'Erdoğan'ı terk edin' koalisyonu...

  • 19.05.2014 00:00

 Yeni Türkiye'nin önündeki yol zorluklarla dolu...

Zor olmasaydı değerli olmazdı, bizim olmazdı, kalıcı olmazdı.

Bir yandan ülkede halkın egemenliğine karşı amansız bir savaşa girişen yobazlara yönelik ilkeli bir mücadele verilmek zorunda. Yobazlardan kastım tabii ki dindarlar değil; Çözüm Süreci'ne, taziyeye, seçimlerin artık ülke için gerçekten belirleyici olmasına, gelirin daha eşit dağıtılmasına, İdris Küçükömer'in ülkenin ekonomik anlamda sömürgeleştirilmesine verdiği isim olan 'Tarihsel kapan'ın kırılmasına karşı olan, İttihatçı zihniyeti güne uyumlandırarak daimi kılma mücadelesi veren totaliter laik kesimler bunlar.

Öte yandan en iyi ihtimalle 100 yıldır birikmiş sorunların bu halk ihtilali ile aynı anda çözülmesi gerekiyor. Devleti çürümüş, halk düşmanı olmuş bir ülke bu. Yani bir yandan ülkenin kronik sorunlarını çözecek, zihniyeti dönüştürecek, travma ve önyargılarla boğuşacak, öte yandan yobaz güçlerin ayak oyunlarına, bel altı vuruşlarına karşı koyacaksınız...

240 km hızla giden arabanın patlayan lastiklerini değiştirmek gibi...

Bunlar AK Parti'nin sırtına yüklenmiş durumda. Daha çok da Başbakan Erdoğan'ın sırtına...

Şu anda bir sürek avı var. Erdoğan 'düşürülmek' isteniyor, bunu görüyoruz. Gezi ve 17-25 Aralık'ta bu işe 'bitmiş' gözüyle baktılar. Şu anda büyük bir şaşkınlık ve öfke içindeler. Oyunu bozan, 'makarnacı' dedikleri halkın bilinci ve Erdoğan'ın cesur duruş oldu.

Çünkü mesele Erdoğan değil; halk kendi iradesine sahip çıkıyor.

Asıl düşürülmek istenen halkın kendisidir. CHP tabanı da buna dahildir. Bunu ileride anlayacaklar.

Dün, askeri vesayete verilen mücadelede, hatta 28 Şubat'ta olaylar çok daha berraktı. Kavganın da, muarızın da bir netliği vardı. Ama bizler ilk defa askeri vesayetin yıkılmasıyla arkasındaki asıl dinamikleri gördük. Asker bir sonuç, bir maşaymış. Şimdi bizzat işe kendileri soyundu, ellerini kirletmek zorunda kaldılar. 28 Şubat'ta ucundan gösterdikleri o çirkin yüzlerini şimdi daha net görüyoruz.

Geniş bir işbölümü halinde kontrol ettikleri alanı, diyelim ki CHP tabanını, irrasyonellikle, dezenformasyon ve nefretle diri tutuyorlar, ama bu yetmiyor. O nedenle, değişimin güçlü lideri Erdoğan'ı kendi tabanında da gözden düşürmek istiyorlar.

Verilen mesaj şu: 'Erdoğan bu ülke için bir yük, Erdoğan'ı terk edin. Yoksa ülkede daha kötü şeyler olacak' vs.

Bu kampanya, CHP değil, daha çok AK Parti tabanı ve Erdoğan'ı destekleyen yazar çizerlerin üzerinde psikolojik baskı, akıl karışıklığı yaratmak için. Gezi'de bunu başardılar. Çoğunun kafası birden karıştı, sindi. Aynı şey 17-25 Aralık'ta da yaşandı. Erdoğan net ve kararlı durmasa, ortaya çıkacak takati yoktu çoğunun. Erdoğan buzkıran gemisi gibi mücadeleye giriştikçe mahcubiyetlerini üzerlerinden attılar. Erdoğan'ın sık sık 'Korkmayın!' demesi bundan.

Bugün solcusundan sağcısına, örgütünden marjinaline, 'STK'sından sermayesine Erdoğan'ı düşürmek için Soma gibi en büyük acılarımızı dahi araçsallaştırdıkları kirli bir 'mücadele' içindeyiz. Koca bir medya sektörü her gün tek bir adamın dengesini bozmak ve bir kaos çıkarmak için linç kampanyası düzenliyor. Bu linç kampanyasını 'Vicdan koalisyonu' diye pazarlayanlara, Yılmaz Özdil'i tercih ederim. Özdil'in yaptığı ırkçılık ama, en azından bunu acıları, demokrasi, hak ve özgürlükleri araçsallaştırarak yapmıyor. Net bir duruş sergiliyor.

İşimiz zor. Hem, eleştirilerimizi, muhalif düşüncelerimizi bu akbabalar sürüsünden korumak, hem de kendimiz için doğru yerde durmak zorundayız. Halk Erdoğan'a sahip çıkıyor zannediyorlar, oysa halk kendisine sahip çıkıyor. Erdoğan ne zaman terk edilir söyleyeyim; halkın mücadelesini vermekten vaz geçtiği anda, onu anında hep birlikte terk ederiz.

Soma'da ölen işçilerimizi AK Parti seçmeni diye ölüme müstahak gören bir zihniyet çürümesinin Somalı işçilere sahip çıktığını zannetmek olsa olsa bir amnezidir.

O nedenle zoru başararak Erdoğan'ı da, hükümeti de biz eleştirip biz zorlayacağız. 'Nasıl bu hataları yapıyorsunuz' diye soracağız. Halkın egemenlik hakkını savunmak, sadece siyasi mücadeleyi değil, emekçilerin hayatlarını da önemsemeyi gerektirir. Hatta öncelikle bunu gerektirir. Fakir fukarayı koruyamıyorsak, vesayeti yıksak ne yazar?

O nedenle, Soma'nın işletmecileri başta olmak üzere, bu faciaya yol açan tüm ihmalleri, sorumluları ortaya çıkarmalı ve ahlaki, zihni bozukluklarımızın üzerine de cesurca gitmeliyiz. Hükümetten bunu talep etmeliyiz. Neden şu anda birer saatli bomba olduğu anlaşılan diğer madenler hala çalışıyor? İLO İşçi Güvenliği Sözleşmesi neden önemsenmiyor? Yaşam odaları niçin yönetmelikte yok? Kalkınma politikasında insan ve çevre neden asli unsur değil?

Somalı aileler artık bize zimmetlidir. İşçi şehitlerimizin tüm yakınlarının bundan sonra herhangi bir maddi sıkıntı çekmeyecek şekilde devlet koruması altına alınması ve bunun ömür boyu sürmesi gerekir. Tüm Somalı yetimler, en iyi okullarda okutulmalı, yurt dışına gönderilmeli, tüm ailelere psikolojik destek verilmelidir. Bunların bir kısmı yapılmaya başlandı. Ama bu asla sönümlenmemelidir. Bizlerin asıl görevi tribünlere oynamak değil, bunu takip etmektir.

Ama tüm bunları yaparken, sözde 'Vicdan koalisyonu'nun türlü maskelerle estirdiği rüzgârların altında ezilip, asıl derdi Erdoğan'ı hal etmek isteyen yobazların yaktığı ateşe odun taşımamalıyız. 'Bakın en hassas, en tepkisel, en muhalif benim' yarışması değil bu.

Zor tabii... Kolay olsa kıymetli olmazdı, değerli olmazdı, bizim olmazdı.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums