Demokratikleşmenin Alevi eşiği

  • 3.06.2014 00:00

 CHP’den istifa ettiğini açıklayan ama henüz istifası Genel Başkan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu tarafından işleme konmayan Sabahat Akkiraz iki gün önce Habertürk’e bir söyleşi verdi.

CHP ve sol üzerine söyledikleri öne çıkarıldı ama, genel olarak bu söyleşinin Alevileri anlamak ve sorunun kaynağına inmek için önemli birçok fikri barındırdığını söylemeliyim.

Alevilerin Mustafa Kemal ve CHP ısrarını “Stockholm Sendromu” ile açıklama epey moda olsa da, ben bunun oldukça yaralayıcı ve gerçeğin uzağına düşen bir sav olduğunu düşünüyorum. Mahalle dışı kalmış her kesime ezberden “Stockholm Sendromlu” yaftası yapıştırma modası türedi bu memlekette. Oysa her siyasi-toplumsal tezahürün tarihi ve sosyolojik bir bağlamı var. Olaylar, tarif edildiğinden çok daha karmaşık ve gri alanda, belki de lügatin ve fiziki şartların kısıtlayıcılığı ile böyle kestirme yollara eğilimliyiz.

Alevilerin bir kısmında, özellikle Dersim coğrafyasına dahil olanlarda nihilizm, sertlik ve karamsarlık olduğu doğru, ancak bu durum rasyonalitenin orada tamamen kaybolduğunu göstermiyor. Aleviler, “Ötekiler hiyerarşisinin” en altında kalanlar olarak, istismarın her türlüsünü yaşadılar. Sığındıkları, sol ve Kürt mahallelerinde de, CHP’de de hırpalandılar ve kullanıldılar. Ama Okmeydanı’nda öldürülen Umut Kurt’un ablasının gösterdiği hikmeti de çoğunlukla barındırdılar.

Şöyle diyor Akkiraz: “Aleviler arada kalmış bir toplum. Yüzde sekseni solcudur. Hz. Ali’nin ‘zalime boyun eğersen sen de şerefini yitirirsin’ sözüne inanırlar. 1980 öncesinde solcular cemevlerini basıp ‘din uyuşturucudur’ derlerdi. Aleviler arada kalırdı. Babam abime ‘gelip cemevini dağıtacağına neden gidip camideki imama laf söylemiyorsun’ diye kızardı. Solcular hep Alevilerin üstüne oynadılar. PKK da Alevi çocukları kullandı. Alevi toplumu mazlum bir halktır. Sadece sol hareketle değil Kürt hareketiyle de arada kaldılar. Kürtler Alevileri çok acımasızca kullandı. Çok kayıp verdik, iki jenerasyonumuz yok oldu.”

“Hep Deniz Gezmiş’ten söz edilir, Hüseyin İnan’dan söz edilmez. Sivaslı bir Alevidir, asıl ideolog da odur… ‘İşçi, emek, özgürlük, Kürt halkı’ dediler ama Alevilerin haklarından söz etmediler. Zaten Türkiye’nin en fakir halkı Alevilerdir. Osmanlı 500 sene dağlara sürmüş, bu dönemde de iş güç yok. Bürokrasi ve siyasetten dışlanıyorlar. Aleviler Türkiye’nin Kızılderilileri aslında…”

“Alevi çocukları tercih yapmak zorunda kalıyor. Okmeydanı’nda ölen çocuğun işi neydi? Çöpçüydü. Bu tek örnek değil. KPSS’den 90 alan çocuklar da iş bulamıyor. Aleviler ilçe ilçe köy köy fişleniyor. Türkiye’de her beş kişiden biri Alevi ama bir tane bakan, bakan yardımcısı, genel müdür var mı? Hiç mi okumuş Alevi yok? Alevi köylerine cami yapmak, din adamı olarak imam atamak, cenazeleri cami dışından kaldırtmamak, Ramazan’da laf atmak suretiyle baskı yapılıyor. Bu haksızlıklar karşısında dışlanan Alevi gençler alana iniyor. Çok ayrımcılık var. Bu ülkede 37 kişi otelde yakıldı. Bir tane cam kırıldı mı? Cemevi taşlandı, Aleviler tahammül etti.”

Sabahat Akkiraz’ın iddiaları ciddiyetle araştırılmaya ve gündeme gelmeye muhtaç. Kendisi Başbakan Erdoğan’ın zamanında partisine davet ettiği değerli bir sanatçımız. Hükümet eminim kendisi ile temasta bulunarak bu konularda ortak bir çalışma yapabilir. Sünniler ve Aleviler arasındaki önyargıların mutlaka yakın diyalog, anlama çabası ve samimiyetle giderilmesi gerekiyor. Bu potansiyel hükümette var ve Alevileri suiistimal etmeden sorun çözme ekseninde ortaklık yapabilme vizyonuna sahip. Üstelik artık Çözüm Süreci gibi çok daha kanlı bir sorunu kapsayabilme olgunluğunu göstermiş durumdayız.

Alevilerin sorunlarını çözmek, hükümet ve Sünni dindarların da demokratikleşme eşiğini oluşturuyor. Yani aslında çözümü halinde son derece özgürleştirici bir potansiyeli de barındırıyor. Çözüm Süreci’nde demokratikleşme bilincinin yanında İslam’ın evrensel değerlerinin de yardıma çağrılmasını olumlu bulduğumu söylemiştim. Ancak Alevi meselesinde din tam tersine mezhep farkı ve tartışmaları nedeniyle zorlaştırıcı bir eşiğe dönüşebilir. İşte bu eşik aşılabilirse, bizler farklı bir Türkiye’ye daha kolay geçebiliriz.

Burada hükümetin ve Sünnilerin diğer konularda olduğu gibi eski ezberlerden kurtulup kendine güvenle hareket etmeleri yeterli olacaktır. Alevilerin talepleri teolojik bir doktrin tartışmasında boğulmamalı, Alevilik tanımları yapılarak dipsiz bir kuyuya düşülmemelidir.

Alevi sorununda temel esas Alevilerin talepleri ve vatandaşlık hakları temelinde ele alınmalı ve daha fazla zaman kaybedilmemeli. Aleviler tarihten ve bugünden alacaklı bir halk. Onların mutluluğu bizim kendimize saygımızın ve demokratikleşmenin gereğidir.

Bundan sadece Aleviler değil, tüm ülke kazançlı çıkar.

http://serbestiyet.com/demokratiklesmenin-alevi-esigi/

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums