Ermeniler ve temsiliyet...

  • 28.09.2014 00:00

 Resmi tezin tüm toplumsal kesimlerin üzerine kalın bir şal gibi örtüldüğü, bu kesimlerin adına devletin konuştuğu, tanımladığı ve başkalarına istediği gibi takdim ettiği bir mühendislik sürecinin sonuçlarıyız. Bunun basit ve yıkıcı etkisi birbirimizi yanlış tanımamız, aynı ülkede birbirinden çok farklı evrenlerde yaşıyor hale gelip, aynı ülkeyi paylaştığımızı sanmamızdır. Haliyle bu küçük evrenlerin dilleri de travmatik süreçte farklılaşmıştır. Bir diğer yanılgımız sadece 'Türkçe' konuşuyor olmamızla birbirimizi anlayabileceğimizi düşünmemizdir.

Bu nedenle çoğunlukla politik ve etnik cemaatler birbirini sıklıkla ya yanlış anlıyor, ya da hiç anlamıyor durumda. Çünkü dilimiz değişmiştir ve bir çeşit seküler Babil Kulesi sendromuna yakalanmışızdır. Bunun panzehiri, muhabbet ve melezleşmekle 'unlearning' sürecini başlatmaktır. Bu tanımın tek bir sözcükle tercümesi yok. Yani öğrendiklerimizi sorgulama ve endoktrinasyonları önce fark etme, sonra onlara yabancılaşma, ayıklama ve yerine mümkün olan en doğru bilgiyi (Yeni bilgiyi de mutlaklaştırmadan ve sürekli değişime tabi tutarak) yanlış olanla değiştirmektir.

Bunun için en güvenilir yöntem, yaşam bilgimize, temasa ve tecrübemize güvenmektir. Örneğin bir Ermeni olarak, 'Resmi anlatının Ermeni tasviri tamamen sorunludur. Bunu ve acı sonuçlarını kendi hayatımdan biliyorum. Muhtemelen dindarlar, Kürtler ve diğer ötekiler için de bu böyledir. O zaman, hem kendimi kendim anlatma sorumluluğunu almalı, bunu yaparken de komşularım hakkında aynı süreci işletmeliyim' diyebilmek önemlidir.

Birkaç yazıdır Ermeni konusuna girmem bu nedenle oldu. Bugün hala Ermeniler kendilerini zengin çeşitlilikte yansıtacak kurumlardan yoksunlar. Bu durumda hasbelkader temsil yeteneği kazanmış olan birkaç kişi ve kurum onlar adına konuşmuş oluyor. Bunun için Ermeni olmak yeterli oluyor. Ben bu temsillerin cemaati doğru yansıttığını hiç düşünmüyorum. Mesela AGOS cemaatte birkaç yüz kişiyi temsil eden bir eğilimi ima ediyor, benim de aralarında yer aldığım birey adacıkları da muhtemelen öyle... Lakin kamuoyunda temsil gücüne sahip kurum ve bireylerden cemaatin tamamına dair bir görüntü yansımakta ve bir kanaat oluşmakta. İşte ben bunun gerçeğin çok küçük bir parçası olduğunu iddia ediyorum. Bunun sorumluluğu tamamen ne AGOS, ne de kişilere kesilebilir. (Ama bu sorumlu olmadığımız anlamına da gelmez.) Gerekli çeşitlilikte kurumları cemaat henüz yaratamadı. O çeşitliliği büyük topluma yansıdığında ortaya çok renkli bir spektrum çıkacak ve kategorize edilme tehlikesi mümkün olduğunca bertaraf edilebilmiş olacak.

Bu haliyle, mesela Gezi krizinde birkaç Ermeni ismin öne çıkması bir kesimde Ermenilerin külliyen Gezi'ye destek verdiği sonucunu doğurabiliyor. Veya başka birkaç ismin Gezi'ye muhalif tavrını merkez alanlar için de tersi geçerli. Bu hak edilmemiş güç yoğunlaşması haliyle çok kullanışlıdır ve bireyleri de yoldan çıkarır.

Oysa Ermeni cemaatine baktığınızda çok parçalı, aslında geniş kesimleri hiç de öyle politik olmayan, hayat gailesi ile meşgul orta veya alt orta sınıflardan oluştuğu hemen fark edilir. Eskiden Özalcı bir istikrardan ve hayatlarının kalitesini yükseltecek değişimden yanaydılar. Şimdi de muhtemelen bu geniş kesimler yine istikrar ve ekonomik merkezli siyasi tercihlerde bulunuyorlar. Benim kişisel iddiam o ki, Türkiye'nin dar ve orta gelirli sınıfları ile Ermeni cemaatinin oluşturan sosyolojik ana omurganın siyasi tercihleri benzer sosyo-politik ihtiyaçlara göre şekilleniyor.

Burada da bir gazetenin veya birilerinin ne yazdığından çok, doların fiyatı, enflasyon oranı, sağlık programı, eğitim imkanları, çocuklarının askere gittiğinde sağ kalmasını sağlayacak Çözüm Süreci gibi kritik reformlar, ulaşımın kolaylaşması, Ermeni olmaktan ötürü devlet tarafından tehdit olarak görülmemek, resmi kurumlarda işlerini rüşvetçi bürokrasiye takılmadan yapabilmek ve tabii ki güvenlik ihtiyaçları tercihleri belirliyor.

Doğal olan bu eğilimler zaten ve siyasetin de bunları sağlama sanatı olduğunu biliyoruz. İdeolojik olarak orta sınıfların tercihini etkilemek çok kolay değil. Bu anlamda, CHP'ye Erdoğan düşmanlığı üzerinden kitlesel Ermeni oyu gitmesi mümkün değil. Yerel seçimlerde Mustafa Sarıgül'e oy gitti ama bu partisi, ideolojisi nedeniyle değil, Sarıgül'ün cemaatle uzun yıllardır kurduğu doğru ve hizmet bazlı ilişkisi ile ilgiliydi. 30 Mart'ta Ermeniler oylarını Kadir Topbaş ve Mustafa Sarıgül arasında muhtemelen paylaştırdılar ve bu çok rasyoneldi. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise benim iddiam, Erdoğan'a Ermenilerden Türkiye ortalamasının üzerinde oy gittiğidir ve bunun nedenleri son derece rasyoneldir.

Bu manada benim tavsiyem, geniş toplumun, hele Ermenileri daha iyi tanıma arzularının arttığı bu dönemde polemiklere ihtiyatlı yaklaşmasıdır. Ermeni cemaati üzerine yapmaya çalıştığım inceleme burada sona ermiş olsun. Bu yazıların açıkçası çok faydalı olduğunu hissetmedim. Arzu ettiğim nesnel tartışma hasıl olmadı ve kendi halinde küçük bir cemaat ülkenin kaderini elinde tutuyormuş gibi aşkın bir izlenim doğdu sanki. Eğer öyleyse bu son derece yanlıştır.

*AGOS'un yazıma hakaret, dedikodu ve iftiralarla verdiği ergence tepki dipnotu dahi hak etmiyor. Lakin oradaki sorunu benden daha iyi tarif ettiği kesin.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums