İki zihniyet-iki seçim…

  • 24.06.2014 00:00

 Birçok izdüşümünün Türkiye üzerinde yaşandığı küresel kırılmalardan geçiyoruz. Aslında bu kırılmalar yeni yüzyılın dünya açısından hangi tarafa düşeceğini tayin edecek. Buna benzer günleri dünya yüzyıl öncesinde yaşarken, 1910'larda yine izdüşümler üzerinde yaşadığımız topraklara düşmüştü. 1908'de, belki yeni başlangıcın tarihi olacak 2. Meşrutiyet'in ilanı, 1909 Adana olayları ve 1913 Bab-ı Ali baskınları ile 'geliyorum' diyen bir gerici darbeye dönüştü. İttihat ve Terakki Partisi'ne ihanet edenler, kendisini destekleyen herkesi ters köşeye yatırdı, sürecin iplerini eline aldı. Etnikçi İttihat ve Terakki ipleri ele alınca, aslında Almanya almış oldu ve yüzyıl sürecek karanlık bir parantez açıldı.

Yüz yıl önce, İttihat ve Terakki Partisi etnikçilerin eline geçmemiş olsa, Osmanlıcı liberaller, dindarlar, Kürtler ve gayrımüslimler elenmese, tarih nasıl gelişirdi bilinmez. Seçenekler çok kısıtlıydı, sertti ve devlet çöküyordu. Büyük Savaş'a girmeyebilir miydik? Böyle olsa 1915 dahil tüm o çöküşler yine yaşanır mıydı? Sykes-Picot'ya direnebilir miydik? Osmanlı devam mı ederdi, yoksa yeni kurulacak ülke daha az travmalı bir başlangıç mı yapardı, bu sorular haliyle oldukça spekülatif.

Bugün de yeni yüzyıla girerken, işte Arap Baharları, Suriye ve Irak içsavaşları ile yüzyıllık sorunlar sanki arada hiç zaman geçmemiş gibi tarihi önümüze getirdi. Türkiye ayağa kalkarken, benzer sorunların bu sefer nasıl çözüleceği sadece ülkenin değil, Ortadoğu ve dünyanın da nasıl bir yer olacağını tayin edecek.

Tam da SSCB yıkılır, Soğuk Savaş sona erer, küreselleşme hız kazanırken, merhum Turgut Özal döneminde temeli atılan ve 3 Kasım 2002 yılında başlayan 'Yavaş Devrim', bugün yeni bir eşiğin hemen yanı başına gelmiş durumda. Gezi ve 17-25 Aralık darbeleri, benim daha önce Bab-ı Ali baskınına benzettiğim gerici bir ayaklanmayı ima ediyor. İrade halka geçme temayülü gösterirken o veya bu maskeleri takmış bir başka irade onu kapmaya yelteniyor. Tabii ki yaşananların büyük güçler nezdinde de bir tezahürü var. Tıpkı o dönemlerde Enver, Talat ve Cemal'in Almanya korumasına alınması ve birçok ambalaja sarılsa da 1913'te yaşananın bir darbe olması gibi. Sonrasında yeni Türkiye'yi İttihatçı B takımına kurdurtmaları, derken Mustafa Kemal'in etrafının sarılması ve ipleri İnönü'nün alması gibi…

Çankaya ve 2015 Genel Seçimleri bu manada hayati bir işlev taşıyor. Neo-İttihatçıların 19-25 Aralık Darbesi 30 Mart'ta boşa çıkartıldı. Ancak mücadele henüz bitmiş değil. Ve bu sefer asıl mücadele karşı cephede değil, AK Parti'nin içinde yaşanabilir.

Ekmelediin İhsanoğlu'nun çatı adayı tayin edilmesi, mümkünse Çankaya'ya, ama daha çok 2015 Genel Seçimleri'ne yönelik. AK Parti'ye dönük bir yatırım bu... Hatta Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkıp çıkmayacağı, çıkarsa bile partiyi bir emanetçiye teslim edip etmeyeceğine yönelik bir 'yeniden düşün' tehdidi…

Açıkça 'Buraya kadar mucizevi bir şekilde geldin. Ama her zaman mucize olmaz. Ya Özal gibi Çankaya'ya çekil ve partiyi bizimle uzlaşacak isimlere bırak, ya da Çankaya'ya çıkma ve bir beş sene daha seninle kavgaya devam edelim' deniyor Erdoğan'a. Mısır'da cebren yaşananın daha sofistike bir hali bu.

Gülen Cemaati'nin önde gelenleri yoldan çıkartan sadece güç zehirlenmesi değildi. Aslında iki zihniyet çarpışıyordu. Bu zihniyetler, Batı'nın tepesini attırmadan, tanınan ölçü kadar değişmek ve fazla ileri gitmemek olarak özetlenebilir. Dün Başbakan Erdoğan'ın İstanbul'da net biçimde ifade ettiği gibi, AK Parti ve mütedeyyin kesim içinde de, bu zihniyet ayrışması o veya bu nedenle yaşandı. Kimisi Erdoğan'ın devrilmesi sonrasına kariyer yatırımı yaptı, kimi sotaya yatarak pozisyon almak için kavgayı gözledi, kimi ise gerçekten Erdoğan ile zihniyet temelinde ayrışarak onun düşmesinin daha hayırlı olduğunu düşündü. Bazıları da bu yaşananların ne anlama geldiğini göremeyecek kadar olaylara dar bir açıdan baktılar, büyük resmi görmediler.

CHP ve MHP'nin 17 Aralık ve 30 Mart öncesinde de bir iktidar adayı olarak hazırlandıklarını düşünmüyorum. Yakın gelecek için de öyle değil. Onların görevi, Erdoğan'ın yıpratılması için yapılacak girişimlere siyasi bir görünüm vermek, o kadar. Dün de olduğu gibi, asıl plan, AK Parti ile yola devam etmek ama Erdoğan'ı denklemden düşürmek. Çünkü Türkiye bir Mısır veya Ukrayna olamayacak kadar değerli. Türkiye'nin istikrarlı bir ülke olarak devşirilmesi gerekiyor. Halkın içine sinmeyecek bir modeli öngörmüyorlar.

O nedenle, AK Parti içinde kafası karışıkların veya kariyer, ikbal hesabı yapanların özel bir 'değeri' var. Dün Erdoğan bu kesimlere yönelik konuştu. Erdoğan'ın bu iki ahlaksız teklife boyun eğmesi düşünülemez. Yani ne Çankaya, ne de partiyi bir pazarlık konusu yapmayacak. 'Ekmeleddin İhsanoğlu'nun adaylığından sonra artık yeni bir durum oluşmuştur' türünden yazıların ne anlama geldiğini en iyi Erdoğan biliyordur. Erdoğan partiyi veya Çankaya'yı kaybederse, 2. Bab-ı Ali Baskını'nın başarıya ulaşmış olacağını görüyor. Çankaya'da Özal gibi sıkışmak da, Çankaya'yı teslim etmek de aynı anlama geliyor.

Saf yürek ve dar bir zihinle 'Partiyi kaptıracağımıza Erdoğan başımızda kalsın diyenler' bunun gösterişli bir tuzak, hem Çankaya'ya hem de partiye sahip çıkmanın ayrılmaz bir paket olduğunu görmeleri lazım.

Bunun için Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkması, Türkiye'nin tam bağımsızlığına inanan, yeni model vesayet dayatmalarına hayır diyen, Erdoğan'la son iki yıldaki kavgadan geçmiş, güvenilir, cesur ve temiz isimlerin de partiyi seçimden geçirmeleri gerekiyor.

Yanılmıyorsam, Erdoğan da dün özetle bunları söyledi.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • Îsmaîl Girikî
    Îsmaîl Girikî
    10.11.2011 18:36

    Bakin KCK kesinlikle bir devlet istemiyor. Türk Basini bunu ya bilerek yapiyorlar, yada hic anlamadan yapiyorlar. PKK yani Partiya Karkerên kemalistan´in hedefinde kesinlikle bir Otonumi, Federalizm yada Devlet diye bir hedefi yoktur. Kemalist pkk nin hedefinde devletin ideolojisini yasatmak, ilerletmek bu acidan kemalist pkk yada diyer adi KCK kesinlikle Kürd ulusal davasi icin mücadele etmiyor. 50 binden fazla kisi yasamini yitirdi. Askerin icinde ölenlerin cogü Kurd deyi mi?

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums