bölgede aktörleşmesi ve sonrasında Arap Baharları gerçekleşti. Sykes-Picot ve bence devamı olan BM düzeni artık kendi cüssesini taşıyamamakta, iki paradigma arasındaki kaos hali yaşanmaktaydı.

Suriye içsavaşı Esed ile halkı arasındaki savaş olmaktan çıkmış, yeni paradigma arayışının ahlaksız oyun sahasına dönmüştür. Suriye içsavaşının menfi etkilerini Türkiye'nin Suriye stratejisine bağlamak seçilmiş bir ahmaklık halidir. Türkiye 911 km'lik sınırında ortaya çıkan cehennemi içeriye taşımama, öte yandan da savaşa girmeme başarısını göstermiştir. Üç milyon mülteciyi dini, ırkı ve mezhebine bakmadan içine almış, gündelik hayat olağan akışında devam etmiştir. Büyüme durmamış, büyük projeler yürümüş, böyle bir ortamda türlü ihanetlerle mücadele edilmiş, çok kritik dört seçim demokratik şekilde gerçekleştirilmiştir.

Ancak bu durum, Suriye'de olan bitenlere kulak tıkama anlamına gelmemiştir. Ülkenin 911 km'lik sınırında bir PKK devleti kurulması, Türkiye'nin içgüvenlik, toprak bütünlüğü ve toplumsal barışı açısından görmezden gelinecek bir gelişme olamaz. Bu tavrın Kürt sorunu ile hiçbir ilgisi yoktur. Tıpkı PYD ve PKK'nın Kürtlerle bir ilgisinin olmaması gibi…

Ülkemizde maalesef, 2. Dünya Savaşı'na girmeme avantajını berhava eden zihniyet, yerli/milli değildir ve ülkesine yabancılaşmıştır. PKK, DAEŞ, FETÖ ve DHKP-c ile birlikte yaşanan iç işgal girişimine destek veren kesimlerin davranışı bu ekolün devamı sadece.

Ancak bu ülke, mazeretlere sığınmadan yüzyıl sonra karşımıza çıkan bu zor virajı alacak ve enli yola varacaktır.

Belki de bu bir şanstır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums