Bay E.

  • 25.09.2011 00:00

 Beni çok etkiledi.

Gazeteden Bay E, odama her zamanki munis ve zeki haliyle geldi ve dedi ki: “Markar Bey, her insanın bir kırılma noktası vardır. O insanların o minibüste çaresizce yanması –ki ben yakılması diyorum buna– benim ülkemle kırılma ânımdı. İçimde umutlarıma dair bir şeyler kırıldı. Lütfen bu olayın peşini bırakmayın...”

Bırakmayız tabii.

Bırakmayız elimizden geldiğince...

Ama insanı kıran ne çok şey var bu dünyada değil mi!

Bir kırımdan geçiyoruz sürekli...

Tamam Yeni Zelanda’da daha az, Suriye’de daha çok kırılabilir belki insan şu aralar, Türkiye’ye göre, bilemem. Sonra ne bileyim, her insanın kırılma eşikleri farklı farklıdır. Bir insanı iki büklüm eden o an ile, diğer insanı iki büklüm eden diğer an ve olay farklı farklı tezahür edebilir...

Üstelik, dünya artık küçük bir köy, küçülmenin faydaları kadar, dünyanın tüm dertlerini kucağımıza yığması gibi bir tesiri de var değil mi?

Suriye’de kurşuna dizilen o 15 güzelim eşeği seyretmek gibi...

Her insan kırılır, çünkü çok kırılganız hepimiz. Hem çok güçlü, hem de çok zayıfız, gücümüz zayıflığımızdan geliyor biraz da, hayır biraz da değil, çokça da...

Yüreğimizdeki bu kırılmalar, yerin yüzlerce kilometre dibinde yaşanan fayın çatlaması...

Aldığımız bazı önlemler var şüphesiz.

Öfke gibi, unutmak gibi, boşvermek, avcı ile avın yerini değiştirmek, gerekçeler bulmak gibi...

Bunların hepsi de insani, ama hangisini seçip de içine yerleştiğimiz meselesi, bizi insana yaklaştırabilir, ya da insanlıktan çıkarabilir.

Yarı mamulüz çünkü bizler...

Dünya, bu ülke, bugün değil, ama dün ve çok çok dün önce de, karışık ve zor bir yerdi.

İnsanlar hep kırılıp döküldüler, insanlar çok çok kırılıp döküldüler...

Sonra o parçaları toplayıp, daha iyi ve daha kötü insanlar yaptılar kendilerinden.

O insanların tercihleri, daha iyi ve daha kötü insan toplulukları yarattı, uygarlık böyle ilerledi ve böyle tekledi...

Sen de kırıldın belki, bundan daha insanca ne olabilir? Ama yere eğilme basiretini gösterdin mi? Diyelim gösterdin, o kırıkları öğütüp yeniden çamur yaptın mı?

Ellerini o çamurla kirletmeye tenezzül ettin mi?

Su lazım oldu, toprak lazım oldu, eksiği tamamlamak için...

Kırılan eksilir önce çünkü...

Malzemen ne oldu?

Öfke mi, unutmak mı, uymak mı, safını zorbanın yanında tutmak mı?

Bay E...

Kırılmakta haklısın, öfkende, umutsuzluğunda ve tahammülsüzlüğünde, haklısın.

Ama bu haklılık vadeli bir duygu, kendi kendini yok edecek, sen onu istismar etmeye başladığın anda.

Biliyorum, sen o yananları geri getiremezsin, gücün adaleti eksiksiz yerine getirmeye de yetmeyecek muhtemelen, muhtemelen bizlerin de...

Küçük insanlarız biz sıradan...

Ama kırıldığın yerden kalkacak mısın?

Soru bu?

Kalkıp, kendi küçük dünyanda, tuz, tat, merhem olacak mısın?

Bunun ne kadar önemli olduğunu biliyor musun?

Sorular bunlar...

Adalet beklenecek bir şey değildir. Adalet sahiplenecek, uğruna kendi çabanı vermekte yükümlü olduğun bir şeydir. Küçük adalet adacıkları, birleşip uygar bir ülke yaratır zamanla, ya da tersi olur...

Bir belgeselde seyretmiştim, Güney Asya’da bir köy, genetik bir hastalık yüzünden korkunç bir felaket yaşıyordu.

Ağaç insanlar...

İnsanların yüzleri, vücutlarının her yeri ağaç gibi kabuk bağlıyor, yazıyla anlatılamaz, kabuklar derilerini örtüyor, kafaları büyüyordu insanların.

Bir cerrah, çok ünlü, zengin, işini gücünü bırakmış, bu insanlara adamıştı kendini. Öyle böyle değil, saatler süren bir dizi ameliyat gerekiyordu, belki bir hasta için seneler boyunca emek vermek gerekiyordu...

O adam buna adamıştı kendini...

O insanların iyileştikten sonraki mutluluğunu görmeliydiniz, ağlamadan seyredemezdiniz.

Hadi eğil yere Bay E, kırkıklarını topla...


markaresayan@hotmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • Nihat Taştan
    Nihat Taştan
    24.12.2014 20:42

    MÜŞRİK KİME DENİR? Yerleri ve gökleri, ikisinin arasındaki her şeyi Allahın yarattığını ve yönettiğini kabul eden fakat, bir başka şeyden yardım dileyip, başka kimseye veya şeye dua eden kimseler. [Andolsun ki onlara: "Gökleri ve yeri yaratan, güneşi ve ayı buyruğu altında tutan kimdir?" diye sorsan, mutlaka, "Allah" derler. O halde nasıl çevrilip döndürülüyorlar?] ankebut suresi 61 Bir başkasını kendisine veli edinip, Onu mabudları yapanlardır:“Allah ile kendi aralarına koydukları öyle şeye kul olurlar ki, onlara ne bir zararı olur ne de fayda sağlar. “Bunlar Allah katında şefaatçilerimizdir” derler. De ki: “Göklerde ve yerde, Allah’ın bilmediği bir şeyi mi ona bildiriyorsunuz?” Allah, onların şirk koştuklarından uzak ve yücedir.” (Yunus 10/18)

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums