Demokratikleşmenin diyeti...

  • 28.04.2014 00:00

 Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın açıklamalarına dair birçok eleştiri yazısı yazıldı. Başbakan Erdoğan doğrusu olduğu üzere polemiğe girmedi. Sadece kuşkularını belirtti, gerçekten de Kılıç'ın konuşması kendisinden demokrasi kahramanı çıkaran yorumlara katılmasam da, oldukça şaşırtıcı bir kamikaze dalışı gibiydi. Öyle ya, yargı, tarafsızlık, bağımsızlık konusunda kendisini otorite olarak sunan bir bürokratın Erdoğan'ın 'Milli Görüş gömleğini çıkardık' sözüne atıfla 'Gücün ve şartların etkisiyle gömlek değiştiren bir karakterin sahibi olamayız' türünden sözleri, paralel devletin tasfiyesine yönelik adımları 'vicdan yolsuzluğu' şeklinde değerlendirmesi, bir idari tasarruf olan tayinler konusuna kadar girmesi siyasi mesaj kategorisine bile sokulamayacak denli yanlıydı. Bu savruk mesajları Anayasa Mahkemesi gibi, bugün tuzun koktuğu yerde olan yargı sistemi için üst çıpa olan kuruma olan güveni yıprattı.

Kılıç'ın konuşmasını yere göğe sığdıramayan kesimlere, isimlere baktığınızda ortaya net bir tablo çıkıyor zaten. Haliyle Erdoğan gibi, herkes de şüpheye düşüyor. Bu kadar tarafgir bir konuşmayı böyle kritik bir kurumun başkanı neden yapar? Neden herkesin hak verebileceği gerçek sorunlar üzerinde ilkesel vurgularla tesbit yaparak kurumunu korumaz? Hatta emekli olduktan sonra -eğer Cihangir'de yaşamayacaksa- neden ilerdeki hayatında toplum içindeki saygınlığını önemsemez?

367 kararında ret oyu vermiş olmasına rağmen, bu cesareti o yıllarda da toplum önüne çıkıp askere, kendi kurumuna çatarak göstermesini beklerdik. Ama hadi diyelim 367 kararı 12 Eylül referandumundan önceydi. Peki, son beş aydır, Sayın Kılıç başka bir ülkede mi yaşıyordu? Ülkede yargı-emniyet üzerinden nasıl bir badire atlatıldığının farkında değil midir? Adliye'de bildiri yayınlayan savcılar ve HSYK hakkında hiçbir eleştirisi yok mudur? Nedim Şener'in 'Erdoğan'ın oğluna suikast hazırlama' suçlamasıyla dinlenmesi, HSYK'ya yaptığı onlarca başvurunun reddedilmesi veya gündeme bile alınmaması özelinde HSYK'nın garip tutumları hakkında ne düşünür? Dink Davası'nın garipliği hakkında bir rahatsızlığı yok mudur? Ergenekon-Balyoz süreçlerindeki sorunlara yorumu nedir? Bilemedik. Ama Erdoğan ve siyaset konusunda tüm görüşlerini, tercihlerini artık biliyoruz.

AK Parti tabanını yakından izliyorum. Kimsenin Başbakan Erdoğan'ın eleştirilmemesi gibi bir beklentisi yok. Hatta bu önemli bir eksiklik olarak görülüyor. Muhalefetten ve tüm muhalif kesimlerden, medyadan beklenti, sadece adil ve geliştirici eleştiriler. Çünkü insanlar o kadar bilinçli ki, adil ve etkili eleştirinin bu ülkenin de, AK Parti'nin de hayrına olduğunu biliyor. Karşı çıkılan, eleştirinin kirli bir iktidar mücadelesi için araçsallaştırılması... Bu ayak oyunlarına toplumun karnı tok. Tutmuyor. Adil eleştiri ile siyaset dışı manipülasyonlar çok net biçimde ayrıştırılıyor. O yüzden de etkili olamıyor.

CHP'li vatandaşlarla da karşılaşıyor, fikirlerini alıyorum. En hafif deyimle Erdoğan'dan 'Hiç hazzetmiyorlar.' Ama 17-25 Aralık kumpasını, CHP'nin paralel yapı ile hareket etmesini çok isabetli biçimde değerlendiriyorlar. Evvelki gün CHP'li bir arkadaşım 'Herhalde bizi aptal zannediyorlar' diye konuştu. 'Olayları izlemiyoruz, bize sunulan son görüntüyü alıp kabulleniyoruz zannediyorlar. Biz Erdoğan'ı sevmiyoruz. Ama o meşru bir lider. Mesela 1915 taziyesi önemli bir adım. Bu ülkede iyi şeyler de olduğunda bunu reddetmiyoruz. Erdoğan'ı yarın değiştirebiliriz. Ama yeni bir vesayet bizim için felaket olur. Çünkü ben kendimi değil çocuğumu düşünüyorum.'

Yine de Anayasa Mahkemesi'nin saygınlığını korumalıyız. Kurum bunu önemsemese bile mahkemeyi polemikten korumalıyız. Hükümet AYM'yi siyasi rakip algılayarak mücadele başlatmamalı. Kamuoyu zaten gerekli tepkiyi veriyor. Yargının bu en üst kurumu inşa sürecinin inşası için korunması gereken bir makamdır. Bunu kendileri düşünmüyorsa, bizlerin bu sorumluluğu onların yerine üzerimize almamız gerekiyor. Erdoğan'ın doğrudan Kılıç ile polemiğe girmemiş olması -en azından şu ana kadar- bu anlamda çok isabetli.

İnşa halinde bir demokrasiyiz. Bu çelişkilerin yaşanması kaçınılmaz. Arada ayağımıza hiç ummadığımız anda bir çivi batabilir. Eskiyi bir günde yeniye uygun hale getirmek hayalcilik olur. 12 Eylül Referandumu çok isabetli bir adımdı. Askeri vesayeti sınırlandırdı. Eğer 12 Eylül referandumu olmasaydı, askeri vesayet bugünkü aktörlerin ortaya çıkmasını önleyen bir şemsiye işlevi görecekti. Yaşananlar bu manada çok değerlidir. Soğanın zarlarını soyar gibi, sabır isteyen, merhale merhale ilerleyen bir inşa sürecinde özgün demokrasimizi kuruyoruz. Her zardan sonra, karşımıza bir başka anomali çıkıyor. Bu manada dersler çıkarmak yerine 'Şunlar kökten hatalıydı, yapmamalıydık' düşüncesini de faydasız buluyorum. Otonom yapı kendisine gösterilen güveni suiistimal etmeseydi, bugün bir demokrasi kahramanı olarak övgülerimizi almaya devam edecek, 12 Eylül düzenlemesi de sorun değil, çözüm üretecekti.

İnşa sürecinde ayağımıza batan çivileri, demokrasimizin bir diyeti olarak görmeli, dersler çıkarıp yola devam etmeliyiz.

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums